29. Uluslararası İstanbul Film Festivali açılışı

Sinemaseverlerin takip etmekten büyük keyif aldığı İstanbul Uluslararası Film Festivali, 29 kez, dün akşam Lütfi Kırdar Sergi ve Kongre Sarayı’nda düzenlenen ödül töreni ile başladı.

Törenin açılış konuşmasını, İKSV Yönetim Kurulu başkanlığını amcası Şakir Ezcaçıbaşı’ndan devralan Bülent Eczacıbaşı yaptı. Eczacıbaşı, geçmişten günümüze festivalin değişiminden ve öneminden söz etti: “Festival, 1982 yazında bir ‘film haftası’ olarak izleyicisiyle buluşmasından ve 1989’da bugünkü adını almasından bu yana geçen süre içinde büyük atılımlar gerçekleştirdi. Festivalimiz bugün, özgün programında gösterilen filmlerin niteliği ve çeşitliliği ile olduğu kadar, uluslararası film endüstrisinin nabzını tutan yenilikçi yaklaşımı ile de ülkemizdeki öncü konumunu koruyor. Bir taraftan da Avrupa’nın önde gelen film festivalleri arasında yer almış bulunuyor.”

Ezcazıbaşı’nın konuşması sık sık, protesto alkışlarıyla kesildi. Ancak tepki gösterilen Eczacıbaşı değil, 28 yıldır festivalin en önemli mekânı olan Emek Sineması’nın kapalı olmasıydı. Balkon bölümünde yer alan bu grup, hazırladıkları bildirileri, salonun alt bölümüne attılar. Gürültü çıkararak Emek Sineması’nı geri istediklerini belli eden seyirciler salondan dışarı çıkarıldı. Eczacıbaşı, Emek Sineması’nın sinemaseverlerin gönlünde özel yeri olduğundan ve kültür birikimimizin önemli simgelerinden biri olduğundan söz etti ve ekledi: “Emek Sineması’nın en kısa sürede yenilenerek mevcut 863 koltuğu ve aynı konumuyla kentimizin kültür-sanat yaşamına geri kazandırılacağını umuyor ve bekliyoruz.”

Festival sponsoru Akbank’ın Genel Müdürü Ziya Akkurt ise konuşmasında sinemanın evrensel bir sanat olarak ülkeler arasındaki sınırları ortadan kaldırdığını belirterek “Sinema sanatı tüm insanlığı ortak bir duygu etrafında buluşturmayı başarıyor. Hangi milletten olursak olalım her filmde kendimizden bir şeyler buluyoruz. Sinemanın hayatı, hayalle buluşturan sınırsız bakış açısı bizi kendine bağlıyor” dedi. Film Festivali’ne altı yıldır sponsorluk yapmaktan gurur duyduklarını söyleyen Akkurt, Türkiye’de sinemanın ve diğer kültür sanat ekinliklerinin bir tutkuya dönüşmesinde büyük payı olan değerli duayen, büyük sanatsever Şakir Eczacıbaşı’na saygı ve şükranlarını sunarak sözlerini noktaladı.

Konuşmaların ardından festival sponsorlarına ve İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’na, teşekkür plaketi verildi. Plaketleri, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ve Bülent Eczacıbaşı takdim etti.

Sunuculuğunu Ceyda Düvenci ve Yetkin Dikinciler’in üstlendiği 29. Uluslararası İstanbul Film Festivali’nin açılış töreni boyunca Fatih Erkoç ve Kerem Görsev konuklara sahnede film şarkılarından derlenmiş renkli bir program sundu. Sahne alan ikili, tören boyunca Moon River, Somewhere Over The Rainbow, Smileve Fly Me To The Moon şarkılarını seslendirdi.

Ölen sinemacılarıda unutmayan festivalde; Eric Rohmer, Yücel Çakmaklı, Ahmet Uluçay Karl Malden, Patrick Swayze, Ali Taygun, Cüneyt Gökçer, Halit Refiğ, Zeki Ökten, Mizhol Galasso anıldı.

