Türkiye’de 18 dil yok oluyor

2008 yılını “Uluslararası Diller Yılı” ilan eden Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO), 19 Şubat’ta yayınladığı “Tehlike Altındaki Diller Atlası” (Atlas of the World’s Languages in Danger) mevcut 6700 dilin 2400’ünün yok olma tehdidi altında olduğunu belirtiyor. Bu atlasa göre Türkiye’de 18 dil kaybolma tehlikesi yaşıyor.

UNESCO, 21 Şubat Dünya Anadil Günü nedeniyle yayınladığı duyuruda bu yılın, sadece dil çeşitliliğinin kutlanması için değil, yeryüzündeki tüm dillerin ve özellikle de kaybolmaya yüz tutanların tanıtılması ve korunması için bir şans olduğunu vurguluyor. Kurum bu amaçla ve 33 dil bilimcinin katkısıyla oluşturulan atlasta dünya dillerini, karşı karşı olduğu tehlike seviyelerine göre beş gruba ayırıyor.

Ermenice “açıkça tehlikede”

Bu sınıflandırmaya göre kaybolma tehlikesini en az hisseden diller “güvensiz” (unsafe) olarak nitelendiriliyor. Bir dilin bu kategoride yer alması “çocuklar tarafından da konuşulmasına rağmen bazı alanlarda kısıtlanması” anlamına geliyor. UNESCO’nun çalışmasında Abhazca, Adığece, Çerkesçe (Kabartayca) ve Zazaca Türkiye’de “güvensiz” olarak nitelendirilen diller.

“Açıkça tehlikede” (definitely endangered) seviyesinde değerlendirilen ikinci grupta Abazaca, Hemşince, Lazca, Pontus Yunancası, Romanca, Süryanice ve Ermenice (Batı) yer alıyor. Bu dillerin kaybolma tehlikesine gerekçe olarak “çocuklar tarafından anadili olarak öğrenilmemesi” gösteriliyor.

“Ciddi anlamda tehlikede” (severely endangered) kategorisi genelde toplumun en yaşlı nesli tarafından konuşulan, orta nesil tarafından anlaşılabilen ancak kullanılmayan ve çocuklara öğretilmeyen dilleri içeriyor. Gagauzca, Ladino ve Turoyo bu kategoride değerlendiriliyor.

“Son derece tehlikede” (critically endangered) kategorisine Türkiye’den giren tek dil Hertevin. Bu dilin sadece en yaşlılar tarafından, nadiren kullanıldığı kabul ediliyor.

“Kaybolmuş” (extinct) diller Kapadokya Yunancası ve Ubıhça, adı üzerinde, dünyada tek bir kişi tarafından bile konuşulmuyor.

Zazaca
Özellikle Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu’da konuşulan Zazaca, Irak ve İran’da da yoğun kullanılıyor. UNESCO atlasında Türkiye’de yaklaşık 2 milyon kişi tarafından konuşulduğu belirtilen buna rağmen “güvensiz” kategorisinde değerlendiriliyor. Yazım kuralları Frankfurt Üniversitesi Zaza Dili Enstitüsü tarafından belirlenen Zazaca, Hint Avrupa dil ailesine üye ve üç farklı lehçeye sahip. Kuzey Zazaca Erzincan, Erzurum, Sivas, Muş dolaylarında Alevi Zazalar tarafından kullanılıyor. Merkez Zazaca Elazığ ve Bingöl’de Şafi Zazalar tarafından, üçüncü lehçe Güney Zazaca ise Şanlıurfa, Adıyaman, Bitlis, Diyarbakır dolaylarında Hanefi Zazalar tarafından konuşuluyor. (Zazaca’yı Yılmaz Güney’in Duvar ve Mahsun Kırmızıgül’ün Beyaz Melek filminde de duyduk.

