İsrail – Filistin savaşı en kanlı günlerini yaşıyor. Yaklaşık 400 kişinin öldüğü 2 bine yakın insanın yaralandığı İsrail’in son saldırıları, 1967’de yaşanan 6 gün savaşlarından sonraki en kanlı çatışma olarak tarihe kazındı. İslam ülkelerinin şiddetle kınadığı, Avrupa ve Amerika’nın sessiz kaldığı olay artık Ortadoğu’da sorun olmaktan vahşete dönüştü. Enkaz altından korku ve ümitsizlik dolu bakışlarla objektiflere bakan Filistinliler akıllarımıza kazınırken Gazze Şeridi, İsrail’in bombalarına maruz kalmaya devam ediyor.
Kuran, Tevrat, silah üçlüsü
İsrail, kurulduğundan bu yana topraklarını işgal ettiği Filistin’le de savaşını sürdürüyor. Hemen her gün bir İsrailli ya da bir Filistinlinin çatışmalarda öldüğü haberini duymaya aşina olduk. Bu iki ülkeyi “barıştırmaya” çabalayan dünya ise bugüne kadar kayda değer bir sonuç alamadı. Son olarak geçtiğimiz Haziran ayında Hamas ile İsrail arasında yapılan ateşkes bile, İsrail’in ambargo uygulaması, Haması’ın füze saldırılarıyla göstermelik bir ateşkesten öteye geçemedi. Ve sonunda İsrail Filistin’e “Bize 1 yaptığınızı size 10 ödetiriz” kaidesini bozmadığını tekrar gösterdi. Hamas’ın ateşkesi bozup gönderdiği 35 Kassam roketi, bugün yüzlerce ölü Filistinliyle karşılık buldu. Sonuçsa yine aynı: Ne kazanan var, ne kaybeden. Ne İsrail terkediyor topraklarını, ne Filistin buyur ediyor İsrail’i. Varolan tek şey her iki tarafta da bir avuç toprağı paylaşamayanlar yüzünden yaşanan acılar. Bir tarafta, bir elinde Kuran diğer elinde silah tutanlarca öldürülen yahudiler, diğer tarafta, bir elinde Tevrat, diğer elinde bomba tutanlarca öldürülen müslümanlar. Her iki din de öldürmeyi kesin kurallarla yasaklasa da, görünen o ki, her iki dinin mensupları da çocuk yurtlarını bombalarken öldürmeyi yasaklayan kitaplarına sığınmaktan utanmıyorlar.
“Şimdi savaş zamanı”
Bir yandan, İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak “Şimdi savaş zamanı” diyerek, alınan bu kadar can yetmezmiş gibi daha çok kan döküleceğini haber veriyor. İsrail Başbakanı Ehud Olmert ise İsrail’in savaş arzulamadığını ama gerekirse de kaçınmayacağını, diğer tüm güç delisi ülkeler gibi ilan ediyor. Diğer yandan İsrail ile aradaki ateşkesi bozarak Avrupa’nın savaşı başlatan asıl suçlu olarak gösterdiği Hamas ise İsrailli liderlere “Suikastlere hazır olun” çağrısında bulunuyor. Avrupa ve ABD olaya karşı suskunluğunu korurken İslam dünyası İsrail’e büyük bir nefret besliyor. Çoğu islam ülkesi, yapılanı soykırım olarak nitelendirirken dindaşlarına yapılan zulmün son bulmasını istiyor.
“Bize de saygısızlık yapıldı”
Türkiye’nin olaylar karşısındaki duruşuna gelirsek… Türkiye de diğer İslam ülkeleri gibi “dindaşlık vasfından” Filistin yanlısı bir duruş sergiliyor. Son olayların ardından Başbakan Erdoğan, İsrail’in Filistin’e yaptıklarını kendi üzerine de alınarak “Ona yapılan bize de yapılmıştır”ı gösteren açıklamalarda bulundu. Türkiye’nin herhangi bir ülke olmadığını, İsrail’in bu saldırıyla Türkiye’yi de hiçe sayarak saygısızlık yaptığını belirten Erdoğan, “Biz, şu veya bu ülke değiliz. Her şeyden önce demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletiyiz. Barışı yaygınlaştırmak, onu egemen kılmak için gayret eden bir ülkeyiz. Biz, bu tür girişimler içinde bulunurken, öbür tarafta Filistin’de, zaten adeta bir açık hava hapishanesi içinde bulunan Gazze’deki insanlara karşı yapılan bu hareket, barışa indirilmiş bir darbedir” dedi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Taksim’de yapılacak yılbaşı eğlencelerini Filistin’de ölenlere saygı dolayısıyla iptal etmesi de Türkiye’nin olaylara bakışını netleştirdi.
