Türkiye’nin çeşitli cezaevlerinde 62 gündür süren ve hükümetin uzlaşmaz tutumu nedeniyle büyük bir krize dönen ölüm orucu ve açlık grevi eylemleri geçen hafta başlayan İstanbul Çocuk ve Gençlik Sanat Bienali’ni de etkiledi. “Düş Çocuk, Gerçek Çocuk” temasıyla bu yıl ikincisi düzenlenen bienalde Maltepe Çocuk ve Gençlik Cezaevi’nde tutuklu bulunan çocuk mahpusların eserleri de yer alacaktı. Ancak açlık grevleri ve ölüm oruçları eylemlerinin çözümsüz bir noktaya ulaşması nedeniyle tutuklu çocuk ve gençler bienalden çekildi.
Maltepe Cezaevi’ndeki çocuk ve gençler bienale, karikatürlerle yaşadıkları gerçeklikler ve kurdukları düşlerden yola çıkarak yazacakları mektuplarıyla katılacaklardı. Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği’nin işbirliğiyle bienal kapsamında gerçekleştirilecek atölye çalışmaları, açlık grevleri eylemleri sürdüğü için çocuk mahpusların talepleri doğrultusunda ve derneğin inisiyatifi ile iptal edildi. Dernek, hükümetin ve başbakanın sorunu çözmekten uzak uzlaşmaz tavrı nedeniyle cezaevlerinde yaptığı tüm faaliyetleri de askıya aldığını açıkladı.
İçeriden dışarıya mektup yazılamadı
9 Kasım’da başlayan ve 23 Kasım'a kadar İstanbul’un çeşitli noktalarında müzik ve beden preformansları, heykel sergileri, yeni medya video gösterimleri, enstelasyonlar ve atölye çalışmalarının sergileneceği bienalde Maltepe Çocuk ve Gençlik Cezaevi’ndeki tutuklu çocukların eserleri de yer alacaktı. Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği’nin işbirliğiyle Maltepe Cezaevi’nde bulunan 350 tutuklu genç ve çocuk karikatürlerin yanısıra bienale katılan ve izlemeye gelenlere “içeriden dışarıya” mektuplar kaleme alacaktı. Ancak ölüm orucu ve açlık grevi eylemlerinin hükümetin uzlaşmaz tutumu nedeniyle çözülememesi bu iyi niyetli projeyi de rafa kaldırdı.
Cezaevlerindeki hak ihlallerinin ve kötü uygulamaların sona erdirilmesi için çalışmalar yürüten Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği’nin başkanı Zafer Kıraç, bienalden çekilme kararınını çocukların talebi ve kendi inisiyatifleriyle aldıklarını belirterek, “Cezaevinin bir koğuşunda ölüm orucu, açlık grevi yapılırken bizim resim, heykel, karikatür, mektup yazma gibi atölyeler düzenlememiz ne kadar doğru olurdu? Nasıl böyle çalışmalar yürütebilirdik? Bu çalışmaları yaptığımız çocuklar koğuşlarına, açlık grevindeki arkadaşlarını yanına nasıl döneceklerdi? Bu nedenle bu çalışmaları anlamlı bulmadık ve çalışmalarımızı durdurduk” dedi.
Tüm faaliyetler durduruldu
Bianelin başlamasından 1 hafta önce Maltepe Çocuk ve Gençlik Cezaevinde kalan 70 kadarı politik nedenlerden olmak üzere 350 çocuk ve genç tutukluyla mektup ve karikatür atölyeleri kapsamında çalışmalar yapılacağını anlatan Kıraç, “Tutuklu çocuklar ‘düş mektupları’ adıyla düşlerini ya da yaşadıkları gerçekleri anlatacaklardı. Bu mektuplar bienali izleyen çocuk ve gençlere dağtılacaktı. Ancak açlık grevi eylemleri nedeniyle dernek olarak cezaevlerinde yürütüğümüz tüm çalışmaları durdurmak zonrunda kaldık. Bu etkinlikte onlardan biriydi ve doğal olarak durmuş oldu. Bu bir engelleme nedeniyle değil bizim varolan sorununun çözümsüzlük noktasına doğru gitmesi nedeniyle doğallığında verdiğimiz bir karar oldu” dedi.
