Ahmet Şık
ahmets@medyakronik.com
Kürtlere yönelik linç girişimlerinin son örneği Nisan ayının sonunda Sakarya’da yaşandı. Sakarya Valisi Hüseyin Atak, “münferit” diyerek geçiştirse de daha önce de 3 ayrı olay daha yaşandığı anımsanırsa Sakaryalıların linç kültürü açısından sabıkasının kabarık olduğunu söylemek yanlış olmaz. Sakarya’da 2007 yılında Ahmet Kaya tişörtü giydikleri için Diyarbakırlı Mehmet Alaca ile Senayi İzci adlı işçiler, 500 yüz kişilik ülkücü bir grup tarafından linç edilmek istendi. Linç girişiminde İzci ağır yaralanırken, Alaca ise bir apartmana saklanarak saldırıdan kurtuldu. İki Kürt işçiyi linç etmek isteyen ve sloganlar eşliğinde Demokratik Toplum Partisi (DTP) il binasını basmaya çalışan grup yerine saldırıdan ağır yaralı kurtulan işçiler gözaltına alındı. 2006 yılında da Adapazarı’nda 2 bin kişi, Mahir Çayan afişini asmak isteyen iki üniversite öğrencisini linç etmek istedi. Polis gençleri güçlükle kurtarabildi. Kalabalık, DTP ilçe başkanlığının bulunduğu binayı da basarak talan etti. Linççiler değil, öğrenciler gözaltına alındı. Yine 2006 yılında Sakarya’nın Akyazı beldesinde Kürt fındık işçilerinin, kendilerini PKK’lı olmakla suçlayan bir genci dövmeleri üzerine ayaklanan belde halkı linç girişiminde bulundu. Saldırganlar, gözaltında tutulan Kürtleri linç etmek için Emniyet Müdürlüğü’nü basınca polis grubu havaya ateş açarak dağıttı.
Trabzon’dan tüm yurda yayıldı
Türkiye’de son yıllarda, özellikle de PKK ile süren savaş şiddetlendikçe Kürt ve muhalif kesimlere yönelik linç girişimleri de hız kazandı. Linç girişimlerinin en önemlisi 2005 yılında Trabzon’da yaşandı. F tipi cezaevlerindeki tecrit uygulamalarını protesto içerikli bildiri dağıtmak isteyen Tutuklu ve Hükümlü Aileleri ile Dayanışma Derneği (TAYAD) üyeleri hakkında, “PKK”lı söylentisi çıkınca Trabzon sokakları bir anda binlerce kişilik bir linç histerisine sahne oldu. Trabzon’dan dalga dala yayılan linç girişimleri zaman içinde her yerde görülmeye başlandı. Aynı yıl 1 Eylül Dünya Barış Günü vesilesiyle Gemlik’te yapılmak istenen mitinge gitmek isteyen Kürtler Bilecik’te ölümün kıyısından döndü. Hrant Dink, Orhan Pamuk ve Elif Şafak hakkında açılan 301 davalarında linççiler yine işbaşındaydı. “Tahrike kapılan hassas vatandaşlar” meydanlarda, salonlarda ya da mahkeme kapılarında, ellerinde bayraklar dillerinde, “Kahrolsun”la başlayan ve kişisine göre “PKK, AB, Kürt, Ermeni” sözcükleriyle devam eden sloganlar eşliğinde kendisinden farklı düşünen herkesi linç etmeye kalktı.
