Almanya rahat ama yalnızlık zor…




Ülkenin okumuş gençlerinin daha iyi kariyer fırsatları, yüksek yaşam standartları ve siyasi istikrar arayışı içinde başka ülkelere yönelmesi, Türkiye’nin uzun vadeli kalkınma potansiyelini olumsuz etkileme riskini de beraberinde getiriyor. Almanya, Türkiye’den beyin göçü alan ülkeler arasında başı çekiyor. Alman Federal İstatistik Ofisi’nin verilerine göre, son beş yılda Türkiye’den Almanya’ya göç eden yüksek nitelikli iş gücü sayısında -tam tespit edilemese de- önemli bir artış gözlemleniyor. Almanya’nın yüksek standartlarda sosyal güvenlik sistemleri, rekabetçi maaşlar ve çeşitli mesleki gelişim fırsatları sunması, Türk uzmanların bu ülkeyi tercih etmelerindeki başlıca etkenler olarak öne çıkıyor.

Gözde ve Mükremin Karagülle

Yaklaşık dört yıldır Hamburg’da yaşayan Karagülle çifti Hamburg’a yüksek lisans için gelmiş. Hamburg’a gelirken herhangi bir göç planı olmayan çift, Almanya’da geçirdikleri bir yılın sonunda kalmayı seçiyor. Ilk olarak Gözde’nin başladığı yüksek lisans sürecinde her ikisinin de tercihi Bucerius Law School’dan yana olmuş. Yüksek lisans öncesinde ve sırasında geçirdikleri süreci ise şöyle açıklıyorlar: “Buraya gelirken aklımızda bir göç fikri yoktu. Yüksek lisans yapmak istiyorduk. Karar aşamasında Almanya özelinde bir seçim yapmadık. Okul odaklı bir seçim yaptık. Ilk olarak Gözde Bucerius’ta yüksek lisans yapmaya başladı.”

Yeni bir ülkeye taşınıyor olmanın hem olumlu hem olumsuz taraflarına değinen Karagülle çifti hala kendilerini en çok zorlayan kısmın aile ve arkadaşlardan uzak bir yerde yaşamak olduğunu söylüyor. “Yepyeni bir yere alışmak, yeni bir dil öğrenmek gibi zorlukların yanı sıra bizi en çok zorlayan ailemizden ve arkadaşlarımızdan uzakta olmak. Alıştığın bir düzenden diğerine geçiş yapmak zor. Her ne kadar uzun sayılabilecek bir süredir burada olsak da ‘uzakta olan’ olmak hala oldukça zor.”

Hamburg’u seven bir çift olarak burayı İstanbul’dan çok daha ferah ve stressiz buluyorlar. Göçün en olumlu yanlarından biri olarak daha kesin ve orta vadeli planlar yapabilmeyi görüyorlar. “Güzel iş imkanları bulmak Türkiye’ye kıyasla daha mümkün. Taşındığınız yeri de seviyorsanız daha büyük bir özgürlük alanınız oluyor. Türkiye’ye kıyasla burada kurduğumuz hayatımızda daha kesin ve orta vadeli planlar yapabilmemiz mümkün. Özellikle maddi açıdan bu büyük bir rahatlık.”

En zoru yalnızlık

İstanbul Acıbadem Üniversitesi’nde tıp eğitimini tamamladıktan sonra 1.5 yıl önce Berlin’e taşınan Begüm Öğünç, tıp eğitiminin ilk senesinden itibaren yurtdışının kendisi için bir seçenek olduğunu söylüyor. “Türkiye’de uzmanlık eğitimi esnasında asistanların ağır hasta yükünün altında ezilirken bilimsel olarak gelişmeye, yapılan işi geliştirmeye ve üretmeye fırsat bulamadığını düşünüyorum. Almanya’ya gelişim, daha çok istediğim branşla ilgili öne çıkan hastaneleri olan, dilini bildiğim bir ülke olmasından kaynaklandı.”

Kariyeri açısından göç etmenin kendisi için oldukça yararlı olduğunu düşünen Öğünç, göç deneyiminin kendisine çok fazla şey kattığına inanıyor: “Bir yerde yeniden başlama becerisini geliştirmek, insanı yaşayacağı olumsuzluklara karşı daha sağlam hale getiriyor. Göç deneyiminin beni mental açıdan çok güçlendirdiğini düşünüyorum.”

Yıldırıcı bürokrasi

Bu mental güçlenmeyi iki temel sebebe bağlayan Öğünç, bunların insanı aynı zamanda en çok zorlayanlar olduğunu da ekliyor. Ilk temel sebep olarak Almanya’daki uzun ve yıldırıcı bürokrasi olduğunu söylerken diğer sebebin de yalnızlık olduğundan söz ediyor: “Gerçek paylaşımlar yapacak derinlikte dostlar kurmanın bu kadar kısa bir zamanda mümkün olabileceğine inanmıyorum. C1 seviyesinde dil biliyor olmama rağmen, anadilimdeki ifade becerimin henüz yanına bile yaklaşamadığımı düşünüyorum.”

Begüm’ün şu an için bir dönüş planı yok. Cevaplayamadığı ve öngöremediği faktörler var. Uzmanlığını tamamladıktan sonra özel hayatının ne durumda olacağı, hayattan beklentilerinin ne şekilde evrileceği gibi soruların cevaplarına göre kararını şekillendirecek. “Uzmanlığımı tamamladığımdaki özel hayatım, yaşadığım yerle kurduğum bağ, o günkü kariyer beklentim, hem Türkiye hem de Almanya’daki siyasi konjonktür çok öngörülebilir şeyler değil. Sanırım dönme ya da kalma kararım bunların bir birleşimine göre şekillenecektir.”