İnsanoğlu varoluşundan bu yana gelecek hakkında çeşitli tahminlerde bulunma ve önceden öğrenme merakını yenemiyor. Bu yüzden de falcılar ve medyumların önündeki kuyruklar eksilmek bir yana uzadıkça uzuyor. Günümüzde ise falcı ve medyumlar geleneksel rollerinin biraz ötesine geçmiş, birer psikoterapist haline gelmiş durumda.
Ege Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi mezunu olan ve sadece hobi olarak medyumluk yapmayı tercih eden Murat Koyun, bu işle hem para kazananların hem de fal baktıran kişilerin temelinde yalnızlık duygusunun yattığını söylüyor. Kendisinin de orta öğretim yıllarında yalnız bir çocuk olduğunu ve gittiği atari salonunda sahibinden aldığı tarot ve fal eğitimiyle astrolojiye yöneldiğini belirtiyor.
İnsanların fala yönelme sebebinin ise kendi içlerinde duydukları sesin ve şüphenin doğrulanması için bir gereksinimden öte bir şey olmadığını ifade ediyor. İnsanların arkadaşlarından duyduklarını dertleşme olarak algıladıklarını ve iç dünyalarındaki şeyleri arkadaş veya aileleriyle genelde paylaşamadıklarını söylüyor. Hislerini bir yabancıya daha kolay aktarabildiklerini ve o yabancının da genelde ya falcı ya da farklı yöntemler için başvurdukları hocalar olduğunu da ekliyor. Kısacası kişilerin fal baktırmayı tercih etmesini kendilerine itiraf edemediklerini sağlayacak yardımı falcıdan almaları olarak ifade ediyor.
İstanbul Bilgi Üniversitesi, İşletme – Ekonomi bölümü öğrencisi olan Miray Mutlu da bu görüşü doğrulayan bir örnek. Her ay düzenli olarak mutlaka falcıya gidip fal baktırdığını söyleyen Miray, yalan olduğunu bile bile anlık mutlu olmak için fal baktırdığını, bunun kendisi için bir tür terapi olduğunu anlatıyor.
Bir çok kişinin bu işi ticarete döktüğünü, ailesini bu işten kazandığı paralarla geçindirdiklerini de söyleyen Murat Koyun ise kendisinin bu işi sadece felsefeye duyduğu ilgiden yaptığını ve kesinlikle para almadığını belirtiyor. Kendisine gelen insanların söylediklerini not tuttuklarını ve bu notlara bakarak hayatlarını yönlendirdiklerini de ekliyor.
Fal baktıranların gözünde falcıların bir tür psikolog rolünü üstlendiğini ifade eden Murat Koyun, yaşadığı çarpıcı bir örneği şu sözlerle anlatıyor:
“Kocası tarafından aldatılıp aldatılmadığını merak eden bir kadın geldi. Israrla tarot falı baktırmak istiyordu. Ona kartlardan bu konuda bir şey öğrenemeyeceğini anlattım ama sonra ısrarlarına dayanamadım. Sonuçta tarot kartlarından değil ama kadının söylediklerinden kocasının onu aldattığını söyledim. O ise benim adeta geleceği bildiğimi düşünerek atacağı her adımı bana sordu. Sonrasında bir psikologa gitmesini önerdim fakat oralı bile olmadı. Neticede kocasından boşandı, başkasıyla evlendi. Sonra o da onu aldattı. Yine beni buldu. Şimdi yine içinde bulunduğu durumdan ben çıkarttım onu.”
Tabii her fal tutkunu bu örnekteki kadın gibi değil. Miray Mutlu, hayatını asla baktırdığı fallara göre yönlendirmediğini belirtirken, falcıların kendisine söyledikleri gerçekleşmeyince, “Daha iyisini bulurum” ümidiyle sürekli falcı araştırdığını da sözlerine ekliyor. Miray, “Bugüne kadar baktırdığım fallarda genellikle geçmişimi bildikleri için geleceği de bilebilir umuduna kapılıyorum” diyor. Bazen falcıların söylediklerinden çok fazla etkilendiğini fakat bu duygunun kısa süreli olduğunu vurguluyor. Verdiği paraya hiç üzülmediğini de belirten Miray, belki de fal baktıran herkesin yaşadığı çelişkili ruh halini şu sözlerle özetliyor:
“O anda geleceği öğrenmek istiyorsun ama faldan sonra hayatın sürprizlerle dolu olması olayı ortadan kalkacağı için bir yandan da hayata karşı olan heyecanın gitmesinden korkuyorsun…”