Avrupa’nın da bir dijital devrime ihtiyacı var




Haberci kardeşi Patrick Poivre d’Arvor’ın şöhretinin gölgesinde kalmayan saygın diplomat, edebiyat yazarı ve France Culture radyosunun direktörü Olivier Poivre d’Arvor 13 Nisan 2011’de İstanbul Bilgi Üniversitesi Kültür Yönetimi Yüksek Lisans Programı ve Fransız Kültür Merkezinin davetlisiydi. Kültür Yönetimi Program Koordinatörü ve kültür politikaları uzmanı Doç. Dr. Serhan Ada, Poivre d’Arvor ile “Kültür Politikaları: Yeni bir Dönem” adı altında bir söyleşi Santral Kampüsü’nde gerçekleştirdi.

Bir buçuk saat süren toplantıda, Poivre d’Arvor uluslararası yayın yapan prestijli radyosunun başına geçmeden önce, eski adıyla Fransa Sanatsal Eylem Derneği (AFAA), şimdiki adıyla ise Culturesfrance diye anılan Fransa Dışişleri Bakanlığının kültür kolunu 1999’dan 2010’a dek 11 yıl boyunca nasıl yönettiğini anlattı. Bu süre içinde tanıştığı onca ülkenin kültür politikası modelleri, kültür bakanları ve kültür ortamlarının kendisine evrensel düzlemde farklı yaratıcı hareketleri gözlemleme fırsatı doğurduğunu söyledi. Bu evrensel çeşitliliğe rağmen kültürün merkeziyetçi yönetim sistemine bağlı olmasını ise bu yönetim sisteminin bir çıkmazı olarak nitelendirdi.

Yeni çıkan kitabı Bug Made in France’da belirttiği gibi Poivre d’Arvor’a göre kültürün özgürleştirici ve elitizmden uzak duran yeni araçlara ihtiyacı var. Bunun için dijital bir devrimin Amerika’dan sonra Avrupa’nın da inisyatifinden çıkması gerektiğine inanıyor. Bugün Fransa’da merkezi ve yerel yönetimlerin farklı bakış açılarından kaynaklanan belirsiz siyasi durumun da kültür politikalarında yansıdığını, kamunun açıp kapattığı yararsız yeni kurumların göz boyamadan öteye gidemediğine dikkat çekti.

25 yıl sonra Fransızca konuşanların sayısının 500 milyona ulaşmasının nedeninin frankofon Afrikanın nüfus patlaması olacağını belirten Poivre d’Arvor, Fransız dilinin merkezini Paris’ten Dakar’a veya Bamako’ya taşınacağını ve o ülkelerin umutlarla ve dinamizmleriyle Fransa’dan daha pozitif bir ışıldama yaratabileceğinin altını çizdi.

Diğer taraftan Fransa’daki turizmin sebebinin halen kültür olduğunu hatırlatarak, küçük ve orta boy kültür endüstrilerine destek vererek kültür alanında markalaşmanın sağlanabileceğini söyledi. Ancak kültür bakanlığının halen içinde bulunduğu “sanat eleştirmeni” pozisyonuyla bunu sağlamasının da çok zor olduğunu söyledi.

Serhan Ada da frankofon Afrikalı ve Mağribi yazarların Fransa’da popülarite kazanmasını Poivre d’Arvor’un dikkat çektiği sürece bağladı. Ancak Poivre d’Arvor bunun çok daha güçlü bir şekilde desteklenmesi ve hızlandırılması gerektiğini ifade etti. Fransa’nın sömürgeci geçmişine bağlı kalan frankofoni merkezinin taşınması gerektiğini vurgulayan Poivre d’Arvor, bir yandan da ABD’nin imajı karşısında güçlü ve etkileyici bir Avrupa kültürünün gerekliliğini de ifade etti. Bunun için, İstanbul özelinde de başarılı bulduğu Avrupa Kültür Başkenti gibi fikirlerin daha yoğun üretilmesi gerektiğini belirtti.

Olivier Poivre d’Arvor’un Serhan Ada’ya yönelttiği sorular da Türkiye’nin kültür politikalarının durumu, devletin ve özel sektörün maddi desteklerini ve adem-i merkeziyetçileştirme politikalarının durumu üzerineydi. Ada, devletten bağımsız uluslararası bir işbirliğini başarmış olan özel inisiyatiften çıkan Santralistanbul’u örnek göstererek yine de çözümün bir üçüncü yolda olduğunu belirtti ve sivil inisiyatiflerin önemini vurguladı. Kültürün yerel bir düzene tabi tutulması yönündeki çabaları ise sadece biraz Diyarbakır için geçerli olabileceğini ancak bu konuların ekonomik ve sosyal sorunların beraberinde ele alınması gerektiğini vurguladı.