Plastiksiz yaşanır mı?




Plastik kirliliği, dünya çapında sorun olmaya devam ediyor.  20. Yüzyılın başında bulunan, kullanımı 2. Dünya Savaşı’nda artan bu madde günlük yaşama o kadar nüfuz etti ki, bugün onsuz bir hayat sürmek neredeyse imkansız.

İcadından bu yana 8,3 milyar metrik ton plastik üretildi ve yüzde 91’i de geri dönüştürülmedi. Doğada çözünmesi 400 yıldan fazla zaman alıyor, yani ilk üretilen plastik hala aramızda.

Az önce, neredeyse imkansız dedik ama plastiksiz bir hayat gerçekten imkansız mı? Buyrun bir haftalık “plastiksiz yaşam deneyi”me… Şimdiden söyleyeyim, o bir hafta hiç kolay geçmedi.

Plastik yiyor, plastik içiyoruz

İşe önce plastiğin nerelerde kullanıldığını araştırarak başladım ve sonuçlar nedeniyle küçük çaplı bir şok geçirdim. Vegan diye aldığımız el ve yüz kremlerinin içinde, hijyenik pedlerde, çay, balık, et, ilaç, bal, şeker, iç çamaşırı, şampuan hatta makyaj malzemelerinin içinde bile plastik olduğunu biliyor muydunuz? Plastiği sadece kullanmıyoruz,  onu bilmeden yiyor ve içiyoruz!

Bu göremediğimiz plastiklere mikroplastik adı veriliyor. Mikroplastikler adından da anlaşılacağı gibi çok küçük parçacıklar. Kozmetik gibi ticari kullanım için tasarlanmış olanların yanı sıra giysilerden ve balık ağı gibi diğer tekstillerden dökülen mikro lifler de var. İkincil mikro plastikler ise su şişeleri gibi daha büyük plastik eşyaların parçalanması sonucu oluşanlar.

Fotoğraf: Encounter Edu
Fotoğraf: Encounter Edu

Araştırma faslından deney faslına geçince ilk işim plastik su şişelerinden vazgeçmek oldu. Daha sonra satın aldığım her ürünün etiketini okumaya başladım. Ped markamı, şampuanımı ve cilt bakım kremlerimi vegan olanlarla değiştirdim. Fakat yüzde yüz vegan ürün bulmakta çok zorlandım.

Yeni bir şey almadan önce https://www.beatthemicrobead.org sitesinden ürünlerin içinde plastik olup olmadığını kontrol ettim. Bir hafta hiç makyaj yapmadım çünkü içinde plastik olmayan makyaj malzemesi bulmak neredeyse imkansızdı. Bazı ürünlerin içeriği vegan olsa bile ambalajı plastikti. Fiyatlarının normalin iki katı olmasından hiç bahsetmiyorum bile.  Dolabımdaki giysilerin ve iç çamaşırlarının çoğu plastikten üretilmişti! Durum böyle olunca bir hafta plastiksiz yaşam deneyimim beşinci günde son buldu.

Prof. Dr. Sedat Gündoğdu
Fotoğraf: Yeşil Gazete

Acaba sorun bende mi, plastik kullanmadan yaşamak mümkün mü diye sormak için Prof. Dr. Sedat Gündoğdu’yu aradım. Bu hedefin oldukça zorlu ve masraflı bir girişim olduğunu, hiç plastik kullanmadan yaşamanın  mümkün olmadığını söyledi: “Çeşmeden su içemiyorsanız plastik kullanımını azaltmanız mümkün değil çünkü ya damacanadan ya da pet şişeden içeceksiniz. Plastik kullanmak istemiyorsanız mutfağınıza küçük bir arıtma tesisi kurmanız lazım. Diyelim ki arıtma sistemini kurdunuz bu sefer de ambalajlı ürün problemi ortaya çıkıyor. Çünkü plastik olmayan ambalaj neredeyse yok gibi”.

Gündoğdu, organik ürünlerin bile birçoğunun  plastik ambalajla kaplı olduğunu ve tekrar kullanma alternatifinin bulunmadığını, marketlerden alışveriş yapmak zorundaysanız kullanacağınız tüm ürünlerin maalesef plastik ambalajlı olacağını belirtiyor.

Avrupa’da ise bu durum hızla değişmekte. Marketlere tekrar doldurulabilir reyonlar kuruluyor. İnsanlar bakliyat alışverişini veya bazı kahvaltılıklarını bu tekrar doldurmaya fırsat veren opsiyonlardan faydalanarak alabiliyor. Türkiye’de de benzer iyi örnekler olsa da sayıları çok az.