Gökhan Tan
Bir yavru ayının, Çevre Ve Orman Bakanlığı’nın kararıyla kendisinden alınarak Bursa’daki ayı barınağına gönderilmesine tepki gösteren fotoğrafçı Cemal Gülas’la, Hürriyetgazetesinden Ayşe Arman’ın yaptığı röportaj üzerine bir haber yayınladık. Haberde, Cemal Gülas’ın röportajda söylediği pek çok şeyin gerçekle ilgisi olmadığına, kamuoyunu yanlış bilgilendirdiğine ve Cemal’in elinde kalması durumunda ayının öldürülebileceği tehlikesine dikkat çekmeye çalıştık.
Bu haberi yaparken, konuyla ilgili uzmanların da görüşüne başvurduk. Bunlardan ilki, Cemal Gülas’ın “ayılara uyuşturucu vermek ve üzerinde çeşitli deneyler yapmak”la suçladığı Prof. Dr. Nilüfer Aytuğ idi.
Yaptığımız görüşmede Nilüfer Aytuğ, iddia sahiplerine iddialarını ispatlamaları için yardımcı olabileceğini belirtiyordu. Ve hepsinden önemlisi, 15 yıldır vahşi hayvanlar üzerinde çalışmasına rağmen uyguladıkları rehabilitasyonun “ayıların doğaya dönmelerine yönelik” olmadığının altını çiziyor ve ülkemizde bu konuda uzmanlaşan bir birimin olmamasından yakınıyordu.
Nilüfer Aytuğ, haberde yer vermediğimiz şu açıklamayı da yapmıştı:
“Ben hayvanları doğaya döndürme konusunda uzman değilim. Bu konuda da Türkiye’de bir uzman yok. Türkiye’de bunu yapabilecek tek isim Doğa Derneği Memeli Hayvanlar Koordinatörü Özgün Emre Can’dır. Emre Can’ın istemesi durumunda, gerekli desteği de vermeye hazırım.”
Aynı gün Doğa Derneği’ne başvurarak konuyla ilgili görüş istedik. Özgün Emre Can tarafından kaleme alınan bu açıklama ancak üç gün sonra, haberimiz yayına girdikten sonra geldi. Bu açıklamanın tümünü aşağıda yayınlıyoruz.
Emre Can’ın açıklamasının en önemli bölümü, kendisinin de “temel ilke” olarak nitelediği bozayıların rehabilitasyon süreci boyunca kimseyle “görsel ve işitsel iletişim kurmaması”nın gerekliliği.
Bu açıklama sonrasında Cemal Gülas’ın yavru ayıyla, kendi çektirdiği ve basına dağıttığı fotoğraflara da yansıyan ilişkisi akla geliyor.
Ve yine aynı soruyu soruyoruz:
Ayının insanlarla ileşitimini bir türlü kesemediklerinden yakınan Cemal Gülas’ın kendisi insan değil mi?
Bursa Karacabey Ovakorusu Hayvan Barınağı, Dünya Hayvanları Koruma Derneği (WSPA) tarafından dansçı bozayıları hayatlarının sonuna kadar misafir etmek üzere kurulmuş bir bakımevidir ve ne yazık ki henüz ayıların rehabilitasyonuna hizmet etmemektedir.
“Rehabilitasyon” kelimesinin teknik anlamı özetle çeşitli nedenlerle insan eline düşmüş olan yaban hayvanın sağlığına kavuşturulduktan sonra “ait olduğu doğaya geri bırakılması”dır. Bu anlamda Türkiye’de bozayı rehabilitasyonu konusunda faaliyet gösterecek özel bir merkeze ihtiyaç vardır.
Bozayı rehabilitasyonunun bilimsel esasları dünyada bu konuda çalışan ilgili uzmanların ve kurumların yıllar süren çalışmaları sonucunda oluşturulmuş olup, bozayı gibi büyük etoburların rehabilitasyonu, bu bireyler doğaya bırakıldıktan sonra olabilecekler açısından oldukça hassas bir konudur. Bozayı rehabilitasyonu konusunda şu üç nokta çok önemlidir.
1. Bozayı rehabilitasyonunda en temel ilke rehabilite ediltikten sonra doğaya geri bırakılacak olan tüm rehabilitasyon süresince bireylerin bakıcıları dahil olmak üzere kimse ile görsel, işitsel iletişim kurma fırsatı verilmeden bakılmalarıdır.
2. Bireysel farklılıklardan ötürü rehabilitasyon süreci tamamlanan bireyler, bozayı rehabilitasyonu konusundaki uzmanın değerlendirilmesi sonrasında doğaya bırakılmalı ve bırakılması uygun görülen bireyler uygun bilimsel teknikler kullanılarak tercihen 3-12 ay süresince izlenmelidir. Bu şekilde doğaya bırakılan bireylerin diğer bozayılar ve çevreleri ile ilişkileri ve yerleşim yerlerine yaklaşıp yaklaşmadıkları gözlemlenmelidir.
3. Rehabilitasyon sonrası doğaya geri bırakma, ciddi bir ön hazırlık ve sürekli izleme gerektiren bir uğraş olmalıdır. Dünyada ve özellikle Avrupa yapılan başarısız rehabilitasyon çalışmaları, bırakılan hayvanların insanlara ve çevrelerine zarar vermeleri ile sonuçlanmaktadır. Bu durum özellikle yerel halkta zamanla o türün doğadaki popülasyonuna karşı bir tepki oluşması sonucunu doğurmakta, bozayı gibi büyük etoburların o bölgede psikolojik ve sosyal toleransını azaltmaktadır. Bu durum ileride yapılacak uygun ve ihtiyaç duyulan rehabilitasyon çalışmalarına da engel oluşturacaktır.
4. Doğa Derneği Türkiye’de bu konuda yapılacak çalışmaların planlanmasına ve uygulanmasına gereken katkıyı koymaya hazırdır.