Türkiye basketbolunda 2012-13 sezonunun özeti, kaybedilen finaller oldu. Avrupa kupalarında finale yükselme başarısı gösteren üç temsilcimiz de kupayla tur atma şansını yakalayamadı.
Uluslararası Basketbol Federasyonu (FIBA) EuroChallenge Kupası’nda Pınar Karşıyaka, Kadınlar Euroleague’de Fenerbahçe ve Eurocup’ta Kayseri KASKİ, sezonun finalde kaybeden ekipleri oldu. Euroleague’de çeyrek finale yükselme başarısı gösteren tek takımımız Anadolu Efes ise, eşleşmenin beşinci ve son maçında Yunan Olympiakos’a yenildi. Efes böylece son kez 2001’de çıktığı Final Four’un (dörtlü final) bir kez daha kapısından dönmüş oldu.
14 final, üç kupa
Basketbolda Türkiye, kulüp ve ulusal takım düzeyinde tümü son 20 yılda gerçekleşen toplam 14 final oynadı. Kulüpler düzeyinde kadınlarda altı, erkeklerde beş olmak üzere toplam 11 kez final gördü ancak sadece üç kez kupaya uzandı. Ulusal takım düzeyinde oynanan üç finalde de mutlu sona erişemedi.
Finallerde yaşanan hayal kırıklığına rağmen basketbol, mücadele seviyesini tutarlı bir şekilde en üst düzeyde tutmayı başardı. Voleybolla birlikte futbolun hegemonyasından rol çalarak, uluslararası alanda Türkiye'nin takım sporlarındaki burukluğunu giderdi.
HaberVs, Türkiye baskebolunun kaybedilen finallerini derledi.
Avrupa Kulüpler Kupası: Efes Pilsen-Aris (1993)
Türk basketbolunun Avrupa’daki ilk finalinde Efes Pilsen, Yunanistan ekibi Aris ile karşılaştı. Hedef, adı daha sonra Saporta Kupası'na evrilecek olan Avrupa Kulüpler Kupası'ydı. Kıtanın en büyük ikinci kupasını kazanabilmek adına tarafların buluştuğu adres İtalya'nın Torino şehriydi. 16 Mart 1993'te.
Finale gelene kadar sadece birer maç kaybeden takımların mücadelesi büyük çekişmeye sahne oluyordu. Ancak Efes Pilsen’in skoreri Petar Naumoski bir türlü kendisinden bekleneni verememişti. O sezonki en düşük sayıyı (7) bu maçta kaydetmişti.
Maçın bitimine 12 saniye kala temsilcimiz iki sayı gerideyken top yine Naumoski'ye geldi. Makedon yıldız, boş pozisyondaki Volkan Aydın’a pas vermek yerine içeriyi zorladı ve atışı kaçırdı. (Bu pozisyon hâlâ basketbol severlerin hafızasında yer alır.) Aris'in 50-48'lik galibiyetiyle biten maçın ardından Torino'da salon karıştı. 100 kadar Yunan taraftarın Efesli oyunculara saldırdığı görüntülerle ilgili olarak Naumoski, yıllar sonra Zaman gazetesine verdiği röportajda şu ifadeleri kullandı: “Maçı kazansaydık 6 bin fanatik Yunanlı taraftar sahaya girip bizi linç edebilirdi.”
Aynı günde iki final: Kara perşembe (1997)
1996/97 sezonu, Türkiye basketbolunun Avrupa'da en iyi temsil edildiği sezonlardan biri olarak bilinir. Bir önceki yıl Koraç Kupası'nı kazanarak basketbolda bir ilki başaran Efes Pilsen, bu kez Şampiyon Kulüpler Kupası'nda zirveye yürüyordu. Final Four öncesi geçilmesi gereken son engel Fransa'dan ASVEL'di. İlk iki maçtan birer galibiyet çıkaran taraflardan İstanbul'da oynanacak son maçı kazanan ekip Final Four yolcusu olacaktı.