Lazca
Türkiye’nin Doğu Karadeniz kıyı şeridinde Rize’den başlayarak Batum’a kadar Laz halkı tarafından konuşulan Lazca “açıkça tehlikede” diller arasında. Rize’nin Pazar, Ardeşen, Çamlıhemşin ve Fındıklı ilçelerinde, Artvin’in Arhavi, Hopa, Borçka ve Sarp ilçelerinde ve kısmen, Laz göçmenlerin yoğunlaştığı Sakarya, Kocaeli ve Bolu’nun bazı yerlerinde aklaşık 250 bin kişi tarafından kullanılıyor. Türkiye haricinde Gürcistan’da da konuşulan dil, göçler nedeniyle Almanya’da da yaşıyor. Kafkas dilleri ailesine ait. 1984 yılında edebiyat öğretmeni Fahri Kahraman tarafından alfabesi oluşturulan Lazca bugüne kadar yazılmadığı için standart bir yazım dili yok. Lazca ders kitabı “Nana Nena” ile Lazca dergi “Ogni Sk’ani Nena” da bu dildeki nadir yayınlardan.

Rakamlarla dillerin durumu
* 2 bin 400 dil tehlike altında. Dünya son üç kuşakta, kısıtlı sayıda konuşulan dillerin son temsilcilerinin ölmesiyle 200 dilini yitirdi.
* Gezegendeki toplam 6 bin dilin 538’i “son derece”, 502’si “ciddi anlamda”, 602’si “açıkça” tehlike altında. 607 dilse “güvensiz” durumda.
* 199 dili 10’dan az insan konuşuyor. 178 dilse, 10 ile 50 kişi kullnıyor.
* Dil açısından en zengin ülke, 800 lisanın bulunduğu Papua Yeni Gine. Ülkede 88 dil tehlike altında.
* Dillerin yüzde 96’sı dünya nüfusunun yalnızca yüzde 4’ü tarafından konuşuluyor.

Hemşince
Genellikle Lazca’yla bir tutulan ama aslında tamamen farklı bir dil olan Hemşince de UNESCO’ya göre “açıkça tehlikede”. Batı Ermenice’nin bir lehçesi ve Artvin’in Hopa ilçesinde yaşayan, tarihte Müslümanlaşan Ermeniler olarak geçen Hemşinliler tarafından kullanılıyor. Bugün yaklaşık 44 bin kişi tarafından bilinen dil, Türkiye haricinde Ermenistan, Gürcistan ve Rusya’da da yaşıyor. Hint-Avrupa dil ailesine ait ve Ermeni alfabesiyle yazılıyor.

Abazaca ve Abhazaca
“Açıkça tehlikede” görülen Abazaca, çoğunluğu 1864’de Osmanlı topraklarına sürülen ve yüzde 80’inden fazlası Türkiye’de yaşayan Abazaların dili. Kuzeybatı Kafkas dil ailesinde yer alıyor ve 45 bin kişi tarafından konuşuluyor. Rusya Federasyonu’na bağlı Karaçay-Çerkez Cumhuriyeti’nin resmi dillerinden. Abazaca ile büyük yakınlık gösteren, 125 bin kişi tarafından Rusya ve Gürcüstan’da konuşulan Abhazca ise UNESCO’ya göre “güvensiz” durumda.

Romanca

Balkanlar başta olmak üzere, birçok Avrupa ülkesinde konuşulan Roman dili 3 milyon 500 bin konuşanına rağmen “açıkça tehlikede” kategorisinde. Hint-Avrupa dil ailesinden ve günümüze ulaşmayan Sanskritçe’yle büyük benzerlikler taşıyor. Sözcük dağarcığında Yunanca, Türkçe ve Farsça sözcükler de barındıran Roman dili, Avrupa’da konuşulduğu yere göre farklılıklar gösteriyor.

Süryanice, Turoyo ve Mlahsö
240 bin konuşanıyla “açıkça tehlikede” görülen Süryanice, 2. yüzyılda Hıristiyanlığı kabul eden Urfa merkezli Süryaniler tarafından konuşuluyor. Sami dillerine dahil ve Aramice’ye dayanıyor. 22 harften oluşan bir alfabeye sahip. ve sağdan sola doğru yazılan Süryanice’nin en önemli eseri kutsal kitap sayılan Peşitta. UNESCO’nun listesinde “ciddi anlamda tehlikede” görülen bir dil olarak değerlendirilen Turoyo ve yok olduğu belirtilen Mlahsö, çoğu uzman tarafından Süryanice’nin lehçeleri olarak görülüyor. Turoyo, Mardin’in Midyat ilçesi, Suriye ile Almanya ve İsviçre’deki göçmenlerce ve toplam 50 bin kişi tarafından konuşuluyor. Mlahsö ise 1995 yılında Diyarbakır’dan Suriye’ye göçen köylülerden İbrahim Hanna’nın ölümüyle yok oldu.