Olaylar “münferit”, hassasiyetler “milli”
Her olayın sonunda saldırıların yaşandığı yerlerdeki mülki amirler ya da devleti yönetenlerin “münferit olay” diye başlayan açıklamaları saldırganların da neden hiçbir zaman tutuklanmadığını ortaya koydu. Trabzon’da TAYAD’lılara yönelik linçten sonra Trabzon Valisi Hüseyin Yavuzdemir, “Huzur bozan cezasını çeker” derken, Başbakan Recep Tayip Erdoğan da, “Herkes halkımızın hassasiyetlerini göz önünde bulundurarak tavrını belirlemeli. Halkın, bu milli hassasiyetlerine dokunulduğu zaman şüphesiz ki tepkisi farklı olacak. Bunu da kimse istismar etmemeli” demişti. Hal böyle olunca “hassas vatandaşlar” saldırılarına devam etti, linç girişimleri sıradanlaştı. Öyle ki 2005 yılından başlayarak yaşanan olayları alt alta sıraladığımızda ortaya ürkütücü bir bilanço çıkıyor. Basında çıkan haberlerden yapılan derlemelere göre yaşanan salıdır ve linç girişimleri şöyle:
6 Nisan 2005’te Trabzon’da bildiri dağıtan TAYAD’lı gençler linç edilmek istendi.
10 Nisan 2005’te 4 TAYAD’lı gencin tutuklanması üzerine, Trabzon’da basın açıklaması yapmak isteyen TAYAD’lılar yine linç edilmek istendi.
12 Nisan 2005’te Sakarya’da, TAYAD’lılara yapılan saldırıları protesto etmek için bildiri dağıtan beş genç yüzlerce kişi tarafından linç edilmek istendi.
21 Ağustos 2005’te İzmir Seferihisar’da 5 Kürt genci PKK’li diye linç edilmek istendi.
6 Eylül 2005’te Gemlik’te yapılması planlanan ve izin verilmeyen mitinge katılmak için yola çıkan otobüsler Bozüyük’te ülkücülerin saldırısına uğradı. Otobüslerdekilerin diri diri yakılmak istendiği olaylarda yüzlerce kişi yaralandı.
10 Ekim 2005’te Kayseri’de basın açıklaması yapan sosyalist bir grup ülkücülerin saldırısına maruz kaldı.
2 Kasım 2005’te Rize’de TAYAD üyelerine saldırıldı.
12 Aralık 2005’te Samsun’da bildiri dağıtan Temel Halklar Federasyonu üyesi dört genç linç edilmek istendi.
31 Aralık 2005’te Artvin’de bildiri dağıtan iki TAYAD’lı genç dövüldü.
25 Şubat 2006’da İzmit’te ülkücüler, bayrağı tekmelediğini iddia ettikleri bir genci linç etmeye kalkıştı.
8 Nisan 2006’da Erzincan’da oturma eylemi yapanlar linç edilmek istendi.
8 Nisan 2006’da Isparta’da bildiri dağıtan gençlere PKK’lı oldukları iddiasıyla linç girişiminde bulunuldu.
12 Mayıs 2006’da Mersin’de, bildiri dağıtan TAYAD’lılar saldırıya uğradı.
21 Mayıs 2006’da İzmir Kemalpaşa’da Kürtlere saldırıldı. Saldırı esnasında Ülkü Ocakları 2. Başkanı öldü. Bunun üzerine ilçede Kürt kökenlilere karşı linç kampanyası başlatıldı. Yaklaşık 100 Kürt ilçeyi terk etmek zorunda kaldı.
20 Temmuz 2006’da Kırklareli Kıyıköy’de kamp yapan Temel Haklar ve Özgürlükler Dernekleri Federasyonu üyelerine polis saldırısı ertesinde linç girişiminde bulunuldu.
22 Ağustos 2006’da Tokat’a sınav için gelen bir öğrenci, PKK lehine slogan attığı iddiasıyla dövüldü.
29 Ağustos 2006’da Konya’nın Bozkır ilçesi’nde Kürt inşaat işçilerine yönelik linç girişimi başlatıldı. Bir işçi linç girişiminden son anda kurtarıldı. 25 işçi ilçe dışına çıkarıldı.
30 Ağustos 2006’da İstanbul’da 30 Ağustos kutlama törenlerinde Lübnan’a asker gönderilmesi tezkeresini protesto etmek için, “İsrail Askeri Olmayacağız” pankartı açan üniversiteli 4 genç linç edilmek istendi.