Aynı gün bir diğer kritik maç da Bursa’da oynanıyordu. Dönemin başarılı takımı Tofaş, bir önceki sezon Efes Pilsen'in yaptığını tekrarlamış ve Koraç Kupası'nda finale çıkmıştı. Rakip Aris ile deplasmanda oynadığı ilk maçı 11 sayı farkla kazanan temsilcimiz kendinden emindi. (Üstelik bir gece önce aynı şehirde, Hakan Şükür'ün attığı kafa golüyle A Milli Futbol Takımı Hollanda'yı mağlup etmiş, Bursa halkını iyice havaya girmişti.)
Ancak iki şehirde de işler hiç beklenildiği gibi gitmedi. Efes'in rakibi ASVEL'de 35 yaşındaki Delaney Rudd hayatının maçını oynadı. Vassili Karasev'in kritik anda adeta çemberin içinden çıkan hâlâ unutulmaz. 1994'te Barcelona'ya kendi sahasında yenilerek Final Four'u kaçıran Efes, bu kez ASVEL'e kaybetti ve dörtlü final hayallerini başka bahara sakladı.
Maçın ardından gözler Bursa'ya çevrildi. Ancak yaraya merhem oradan da gelmedi. Takımı finale kadar getiren Rashard Griffith maç öncesi hastalanmıştı. Samir Avdic de henüz maçın başında sakatlandı ve Tofaş 11 farklık avantajı koruyamadı. 18 sayı farklı mağlubiyet, kupayı Bursa'dan aldı ve yine Selanik'e götürdü. 3 Nisan 1997 Perşembe, Türkiye basketbolunda bir kara gün olarak hafızalara kazındı.
Millilerden ilk final: Türkiye-Yugoslavya (2001)
1999'da Fransa'da düzenlenen Avrupa Basketbol Şampiyonası'nda Türkiye, çeyrek finalde başa baş giden maç sonunda ev sahibi Fransa'ya kaybetti. İlk kez o turnuvada adını duyuran 1979 jenerasyonu, iki yıl sonra Türkiye'de yapılacak Avrupa Şampiyonası'nda olacakların habercisiydi. Grup maçları sonrası Hırvatistan ve Almanya'yı son toplarla yenen 12 Dev Adam, finalde efsane Yugoslavya'nın karşısına çıktı. Milliler Bodirogalı, Stojakovicli efsane takıma direnemedi ve maçı 78-69 kaybetti.
Kadınların ilk finali: Botaşspor-Familia Schio (2001)
Kadınlar basketbolunun kulüplerdeki ikinci büyük kupası, belki de Türkiye takımlarının en çok hüsrana uğradıkları organizasyon oldu.
2001’de ilk kez bir kadın basketbol takımımız Avrupa'da final gördü. O zamanki adıyla Ronchetti Kupası'nda bir önceki sezon çeyrek finale yükselerek ilki başaran Botaşspor, bu sefer finale yükseldi ve İtalya'dan Familia Schio'nun rakibi oldu. İtalya'daki ilk maçı yalnızca iki farkla kaybeden temsilcimiz, Adana'da oynanan rövanş maçını 17 farkla kaybedince kupayı müzesine götüremedi.
Fenerbahçe Eurocup finalinde (2005)
2005 yılında yeni adıyla Eurocup'ta finale çıkan Fenerbahçe Kadın Basketbol Takımı, dörtlü finalin ev sahibi Phard Napoli'ye 53-45 yenildi ve ülkeye kupasız döndü.
2009’da aynı kupada Galatasaray, İtalya'dan Cras Basket Taranto'yu iki ayaklı final sonunda geçip Efes Pilsen'den sonra Türkiye’ye ikinci Avrupa Kupası'nı getirdi.