Kapadokya ve Pontus Yunancası
UNESCO’nun “açıkça tehlikede” kategorine aldığı Pontus Yunancası’nın Karadeniz kıyı şeridinde ve Gürcistan’ın Türkiye’ye yakın bölgelerinde, kısmen Trabzon’un Of ve Sürmene ilçelerinde ve buradan göçenler tarafından Rusya’nın güneyi ve Yunanistan’da yaşatıldığını ve 300 bin kişi tarafından konuşulduğunu belirtiyor. Kapadokya Yunancası olarak isimlendirdiği dilin, mübadele öncesinde tüm Kapadokya, Konya Sille, Kayseri civarı ve Adana Faraşa’da konuşulduğunu ve Türkiye’de bugün tümüyle kaybolduğunu belirtiyor. Araştırmada yer alan bilgi notunda, 2005 yılında Mark Janse ve Dimitris Papazachariou tarafından bu dili konuşan birkaç kişinin keşfedildiği yazıyor.

Ladino
Türkiye’de, İspanya’dan Osmanlı topraklarına göç eden Yahudiler tarafından konuşulan Ladino, İspanyolca’nın 15. yüzyıldaki halini yansıtıyor. Hint-Avrupa dil ailesine bağlı. UNESCO atlasında, bir zamanlar Türkiye ve Yunanistan’a, ağırlıkla Trakya ve Makedonya’nın tarihi bölgelerinde ve dağınık olarak Balkanlar ve Kuzey Afrika’da yaygın bu dil Yahudi soykırımı sonrasında büyük oranda azaldı ya da kayboldu. UNESCO’ya göre bugün İstanbul’da, özellikle Hasköy ve Balat kökenli 10 binin altında kişi tarafından kullanılıyor. Alliance İsrailite Universelle tarafından düzenlenen Ladino’ya, İstanbul’da yayınlanan Şalom gazetesinde ayrı bir sayfada yer veriliyor. Türkiye’de Sefarad, Yasmin Levy gibi şarkıcılar bu dilde şarkılar söylüyor.

Gagavuzca
Çoğunluğu Moldova’daki Gagavuz Yeri Özerk Bölgesi’nde yaşayan Gagavuzlar tarafından konuşulan Gagavuzca, Türkçe ile büyük yakınlık gösteriyor. Yaklaşık 150 bin kişinin konuştuğu, Oğuz dil grubuna bağlı bu lisan ciddi anlamda tehlike altında olan dillerden biri. 1957’ye kadar Yunan alfabesiyle yazılmasına karşın 1957’de Kiril alfabesine geçen Gagavuzca, Moldova’nın bağımsızlığına kavuşmasıyla Türk alfabesine geçti. Rusya, Ukrayna ve Bulgaristan’da da konuşuluyor.

Batı Ermenice
Türkiye’de 50 bin kişi tarafından konuşulan Batı Ermenice, UNESCO’ya göre “açıkça tehlikede”. Erivan (Doğu) ve İstanbul (Batı) olarak iki lehçeye ayrılan Ermenice, Türkiye, Ermenistan ve diaspora tarafından konuşuluyor. UNESCO, Batı Ermenicesi konuşan nüfusu 50 bin kişi olarak belirtiyor.

Hertevin ve Ubıhça
Türkiye ve Gürcistan’da konuşulan Hervetin’i konuşan kişi sayısı UNESCO tarafından belirlenemedi. Dil, “son derece tehlikede” görülüyor. Ubıhça ise en son Marmara Denizi kıyısındaki Hacı Osman köyünde konuşuluyordu. Köyde bu dili bilen son kişi Tevfik Esenç’in de 1992’deki ölümüyle tarihe gömüldü.