Türkiye Yahudileri yorumluyor…
Peki, İslam ülkeleri bu kadar öfkeliyken ve Türkiye yıllardır açıkça belirttiği Filistin yanlısı tavrını bir kez daha gözler önüne sermişken, hem Yahudi olup hem de “%99’u Müslüman bir ülke olan Türkiye”de yaşayanlar ne düşünüyor? Onlar yaşananları nasıl değerlendiriyor? Diaspora Yahudileri, İsrail’in tutumunundan nasıl etkileniyor? Biz sorduk, onlar hem Vaadedilmiş Topraklar’a saygıyla hem de 1492’den beri bu topraklarda yaşamanın verdiği “bizdenlik”le cevapladı.
Natan Abulafya (Öğrenci):
Son zamanlarda yaşananları bir kumar oyunu olarak değerlendirebiliriz. İsrail’in ateşkesi uzatma ısrarına Hamas’ın füze saldırılarıyla verdiği cevaplar ortamı gerdikçe geriyordu. Hamas’ın blöfünü İsrail’in en sonunda göreceği, Ehud Olmert’in Mahmud Abbas’ı devamlı sert şekilde sıkıştırmasından belliydi. Ve sonunda İsrail’in cevabı çok sert oldu. Yani Hamas oynadığı kumarı kaybetti. İsrail’in yapacağı saldırılar sonucunda istemeden de olsa birçok sivilin öleceğini Hamas gayet iyi biliyordu. Hesaplara göre katledilen halk yaklaşan seçimlerde birleşip El Fetih yerine “İsrail’e karşı savaş” diyen Hamas’ı Batı Şeria yönetimine getirecekti. İsrail ise olup bitenin farkında olmasına rağmen Hamas’ın blöfünü görmek zorundaydı. Olaylar bu şekilde ilerliyor, biz de devamlı takip ediyoruz. Dünyanın çeşitli yerlerinde yaşayan Yahudiler var. Ve malesef birçok insanın Yahudi ile İsrail’li ayrımını yapamamaları, diaspora Yahudileri için hayatı oldukça zorlaştırıyor. Ayrıca medya hakkında önemli bir şey eklemem gerekiyor. Bu konular çok hassas olduğu için medyanın daha dikkatli olmaları gerektiğini düşünüyorum. Hepimiz bu ülkenin vatandaşlarıyız. Medyanın yazdığı her cümlenin, yayınladığı her fotoğrafın farklı görüşlere etkisi farklı olur. Yanlış habercilik ülkemizi kaos ortamına sürükleyebilir.
Erkek, 25, Muhasebeci:
Bu yaşananlar uzun zamandan beri beklenilen olaylardı. Hamas 6 aylık ateşkesi uzatmayacağını belirttiğinde El Fetih Lideri Mahmud Abbas, Hamas’ı uyardı zaten. İsrail, tepkisinin çok sert olacağını belirtmişti. Nitekim de beklenen oldu. İsrail sivil hedefleri değil karakolları vurduğunu belirtse de, bu sivil halkın da ölmediği anlamına gelmez. Maalesef ki bu tarz terör olaylarına verilen karşılıklarda her zaman zarar gören sivil halk olmuştur. İsrail kendi halkının can güvenliğini sağlamaya çalışırken Filistinlilerin hayatını düşünmüyor. İsrail’in yaptığı bu tarz saldırılar diasporadaki Yahudileri kötü bir şekilde etkilemektedir. Maalesef İsrail’in yaptığı saldırılardan sonra Yahudiler’e hep İsrailli gözüyle bakılmaktadır. Bu ne kadar yanlış olsa da değişen bir bakış açısı değildir. Çalışan bir insan olarak işyerimde bu rahatsızlığı hep hissediyorum. Yaşanan olaylar ne kadar bizle ilgili olmasa da etkileri her zaman hayatımızda olacaktır. Bu da diasporada Yahudi olmanın zorluğudur. Fakat bu kadar İsrail’den nefret edilmesinin bir diğer sebebi de medyadır. Türkiye’nin PKK’ ya karşı verdiği savaşla İsrail’in Hamas’a karşı verdiği savaşın farkı nedir? Lütfen herkes otursun ve bunu düşünsün.
