İki hashtag ve pek çok nefret kelimesi

Geçtiğimiz çarşamba günü sabah saatlerinde #KürtlerTehcirEdilmelidir (Kürtler tehcir edilmelidir) başlığı, Twitter gündeminin birinci sırasına oturdu. Bu hashtag’le (etiket) atılan tweetler sonrası farklı görüşler ortaya çıktı. Bazı kullanıcılar bu etiketi desteklerken, bazıları da bu duruma karşı #ÜlkücüİtlerSınırDışıEdilsin (ülkücü itler sınır dışı edilsin) etiketiyle tepki tweet’leri atmaya başladı. Aynı sıralarda bir grup kullanıcı da #MüslümanlarKardeştir (Müslümanlar kardeştir) etiketiyle … Devamını oku

Düşlerinde özgür dünya…

Polis, Mayıs ayından beri artık kimseyi şaşırtmayan tavrını 15 Şubat 2014 Cumartesi günü de inatla sürdürüyor, kimseyi parka sokmak istemiyordu… Gerekçe “Gezi Parkı’nın güvenliği”ydi!  Oysa her zamanki gibi etrafta park veya parktakiler için “tehlike” oluşturabilecek hiç kimseler yoktu. Amir, çevik kuvvete “Süpür!” emrini verdiğinde yaklaşık 80 kişilik grupla polis arasındaki itiş kakış çoktan başlamıştı. Gelenlerden genç bir kadın “Çocuğu ölmüş bir anneden mi korkuyorsunuz?”  diye bağırırken polis, kalabalığı kazancı yokuşuna kadar süpürmüştü!..

Bu olayın hemen ardından gazeteciler, The Marmara Oteli’nin önünde beliren 6-7 kişiye doğru hareketlendi. Gelenler 2 Haziran 2013 gecesi Gezi protestoları sırasında Eskişehir’de eli sopalı sivil polislerin ve sivillerin saldırısı sonucu hayatını kaybeden Ali İsmail Korkmaz’ın ailesiydi. Baba Şahap,  ağabey Gürkan ve anne Emel Korkmaz’ın yanında  Mehmet Ayvalıtaş’ın ağabeyi Muharrem duruyordu,  Polis te yanlarındaydı ve amirlerden biri, sadece aileden 5-6 kişinin parka girebileceğini söylüyordu. İtiraz edenlere de “Burayı boşaltın, devam edin, beklemeyin” karşılığı veriliyordu.

“Gelmek isteseydi izin vermezdim…”

Sonunda polis amirlerinin istediği gibi sadece aile parka girdi. Parkın dışı ise, “Ali İsmail Korkmaz ölümsüzdür”  “Katil devlet hesap verecek!” sloganlarıyla inliyordu. Cumartesi Anneleri de destek için oradaydı. Bir grup Fenerbahçeli  taraftar tezahüratlarıyla aileye seslerini duyurmaya çalışıyordu.  Gezi’de ortaya çıkan “İstanbul United” ruhunu yansıtırcasına içlerinde Beşiktaş atkılı ve formasının arkasında “Ali İsmail Korkmaz” yazan Galatasaraylılar göze çarpıyordu. Kısa bir süre sonra, aile çıkış için parkın merdivenlerinde göründü ve kalabalığa el salladı. Ancak yanlarındaki amir bu hareketi sakıncalı bularak gözaltı tehdidinde bulunuyordu…

Ali İsmail Korkmaz, 38 gün komada kaldıktan sonra 19 yaşında can vermişti. Anne ve Ağabey Galatasaraylı, baba Trabzonsporlu olmasına rağmen o günden bu yana hepsi Fenerbahçeliydi. Çünkü Ali fanatik Fenerliydi, hatta  takımının yenildiği gün, arkadaşları alay etmesin diye servise bile binmezdi. İstanbul’a maç izlemeye hiç gelmemişti. Anne Emel Korkmaz, “Küçüktü zaten yavrum, gelmek isteseydi izin vermezdim” diyordu.

Maç günü…

Bolu Fenerbahçeliler Derneği, Korkmaz ailesini Fenerbahçe-Kasımpaşa maçına davet etmişti. Maç, Gezi Parkı ziyaretinin ertesi günüydü. Önce Kadıköy Barış Manço Kültür Merkezi’nde bir araya gelindi, ardından Yoğurtçu Parkı’na yüründü. Fenerbahçeli taraftarlar parkın ortasındaki basketbol sahasının tellerine Gezi Parkı olayları sırasında hayatını kaybeden Ahmet Atakan ve Ali İsmail Korkmaz’ın büyük  posterlerini asmışlardı. Aile, kalabalık bir grup eşliğinde pankartların bulunduğu yere geldi. Genç yaşlı çok sayıda insan anne ve babanın ellerini öpmeye çalışıyordu. Ali İsmail’in ağabeyi Gürkan, “Biz bir evlat kaybettik, binlerce milyonlarca evlat kazandık” diyordu.  