Anadilde eğitim
UNESCO’nun “Tehlike Altındaki Diller Atlası” dünyadaki dillerin durumunu, koruma altına alınabilmesi için ülkeler tarafından alınması gereken önlemleri göstermeyi amaçlıyor. Bir dilin kaybolmaması için kuşaktan kuşağa aktarılması gerektiğini belirten örgüt, ülkelerde azınlık dillerini koruyan ulusal politikaların ve anadilde eğitimi destekleyen eğitim sistemlerinin geliştirilmesi gerektiğini savunuyor. Bir dili konuşan insan sayısı ve toplam nüfusa oranı, kuşaktan kuşağa aktarılması, dille ilgili belgelerin miktarı gibi etkenler o dilin yaşamasında önemli etkenler. UNESCO’nun Türkiye için planladığı herhangi bir dil koruma programı yok.

“Türkiye’de 18 dil yok oluyor” üzerine 9 yorum

  1. Hemşin dili ile ilgili geniş kapsamlı bütün bilgileri sizde varsa lütfen benımle paylaşır mısınız? tşk

  2. Türkçe de kaybolmaya başladı farkındaysanız. Acaip karışık bir hal aldı son yıllarda :)) İngilizce Fransızca, Farsca Arapça dahil bir çok dilin kullanıldığı bi çorba oldu. Şaka bir yana Dünyada tüm diller maalesef bozuluyor. Artık medyanın ve şirketlerin yönlendirdiği tuhaf bir kültür dünyaya egemen olmuş durumda!

  3. Dil,geçmiş ile gelecek arasına kurulmuş bir kültür,bilgi köprüsüdür.Geçmişin tüm birikimlerini zamanımısza taşır.İçinze çok engin deneyim,bilgi,kültür,örf,adet,gelenek
    vardır.Diller zenginliktir.Tek dil yoksulluktur.Diller ölmemeli.Her dilin üstün tarafı vardır.
    Üstün dil olmaz.Her dilin;deyim ve atasözleri vardır.Yararlanılmalı.Tüm diller yaşatılmalıdır.

  4. ne yazıkki ülkemizin bir diller atlası çıkarılmamış ben kişisel çabalarımla bir takım çalışmalar yaptım inanın şu an bilinenden çok farklı bir tablo var ortada kişisel imkanlarımla yaptığım gezilerle edindiğim bilğiler meraklıları oldukça şaşırtabilir ayrıca bütün çalışmalarımı kamerayla kayıt altınada aldım.

  5. zazacada türkiyede yoğun baskı ve asimilasyon altında olan bir dil.son yıllarda kurulan zazadılderneklerı saYEsinde.resmiyet kazanmaya başladı.mahsun kırmızıgül ün son filmi mucizede zazacaya geniş yer verilmiştîr.

  6. Arkadaslar ben üniversite ögrencisiyim. Doğu ve güneydoğuda kullanılmadığı için tehlike altında olan diller ile ilgili bir çalısma yapiyorum. Bu konuyla ilgili kaynaga ihtiyacim var bana fikir verebilir misiniz?

  7. Merhaba arkadaşlar ben üniversite ögrencisiyinm doğru ve güney doğuda yok olmakta olan diller ile ilgili bir çalışma yapıyorum bu konuda bilgi almam icin kaynağa ihtiyacım var bana bu konuda yardimci olurmusunuz hangi kaynaklara baş vurabilirim . Şimdiden teşekkürler

  8. Lazca ile ilgili bilgilerde maddi hatalar vardır.
    Lazca 1929’dan beri alfabesi olan ve yaygın olmasa da yazılan bir dildir. 1929 yılında, Sovyetler Birliği’nde Latin harfleri temel alınarak ilk Laz alfabesi hazırlanmış, ilk Lazca gazete basılmış ve 1937’e kadar okullarda Lazca dersler verilmiştir.

    1990’dan itibaren Türkiye’de çalışmalar yoğunlaşmış, Lazca dergiler, sözlükler, şiir ve romanlar basılmıştır. Lazca ile ilgili çalışmalar halen devam etmektedir.

Yorumlar kapalı.