Beti Bahar (İnsan kaynakları müdürü):
Ben Türkiye’de yaşayan bir Yahudi olarak İsrail’in yaptıklarından bizlerin de sorumlu tutulmasını anlayamıyorum. Türkiye’nin birçok yerinde yapılan Filistin yanlısı gösterilerde İsrail’in yanı sıra tüm yahudilerin de düşman gösterilmeye çalışıldığını medyadan üzülerek takip ediyorum. Bu konuda insanların daha duyarlı olması gerektiğini düşünüyorum. Sonuçta Yahudi bir ülkeyle müslüman bir ülke savaşabilir ama ortada bir savaş varsa iki tarafın da ellerine aynı derecede kan bulaşmıştır. Önemli olan İsrail ya da Filistin’in yanında bulunmak değil, Müslüman, Musevi, Hristiyan farkı gözetmeksizin binlerce masum insanın öldüğü her savaşı lanetlemektir. Taraf edinmek, ülkeleri daha da kutuplaştırıp, vahşeti körüklemekten başka bir işe yaramaz.
Kadın (Avukat):
Hiç bir şekilde İsrail’in yaptıklarını doğru bulmuyorum ve desteklemiyorum. Ancak Türkiye’de yaşayan yahudiler için Türk medyası şu dönemde büyük önem taşıyor. Medyanın olayları gösteriş tarzından şikâyetçiyim. Örneğin, Filistin’e bomba atıldığında medyada sürekli yaralı, kanlar içinde çocuklar görüyoruz. Ancak dikkat ederseniz Filistin’in yaptığı bir saldırı sonrası bu tür görüntüler yansımıyor ekranlara. Sizce Filistin’in attığı bir bomba sonrası sadece askerler mi ölüyor? Ya da sadece stratejik noktalar mı tahrip ediliyor? Medya bu durumu ya göremiyor ya da görmek istemiyor ama şu bir gerçek ki maalesef her iki tarafta da çocuklar ölüyor. Bizim tek dileğimiz bu savaşın son bulup her iki taraf insanlarının da barış dolu, huzurlu bir hayat sürmeleri. Ancak medyanın bu tür taraflı yayınları bizim gibi diaspora Yahudilerini de oldukça olumsuz etkiliyor. Yapılanlardan bizler de sorumluymuşuz havası yaratılması ülkede huzursuzluk yaratıyor.
Fey Zemel (Sosyolog):
Yaşananları korkunç buluyorum. Her savaşta bu tür vahletler yaşanır ama İsrail’in neden bu kadar yıkıcı davrandığını anlayamıyorum. Yüzlerce Filistinlinin ölmesi mantığın alabileceği birşey değil. Diaspora’da yaşayan biri olarak, İsrail ve Filistinlilerin şu an neler hissettiğini anlamama imkan yok. Ben İsrail’e sonuna kadar inanan biriyim ama şu an yaptıklarını çok yanlış buluyorum ve tüm dünya tarafından eleştirilmesi gerektiğini düşünüyorum.
“Arap ülkeleri durumdan memnun”
Bilgi Üniverisitesi öğretim üyelerinden Soli Özel, İsrail’in son saldırıları ile Avrupa ve ABD’nin konuya ilişkin tepkisiz yaklaşımını şöyle değerlendirdi:
Amerika ve Avrupa’nın olaylara tepkisiz kalması doğal. Bush’dan zaten bir eleştiri beklenmiyor. Onlara sorulması bile gerekmiyordu. Avrupa ise Hamas’ı sorumlu tutuyor. Hamas’ın yapıcı siyaset uygulamada çok başarılı olduğu gerçekten de söylenemez ama olup bitene bakıldığı zaman da Kitab-ı Mukaddes’teki öfkeyle hareket eden birileri var ortada. Bir yanda, bunca zamanda yüzlerce roketle ölmüş bir kişiye karşılık iki günde ölmüş yaklaşık 400 kişi. Cana mala gelmiş zarar büyük tahribatla apayrı bir tablo çıkıyor ortaya. Bu işin durdurulması için önümüzdeki haftalarda Obama tarafından ses çıkarsa, Avrupa da olaya el atabilir. Çünkü şu an bunun nasıl durdulucağı da bilinmiyor. Şunu da unutmamak lazım, önemli arap ülkeleri çok memnunlar bu hareketten. Mısır da, Suudi Arabistan da Ürdün de memnun. Bir bakıma kendi beceremedikleri işi İsrail’e havale etmiş oldular. Erdoğan’ın bölgeye yapacağı gezinin ise bir zarar getireceğini düşünmüyorum. Yarar da çıkabilir diye ümit ediyorum. Türkiye baştan İsrail’e bu kadar sert ve duygusal bir tepki koymasaydı yapıcılıkta daha geniş bir zemini olurdu. Bugün o zemin mevcut değil gibi duruyor ama belli de olmaz. Sonuç olarak birilerinin İsrail’in bu işi durdurması için gerekli şartları da oluşturması gerekiyor.