Bir diğer mağdur yakını, polisin attığı gaz kapsülü yüzünden 245 gündür uykuda olan 16 yaşındaki Berkin Elvan’ın babası Sami Elvan da aileyi karşılayanlar arasındaydı. Gezi Parkı sürecinde hayatını kaybedenler için yapılan saygı duruşunun ve kısa bir konuşmanın ardından Şükrü Saraçoğlu stadyumuna yüründü. Seyircilerin bir kısmı aileyi tanıyordu, anne babanın elini öpen, sarılan insanların arasından kendilerine ayrılan yere geldiler. Anne Emel Korkmaz’ın önündeki sırada oturan, formasında  Ali İsmail Korkmaz yazan genç kadın gibi anneyi fark eden pek çok kişi ağlamaktan kendini alamıyordu…

Maç başlamıştı, aile  tek eksikle maça gelmişti… İzlemeye çalışıyor gibiydiler. Baba yer yer etrafına bakınıyor, anne çok uzaklara dalıyordu. 34. Dakikaya gelindiğinde önce “Her yer Taksim her yer direniş” sloganı atıldı ve ardından  Vamos Bien taraftar grubunun bestelediği  ve tüm tribünleri saran o tezahürat başladı…

“Daha 19 yaşında, düşlerinde özgür dünya,
öptüğü çubuklu forma, yaşayacak anısına,
Ali İsmail Korkmaz, Fenerbahçe yıkılmaz!..”

Vatandaşa gözaltı gazeteciye cop

Ahmet Atakan'ın 9 eylül gecesi Hatay'da hayatını kaybetmesini protesto etmek için dün akşam saatlerinde, Taksim'de toplanan vatandaşlar yine polis müdahalesiyle karşılaştı.  Polisin, İstiklal Caddesi ve Beyoğlu sokaklarında çok sayıda kişiyi gözaltına aldığı olaylar sırasında pek çok kişi polisin attığı plastik mermiler ve polis coplarıyla yaralandı.

Saat 21:45'te İstiklal caddesi üzerinde bir vatandaşı göz altına almak isteyen sivil ekipler, vatandaşın yakınları ve çevrede bulunan diğer insanların tepkisiyle karşılaştı. Bunun üzerine göz altına alınan kişi yaka paça polis otobüsüne götürüldü. Bu esnada olayı görüntüleyen foto muhabirleri ve polis arasında arbede yaşandı. Sivil polislerin tartakladığı, çevik kuvvetin copladığı gazeteciler duruma tepki gösterdi.

“Yukarıyı koruma misyonunu kim vermiş buraya?”

Yaklaşık bir haftadır devam eden Gezi Parkı eylemleri Gezi Parkı'nda şenliğe dönüşmesine rağmen Türkiye'nin, hatta İstanbul'un değişik yerleri direnişçi-polis çatışmalarına sahne oluyor.

4 Haziran akşamı Antakya, İzmir, Dersim gibi illerden çatışma haberleri gelirken Gezi Parkı'nın çok yakınında Taksim’in aşağı tarafında yer alan İnönü Caddesi'yle Dolmabahçe Gazhane Caddesi'nin kesiştiği bölgede de sert bir çatışma yaşandı.

Ancak diğer çatışmalardan farklı olarak bu kez bu kez olay yaşanmaması için polis amirleri göstericilerle konuşma taleplerini basın mensupları vasıtasıyla göstericilere iletti. Polis ve eylemciler arasında yapılan görüşmeler  sonucunda iki taraf yaklaşık bir saat boyunca olay yaşanmaması için oldukça tedbirli davrandı.

Yapılan görüşmelerdeki diyaloglar, eylemcilerin polise, polisin de eylemcilere bakış açısını yansıtan önemli ipuçları taşıyordu. Direnişçilerin, görüştükleri  polis amirine “Biz burada yukarıyı sizden koruyoruz” sözlerine karşılık polis amirinin “Kim verdi size bu misyonu” sorusu, daha sonrasında eylemcilerin “Biz sizi düşündüğünüz için söylüyoruz” demesine karşılık amirin “Ne demek istiyorsun” diye sorması, aslında devletin ve halkın birbirini anlama konusunda nasıl bir güçlük yaşadığının en iyi göstergesi.

Yaklaşık bir saatlik bekleyiş sonunda eylemciler polisin bulunduğu yere yaklaştılar ve polisler dört sefer eylemcileri barikata doğru geri çekilmeleri yönünde uyardı. Polis yaptığı son uyarıda on dakikalık bir süre verdi ve eğer geri çeklimezlerse müdahale edeceğini anons etti. Bunun üzerine kısa süreli bir gerginlik yaşandı. Ardından göstericilerden biri TOMA’lara doğru yürümeye başladı, birkaç kişi eylemciyi durdurmaya çalıştığı sırada polis müdahalesi geldi ve göstericilerin üzerine su ve biber gazı sıkıldı. (Aşağıdaki video)

Aşağıdaki videoda ise İnönü Caddesi’nden Gümüşsuyu yönüne doğru kaçan göstericilere polisin plastik mermi atması görülüyor. Tabii burada da plastik mermi kullanımının gerekli olup olmadığının konunun uzmanlarınca ayrıca değerlendirilmesi gerekiyor.  


