Bu ihale sayılmaz!
Dile kolay… Bizler bilgisayar başında, milyonlarca insan televizyon başında, muhabirler de iş başında Digitürk’le Türk Telekom’un tam 169 kez fiyat arttırdığına tanık olduk, geçtiğimiz gürkü 2010-14 TFF Süper Lig ve TFF 1. Lig medya hakları ihalesinde…
A, B ve C paketlerini kapsayan ihalelerdeki asıl büyük çekişme, Süper Lig maç yayınlarını kapsayan A paketi için yaşandı ve sekiz yıldır yaptıkları yatırımı çöpe atmama gayreti içinde bulunan Digitürk, Türk Telekom’la beraber koştuğu ve bir nevi “sidik yarışı”na dönen fiyat arttırma maratonunu kazandı.
Neden mi “sidik yarışı” gibi kulak tırmalayıcı bir benzetme yaptık? Bunu ihalenin galibi Digitürk’ün Genel Müdürü Ertan Özerdem de üstü kapalı bir şekilde dile getirdi zaten, ihale sonrası televizyonlara röportaj verirken. Özerdem, noktası virgülüne dokunmadan şöyle dedi:
“Bugün Türkiye’nin futbolunun ekonomik gerçekleri, bu parayı bence tam hak edecek durumda değil, çünkü geçen dönemden bugüne Türk futbolunda ne kalite ne de başarı olarak yüzde 126’lık bir iyileşme oldu. Kaldı ki son 6 ayda Avrupa’da yapılan ihalelerde yüzde 10-15 civarında artış olurken, Türk futbolunda yüzde 126’lık artış olması, üstelik dolar bazında olması çok ilginç bir durum!”
Yani Digitürk, şu an elinde bulundurduğu 800 bin abonesinin büyük çoğunluğunu ve ciddi bir prestij kaybetme riskine girmek yerine bu “sidik yarışı”ndan galip çıkmayı yeğledi. Kendilerince haksız da bir risk değil tabii ki…
Ama ya futbolumuzun maddi değerinin 2008’e göre yüzde 126 artmasının inandırıcılığı hakkındaki şüpheler? Daha yalın bir dille, 2008’den bu yana Misak-ı Milli sınırları içinde oynanan futbolun kalitesinin yüzde 126 arttığı yalanını kim söyleyebilir rahatça?
Tamam, değerinin bu derece artmasının kulüplere geri dönüşü elbette kısa vadede çok olumlu olacak. Buna kimsenin diyecek lafı bile olamaz, ancak burada geçmişle bağlantı kurma zorunluluğu hissediyorum kendimde…
1998’de Ayhan Akman’ın Gaziantepspor’dan Beşiktaş’a 8,7 milyon dolara, 2000’de Bülent Akın’ın Denizlispor’dan Galatasaray’a sekiz milyon dolara transfer olduğunda ödenen bu paralar ne kadar gerçekçiyse, Digitürk’ün 2014’e kadar Süper Lig maç yayınları için her yıl ödeyeceği KDV hariç 321 milyon dolar da o kadar gerçekçi. Ve nasıl ki, o transfer ücretlerinden daha akılcı rakamlara dönüldüyse zaman içinde, yayın hakları için ödenen paralarda da geçmişe dönüş yaşanacak.
Bu tahmin futbolun başında “yönetici” pozisyonunda bulunan insanlar ve onların kafa yapıları yenilendiği takdirde çürüyebilir elbette. Çürümesi için de duacıyız bir yandan da… Sözün özü, asıl ihale maç yayınları için değil, kulüplerin, federasyonların el değiştirmesi için açılmalıdır.
Yoksa kötü senaryo devreye girer ve zamanında Ayhan Akman’lara, Bülent Akın’lara milyon dolarları saçan güzide kulüplerimizin şu an içinde bulunduğu borç batağı; ödemeyi taahhüt ettiği 321 milyon doların karşılığını reklam ve yeni aboneler gibi kalemlerden karşılayamamasından korkulan Digitürk’ün ödeme krizine girmesiyle daha da korkunç bir hal alır.