İnsan hayatının söz konusu olduğu böylesine önemli bir sorun yaşanırken dernek olarak cezaevlerinde çalışma yürütmeyi doğru bulmadıklarını söyleyen Kıraç, “Bu bienale cezaevlerinde bulunan çocukların da katılması benim fikrimdi. Maltepe cezaavinde bulunan çocuk ve gençlerle atölye çalışması yapalım dedik. Bienalin konusu düş mü gerçek mi idi. Cezaevindeki çocuklar zaten gerçekliğin tam ortasındalar. Mektup atölyesi yapalım ve tutuklu çocuklar ve gençler içeriden dışarıya düşlerini yazsınlar diye düşündük. Bu girişimlere başladığımızda açlık grevleri eylemleri henüz yeni başlamıştı ve bu korkunç noktada değildi. Açıkçası bir çözüm bulunup sonlanacağını düşünüyorduk. Ancak hükümetin ve özelde de başbakanın vurdumduymazlığıyla iş bu noktaya gelince durum daha da sertleşti. Açlık grevleri nedeniyle dernek olarak cezaevlerinde yürüttüğümüz çalışmaları durdurmak durumunda kaldık. Bu bienal kapsamında yapılacak olan çalışmalar da mecburen durdu haliyle” diye konuştu.
“Devlet tek başına sorunu çözemez”
Açlık grevleri gibi bir sorun yaşanırken dernek olarak cezaevlerinde çalışma yürütmenin doğru ya da anlamlı olmadığını vurgulayan Kıraç açlık grevi eylemlerine bienale katılacak çocuklardan da katılanlar olduğunu söyledi. BDP’li bağımsız milletvekili Pervin Buldan’ın girişimleriyle bu çocukların eylemlerden vazgeçirildiğini söyleyen Kıraç, “Ancak çocuklar bineale katılamadı. Bu sorun nedeniyle sadece Maltepe’de değil tüm cezaevlerinde yürütüğümüz faaliyetlerimizi askıya aldık ve bunu da Adalet Bakanlığı’na bildirdik. Sadece cezaevlerindeki ağır hasta mahpusların cezalarının affedilmesine yönelik başlattığımız ‘Hapiste Sağlık Girişimi’ çalışmasını devam ettiriyoruz. Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü ile Tabipler Odası’ndan hekim arkadaşlarla birlikte yürüttüğümüz bir çalışma. Cezaevlerinde ağır hasta halde olan 300 civarında mahpusun cezalarının ertelenmesi için yaptığımız bir çalışma. Zaten adından da anlaşılacağı gibi hayati önem taşıdığı için bu faaliyeti sonlandırmak aklımızdan bile geçmedi. Bu kapsamda Adalet Bakanlığı yetkilileri ile bir görüşmemiz olacaktı konunun önemi ve aciliyeti nedeniyle bu randevuyu iptal etmedik” dedi.
Açlık grevleri ve ölüm orucuyla ilgili hükümetin sorunu çözmekten uzak uzlaşmaz tavrının, cezaevlerinin sorunlarının çözümü noktasında çalışmalar yürütüen sivil toplum kuruluşlarının da enerjisini düşürdüğünü söyleyen Kıraç, “Cezaevleri zaten çok çetrefilli bir sorun. Sadece Adalet Bakanlığı’nın çözeceği bir problem de değil. Sivil toplum kuruluşlarının, üniversitelerin ve uzmanların katkı da bulunmasının elzem olduğu bir alan bu. Sadece devlete bırakalımayacak kadar büyük bir sorun. Sadece devletin tek başına üstlenmeye çalışacağı bir sorun değil ama devlet bu hatayı yapıyor. Aksine STK’ler, üniversiteler ve konunun uzmanlarından yardım almalı ve problemleri nasıl çözeriz cesaretini ve iradesini göstermeli devlet. Ama bu iktidarda bu irade yok” diye konuştu.