Dünya Şampiyonası: Türkiye-ABD (2010)
2010 Dünya Şampiyonası'nın organizasyonu Türkiye'ye alınsa da hemen hiç kimsede dokuz yıl önceki başarının tekrarlanacağına dair umut yoktu. Ancak 12 Dev Adam, turnuvaya harika başladı. İlk tur grubunu namağlup bitiren milliler, ikinci turda Fransa'yı, çeyrek finalde de Slovenya'yı rahat geçti. Sırbistan karşısında Kerem Tunçeri'nin son saniye turnikesi milli takımı ilk kez Dünya Şampiyonası finaline taşıdı. Finale kadar karşısına çıkan her takımı deviren milliler, son engel olan Amerika Birleşik Devletleri (ABD) karşısında varlık gösteremeyince bir kez daha gümüş madalyayla yetindi.
Avrupa Şampiyonası: Türkiye-Rusya (2011)
Potanın Perileri olarak bilinen Kadın Bastetbol Milli Takımı da 2011’de Avrupa ikincisi olarak tarihi bir başarıya imza atmış ve 2012 Londra Olimpiyatları’nda ülkeyi temsil etmişti. Periler, çok da iyi başlamadıkları turnuvada çeyrek finalden itibaren vites yükselterek Karadağ ve Fransa’yı geçti, ancak finalde Rusya’ya 59-42 kaybetti.
Eurocup: Kayseri KASKİ-Dinamo Kursk (2012)
Kayseri KASKİ Kadın Basketbol Takımı 2012'de büyük başarı gösterip Eurocup'ta finale yükseldi. Finalde Rus ekibi Dinamo Kursk'a karşı kendi sahasında oynadığı ilk maçı tam 14 sayı farkla kazanan temsilcimiz, büyük avantajı koruyamadı ve deplasmanda 23 farkla yenilerek kupaya uzak kaldı.
Eurocup: Kayseri KASKİ-Dinamo Moskova (2013)
KASKİ'nin şanssızlığı bu sezon da bir başka Rus takımı Dinamo Moskova'ya karşı devam etti. Deplasmandaki ilk maçı beş farkla kaybeden KASKİ, kendi sahasında farkı bir ara 14'e kadar çıkardı. Ancak son bölümdeki hatalara, son dakika içinde Martinez'in elinden kaptırdığı top da eklenince temsilcimiz rakibini dört farkla mağlup ederek, aynı kupayı bu kez tek sayı farkla kaçırmış oldu.
Kadınlar Euroleague: Fenerbahçe-UMMC Ekaterinburg (2013)
Kadınlar Euroleague'de Fenerbahçe yıllardır yaptığı yatırımın karşılığını bu sezon aldı.
Rusya'nın Ekaterinburg şehrinde düzenlenen sekizli finale çok iyi başlayan sarı lacivertliler, grubu namağlup bitirdikten sonra yarı finalde Good Angels Kosice'yi eledi ve finale yükseldi. Ancak yaklaşık 12 milyon avroluk bütçesiyle inanılmaz bir kadro kuran ev sahibi UMMC Ekaterinburg karşısında finalde direnemedi ve 82-56 kaybetti.
Eurochallenge: Karşıyaka-Krasnye Krylya (2013)
Türk takımlarının bu sezon Rus takımlarına karşı finalde kaybettikleri son turnuva, erkekler basketbolunun üçüncü kupası olan FIBA Eurochallenge oldu.
Dörtlü finalin ev sahipliğini üstlenen Pınar Karşıyaka, finalde Krasnye Krylya takımıyla karşılaştı. Temsilcimiz, turnuvada henüz yenilgi yüzü görmemiş rakibi karşısında bir ara farkı 17 sayıya çıkardı. Ancak ikinci yarı ivmesini kaybeden Karşıyaka, 77-76'lık mağlubiyetle kupayı Krylya'ya armağan etti.
Üçüncü çeyreğin başında Kaf Sin Kaf 17 sayı öndeyken sahaya atılan, oyunun durmasına ve temponun düşmesine neden olan bir su şişesinin, bir finali ne kadar etkileyebileceği de
belki de daha iyi anlaşılmış oldu.