Videodaki görüşmenin tam metni

Eylemci: Bu halk, siz buradasınız diye burada, Onun  dışında niye dursun burada. Taksim’e çıkıyor herkes. Taksim’de gezi parkında duruyor.

Eylemci: Biz lider değiliz abi , biz nereye gitsek onlar oraya gelecek diye bir şey yok yani. Herkesin kendi kafası yani anlıyor musun?

Amir: Çıksın Taksim Gezi parkına

Eylemci:  Polis eve gidecek biz de eve gidecez

Eylemci: Sen burdasın diye duruyolar zaten. Bunun anlamak istemiyorsun galiba. Sen burdasın diye bak bu kadar insan konuştuğumuz için kaç kişi geldi buraya

Amir: Ya! Bir şey yok zaten, akşama kadar aynı şey.

Eylemci: Biz sabaha kadar duracak mıyız böyle?

Amir: Konuşuyorsunuz, gidiyorsunuz konuşuyorsunuz gidiyorsunuz.

Eylemci: Ee tamam  sen 2 gün önce burda değildin, burda kaç kişi vardı? Ben kaç günden beri burdayım. Dün geldim, bu kadar insan buraya indi.

Amir: Tamam biz de diyoruz ki Taksim’e…

Eylemci: Bunların amacı sen buraya geleceksin diye yukarıyı korumak. Bu. Bu kadar insan yukarıyı koruyor.

Amir: Ya Allah Allah yukarıyı koruma misyonunu kim vermiş buraya?

Eylemci: Herkes birbirine verdi abicim burda. Birinin birine vermesi gerekmiyor ki burada

Amir: Olur mu canım ya! Herkes niye buraya geliyor?…

Eylemci: Sizden mi izin alması gerekiyor amirim?

Eylemci: Bi dakka bi dakka dur! Abicim bir şey söyliycem, burda kimsenin başı yok herkes birbiriyle dayanışma içinde

Eylemci: (Size) bu görevi kim verdi?

Amir: Neyi?

Eylemci: Gezi parkı için görevi kim verdi? Gezi parkını koruma görevini?

Amir: Biz devlet memuruyuz.

Eylemci: Ee tamam abi, biz de halkız, özgürüz

Eylemci: Ee tamam ben de halkım, özgürüm.

Amir: Kim verdi o görevi?

Eylemci: Tamam kimse vermedi.

Eylemci: Biz kimseden emir almıyoruz abi. Halk kendi iradesiyle hareket ediyor.

Eylemci: Kimse kimse kimseye emir vermiyor burda

Amir: Evet arkadaşım bak  bizim üzerinde duracağımız husus, biz kendimiz karar veriyoruz ve söylüyoruz.

Eylemci: Biz de kendimiz karar veriyoruz.

Eylemci: Tamam abicim…

Amir: Ee tamam konuşmaya gerek yok kardeşim… Konuşmaya gerek yok.

Eylemci: Bizim için hava hoş, biz burda da bekleriz orda da bekleriz. Bu kadar insan bekler.

Amir: Tamam. Tamam kardeşim.

Eylemci: Biz sizin iyiliğiniz için söylüyoruz durmayın burda.

Amir: Nasıl bizim iyiliğimiz için söylüyorsun?

Eylemci: Durmayın burda.

Amir: (Sinirleriyor) Nasıl iyiliğimiz için? Ne demek istiyorsun? Anlamadım.

Eylemci: Sataşma ya da kavga için demiyorum sana. Sen burda duruyorsun bu kadar insan da burda duruyor.

Eylemci: Demek istiyor ki aramızda provokatörler var.

Amir: Sen benim iyiliğim için derken ne demek istiyorsun kardeşim?

Eylemci: Bak usta! Sen burada durmasan bu kadar insan da burada durmayacak zaten.

Eylemci: Burda durmanızın maksadı ne onu merak ettik yani.

Amir: Kardeşim gidin, gidin..Tamam konuşacak bir şeyler kalmadı. Konuşacak bir şey yok.

Eylemci: Ee yani burada duruyorsun tamam sen de güvenliği sağlamaya çalışıyorsun, biz de kendi aramızda

Eylemci: Bir yerde çözüme ulaşılmayacak…

Amir: Tamam…

Başka bir Polis: Trafiği kapatıyorsunuz arkadaşlar, o yüzden burdayız.

Eylemci: Arkadaşlar! Geri! Tamam geri! TOMA’nın oraya kadar gelmeyin şurda durun yeter. Yeter tamam.