Devletin mahiyetine yönelik tartışmalar, özellikle marksist literatürün tavsamasıyla beraber yeniden alevlenmeye başladı. İktidarın yoğunlaştığı bir kollektif yönetim aygıtı, belli bir sınıfın, zümrenin çıkarlarının temsilcisi, insanların birarada yaşamak ihtiyaçlarını çekip çeviren tamamen teknik bir gereklilik, ilkel toplumlar üzerinden yapılan antropolojik çalışmalara dayanan geleneğin ve geleneksel toplumsal aktörlerin denetiminde tesis edilen bir yöneten-yönetilen ikiliğinin modern anlamda tesis edilmiş bir biçimi, ve laik olsun olmasın tanrının ya da yeryüzündeki bir tanrı namzetinin mutlak egememenliğinin cisimleşmiş tezahürü olarak devlet gibi bir dizi devlet tanımı yapılmıştır.
Kısa süreli yayın faaliyetinde oldukça kıymetli Fransızca sosyal bilim eserlerini yetkin çevirilerle dilimize kazandıran Kesit Yayıncılık tarafından yayımlanan Marc Abélès’in bu çalışması da, devlete dair getirilen tanımların moderliğin jargonundan çok devletsiz olduğu iddia edilen toplumlarla belli bir kurucu karşıtlık üzerinden yapılmaya çalışıldığına dikkat çekerek modern toplumlara yönelik bir devlet tahayyülünün tamamen kendine ve siyaset felsefesinin temel mefhumlarına referansla kavranması çabasındadır. Modernler olarak ilkel toplumlardaki siyasal temsil mekanizmalarının çok ötesinde bir yetkinliği cisimlediğimize dair kibrimizin, bugün de cari olan siyaset felsefesinin temel kavramlarının o hem zamansal hem de mekansal olarak uzak ilkellerden devşirildiğini görmekten duyuduğumuz ölesiye korkunun eseridir. Devletin Antropolojisi, bu acımasız gerçeği bütün açıklığıyla, güncel siyasal gelişmelere referansla göstermeyi başardığı için göz ardı edilmemesi gereken bir çalışma.