“Sinema Onur Ödülleri” bu yıl Türk sinemasına yıllar boyu emek vermiş Mevlük Koçak, Feyzi Tuna ve Kadir İnanır’a verildi.

Masumiyet, Anayurt Oteli, Gizli Yüz, Akrebin Yolculuğu, Salkım Hanımın Tanelerigibi 200’e yakın filmde imzası bulunan, sinema dilinin temelini oluşturan kurguya yıllarını adayan ve ardından takipçiler yetiştiren kurgu ustası Mevlüt Koçak ödülünü Nurgül Yeşilçay’ın elinden aldı.

1964’te başladığı kariyerinde, önceleri tür filmlerine ağırlık veren, daha sonra Sabahattin Ali’den, Selim İleri’ye, Necati Cumalı’dan, Osman Şahin’e önemli yazarlarımızı başarıyla beyazperdeye uyarladığı filmlerle unutulmazlar arasına yerleşen Yönetmen Feyzi Tuna’ya ödülünü Fatma Girik verdi. Girik, 33 seneden beri sahnede olduğunu belirterek “Gözüm şu an Şakir Eczacıbaşı’nı arıyor” dedi ve “onur ödülü verilecek hiç kadın sanatçımız yok mu” diye isyan etti. Hayatının bu ilk ödülünü 71 yaşında alan Feyzi Tuna; “Bu filmleri tek başıma yapmadım. Arkadaki tüm gizli kahramanlara teşekkür ediyorum” dedi.

Dila Hanım, Selvi Boylum Al Yazmalım, Kamyoncu Kamil, Tatar Ramazan… Kırk yılı aşan kariyerine sığdırdığı 183 filmiyle sinemaseverlerin belleğe kazınan kahramanları canlandırarak gerçek bir yıldıza dönüşen Kadir İnanır’a ödülünü Zuhal Olcay verdi. Kadir İnanır duygularını “41 yıldır sanat hayatının içindeyim ve bu ödülü ülkemin güzel insanları adına alıyorum” diye ifade etti.

Türk izleyicilerin Günaydın Gece filmiyle yakından tanıdığı, İtalyan sinemasının önde gelen yönetmen, senaryo yazarı ve oyuncusu Marco Bellocchio “Yaşam boyu Başarı Ödülü”nün sahibiydi. İlk filmi Cepteki Yumruklar ile uluslararası alanda tanınan, 70 yaşını aşmasına rağmen hâlâ kuşağının en “genç” sinemacılarından Bellocchio’ya ödülünü, Bülent Eczacıbaşı takdim etti. Serra Yılmaz’ın tercümanlığını yaptığı Bellocchio, “Bu ödül sayesinde, İstanbul’un güzellikleriyle tanışacağım için çok mutluyum. Türkçe bilmiyorum ve burada olan biteni dahi anlamıyorum ama kendimi aile içinde hissettim. Görüntülere bakarak her şeyi anladım. Çünkü sinemacı olduğumuz için bizler ne anlatılmak istendiğini anlayabiliriz”.

Marco Bellocchio’nun, Mussolini’nin hiçbir zaman kabul etmediği gayrimeşru oğlunun annesi İda Dalcer’in gerçek öyküsünü anlattığı bol ödüllü son filmi Yenmek, Festival kapsamında izleyiciyle buluşacak. Yenmek, 3 Nisan Cumartesi günü saat 16:00’da Atlas Sineması’nda gerçekleşecek. Gösterime Bellocchio’da katılarak izleyicilerle buluşacak.

Açılış töreninin ardından Radu Mihailenau’nun Fransa’da gişe rekorları kıran filmi Paris’te Son Konser (The Concert) gösterildi. Filmin başrol oyuncusu Alexei Guskov gecenin konukları arasındaydı.

29. Uluslararası İstanbul Film Festivali programındaki filmler Atlas, Yeni Rüya, Beyoğlu, Sinepop, Pera Müzesi Kadıköy ve Nişantaşı CityLife sinemalarında gösterilecek. 16 gün devam eden bu programda 200’ün üzerinde film, festivaldeki temalarla bağlantılı söyleşilerler gerçekleştirilecek.