68’in öğrencileri “o günler”i anlattı

Mustafa Kuleli

“Türkiye’de 1968” başlığıyla dün Yıldız Teknik Üniversitesi’nde (YTÜ) gerçekleştirilen panelde, 68 öğrenci hareketinden Ragıp Zarakolu, Gün Zileli, Veysi Sarısözen ve Ergun Aydınoğlu Türkiye ve Avrupa’daki 68 hareketini tartıştı. YTÜ Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü tarafından düzenlenen panele öğrencilerin ilgisi yoğun oldu.
YTÜ Öğretim Görevlisi Ergun Aydınoğlu, 68’in özellikle Fransa ve Çekoslavakya’yı tamamen değiştirdiğini, bunun yanında Türkiye, İtalya, Almanya, Yugoslavya, Polonya ve Meksika gibi ülkelerde de çok derin izler bıraktığını söyledi. “Türkiye’de, 1968’de, ‘demokratik üniversite, demokratik ülke’ talebiyle yapılan kitlesel eylem ve işgaller ilk ve sondur” diyen Aydınoğlu, bugün 68’li kimliğinin bir statü haline gelmesinden duyduğu rahatsızlığı dile getirdi.
1968’de Türkiye’deki üniversitelerde yaşanan olayların, başlangıçta örgütlerin liderliği ve kontrolünde değil, isimsiz öğrencilerin kendiliğinden gelişen kitleselliğiyle yaşandığını belirten Gün Zileli, hareketin varolan Kemalist ideolojik hegemonyaya sırtını dayadığını ve bunun bir hata olduğunu söyledi. “68’de Batı’daki eylemlerde ulusal bayrak taşınmıyordu. Ama Türkiye’deki eylemlerde Türk bayrakları, Atatürk resimleri görüyorduk” diyen Zileli; Batı’daki 68’liler iktidarı sorgularken, Türkiye’dekilerin hangi yoldan olursa olsun iktidarı istemesinin çok önemli bir fark olduğuna işaret etti.
“68 baharını sosyalizm için yeni bir açılım, bir sıçrama olarak düşündük ama Eylül’de Sovyetler’in Çekoslavakya işgali ile yanıldığımızı anladık” diyen yayıncı Ragıp Zarakolu, süreç içinde öğrenci hareketi ve Türk siyaseti arasındaki ilişkiye değindi.

68’liler tarihi eser mi?”

Şimdi burası tıp fakültesi olsaydı, siz kadavraları inceleyecektiniz. İdari bilimler olduğu için bizi çağırdınız, 68’lileri inceliyorsunuz” sözleriyle salondakileri güldüren Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP) Başkan Yardımcısı Veysi Sarısözen, “Tarihi eser muamelesi görmek hoşumuza gitmiyor” dedi. Sarısözen, ilk üniversite işgalinin kendiliğinden gelişen biçimini ve Deniz Gezmiş’in liderlik özelliğini bir anekdotla aktardı:
“Biz meselelere daha tutucu ve bürokratik bakıyorduk. Çünkü örgütlüydük. Biz bahçede üniversite işgalini hangi ay yapalım diye tartışırken, bir de baktık Deniz orada bağırıp çağırıyor. Önce 5-10 kişi toplandı etrafında, sonra kalabalık birden büyüdü, insanlar amfilerden çıkıp kalabalığa katıldı, hukuk fakültesine doğru yürüyüşe geçtiler. Biz de birbirimize baktık ve karar aldık: ‘İşgal başlamıştır!’”
Yine de örgütlü yapıları tercih ettiğini belirten Sarısözen, “Neticede biz tüm üniversitelere hâkim olduk, onlar sadece hukuk fakültesine” diyerek, dinleyenlerini bir kez daha gülümsetti.
Türkiye’deki 68’lilerin o yıllarda marksizmi çok da bilmediklerini, birçok marksist eserin o dönemde çevrilmemiş olduğunu, ama hemen herkesin Mustafa Kemal’in Nutuk’unu okuduğunu ve verili Kemalist ideolojiye başkaldıramamalarının bugün bile sıkıntısını çektiklerini söyleyen Veysi Sarısözen şöyle devam etti: “Biz o dönemler bir Kemalist genci 24 saatte kıpkızıl komünist yapıyorduk. Çünkü buna hazırlardı. Zaten memur-subay çocukları idiler, din ile de sıkı bir ilişkileri de yoktu. Bugün ise o Kemalist havuz kurudu. Artık oradan ancak garip faşist tipler çıkıyor. Hızla islami bir toplum haline geldik ve biz bu yeni kitle ile aynı dili konuşmuyoruz. Eğer o dönemde Kemalist hegemonyaya başkaldırabilseydik, bir ideolojik alternatif yaratabilseydik, bugün bu yeni İslamcı kitle ile de iletişim kurabilecektik.”