Medyakronik
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) bankacılar arasında düzenlediği anket sonuçlarına göre, bono faizlerinde artış bekleyenlerin oranı yüzde 50’ye, kurda artış bekleyenlerin oranı yüzde 68’e tırmandı.
Bir önceki anket döneminde yüzde 3 olan iç borçlanma faiz oranındaki artış beklentisi Nisan-Haziran 2008 dönemi için yüzde 50 düzeyinde gerçekleşti. Benzer şekilde dolar kuruna ilişkin artış beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 36 seviyesindeyken bu dönemde yüzde 68 düzeyine yükseldi.
BDDK’nın düzenlediği ve toplam 90 üst düzey banka yöneticisi tarafından yanıtlanan “Nisan-Haziran 2008 dönemi Bankacılık Sektörü Yönetici Kesimi Beklenti Anketi”nin sonuçları yayımlandı.
Makroekonomik göstergelere ilişkin yanıtlarda GSMH artış beklentilerinin devam ettiği, cari açığın artacağına ilişkin beklentilerin çok az da olsa düştüğü ( yüzde 57- yüzde 53) görüldü.
Bütçe açığının GSMH’ya oranına ilişkin olarak da katılımcıların yüzde 58’i aynı kalacağı, yüzde 21’i ise artacağı beklentisindeler. Ankette, TÜFE’nin artacağı beklentisine sahip katılımcı oranı yüzde 59 ile son bir yılın en yüksek seviyesine çıktı.
Kredilerin faiz oranlarında ağırlıklı beklenti kredi kartları hariç olmak üzere artış yönünde oldu. Faiz oranlarında artış yönünde beklentiye sahip katılımcı oranı konut kredilerinde yüzde 64, diğer tüketici kredilerinde yüzde 57, ticari kredilerde yüzde 60, kredi kartlarında ise yüzde 20 olarak gerçekleşti.
Kredi hacmi açısından bireysel kredi hacimlerinde daralma, ticari kredi ve toplam kredi hacimlerinde artış bekleniyor. Kredi hacimlerini etkileyebilecek faktörler açısından ticari kredilerin uluslararası piyasalardaki gelişmelerden, bireysel kredilerin ise tüketim talebindeki artma/azalma faktöründen etkilenebileceği ifade edildi.
Ayrıca bankacılar arasında gerek bireysel, gerekse ticari kredilerde takipteki kredi hacminin artacağına yönelik beklentiler yüzde 90’lar seviyesinde bulunuyor.
Bankacılar kredi hacmini etkileyebilecek en önemli üç unsuru da sırasıyla uluslararası piyasalardaki gelişmeler, iç talepteki değişim ve risk beklentilerindeki değişim olarak sayıyor.