Kahraman bakkal hipermarkete karşı değil!




Ayçin Kırbaş

Esnaf ve sanatkârın korunması amacıyla son Bülent Ecevit Hükümeti döneminde hazırlanan ve ‘Hipermarket Yasası” olarak bilinen yasa tasarısı yeniden gündeme geldi. Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun’un isteği üzerine yeniden ele alınan tasarı ile ilgili çalışmalar son aşamada. Tasarıya göre; 400 metrekareden büyük satış alanı olan mağazaların kuruluşu izne bağlanacak, sabah saat 10:00’da açılacak olan büyük mağazalar pazar günü ve tatil günlerinde tamamen, diğer günlerde ise saat 20.00’den itibaren kapalı olacak, büyük mağazalar tedarikçi veya üreticilerine ürettirip satın aldıkları ürünleri kendi markaları altında satmaları halinde bu satışların toplamı, cirolarının yüzde 20’sini geçemeyecek.
Buna benzer daha birçok kuralı kapsayan yasa tasarısıyla korunması planlanan esnaf ve sanatkâr ise ne bu tasarıyı, ne de kapı komşusu olan alışveriş merkezlerini umursuyor. Yakın çevresinde çok sayıda alışveriş merkezi barındıran İstanbul Mecidiyeköy Gülbağ ve Levent Gültepe semtlerindeki esnaf, hazırlanan tasarının hayatlarında pek bir şeyi değiştirmeyeceğini düşünüyor.

Gültepe’de yün dükkânı olan Sadiye Hanım “Akmerkez’den alışveriş yapan insanlar buraya gelmeyecekler, yine oraya gidecekler” derken yasa tasarısının kendilerini etkilemeyeceğinin, insanların var olan alışkanlıklarını sürdüreceklerinin altını çiziyor. Kendisinin de farklı modelleri görmek ve gezmek için alışveriş merkezlerine gittiğini söyleyen Sadiye Hanım, alışveriş merkezlerinin hafta sonu kapalı kalmasının kendilerine tanınan bir haktan ziyade orada gezmeyi tercih edenler için bir haksızlık olacağına dikkat çekiyor.

Gülbağ’da bakkal işleten Bülent Ateş, alışveriş merkezlerinin hafta sonu ya da bayram günlerinde kapatılmasının kendi işine bir etkisinin olmayacağını dile getirirken, “Adam pijamasıyla gelip benden sigara alıyor, Cevahir’e pijamayla gidemez ki” diyor. Rekabetin aynı güçte olanlar arasında olabileceğine inanan Ateş, insanların acil ihtiyaçlarını zaten daima kendilerine yakın olan bakkallardan karşıladıklarını söylüyor: “Adam sigarasını, yoğurdunu, ekmeğini benden alıyor zaten, gidip oraya bir de kaç milyon otopark parası mı verecek?”

Gültepe’de kebapçı işleten Hasan Bey de insanların oturmuş alışkanlıklarını yasaların değiştiremeyeceğini, bir yer pazar günü kapalıysa, gitmek isteyen insanların cumartesi günü yine aynı yere gideceklerini savunuyor. ”Bizim kebabımızı bilen biliyor zaten. Benim müşterim başka bir yere gitmez” diyen Hasan Bey, çevresindeki diğer kebapçılarla da rakip olmadıklarını, birlik ve beraberlik içinde çalıştıklarını dile getirerek “Allah herkesin rızkını verir” diyor…

Gülbağ’da çok sayıdaki manavdan birinin sahibi olan Recep Akti, insanların sebze ve meyveyi taze olması nedeniyle manavdan almayı tercih ettiklerini ifade ederken “siz hiç marketten sebze alıp çok güzel diyen duydunuz mu?” diye soruyor. Aynı sokaktaki diğer manavlarla da aralarında bir sorun olmadığını söyleyen Akti, İstanbul’un kalabalık bir şehir olduğunu ve herkese yetecek kadar müşteri bulunduğunu vurguluyor: “Herkesin kendi müşterisi var, beni tanıyan bana, onu tanıyan ona gidiyor. Allah’a çok şükür geçiniyoruz…”