50 yıllık TV yıldızı: Küresel ısınma


Yine 5 Haziran Dünya Çevre Günü geldi çattı. Çevre dendiğinde herkesin ağzından çıkan iki kelimeden biri olan ‘’küresel ısınma’’, son yılların en büyük sorunu. Buzulların eriyeceği ve suların yükseleceği ihtimali, bir gölge gibi peşimizde dolaşıyor. Peki küresel ısınmanın, 50 yıldır televizyonlarda konuşulan bir gerçek olduğunu kim biliyor?

Yapımcılığını Frank Capra’nın üstlendiği ‘’Unchained Goddess’’ adlı belgesel, 1958 yılında ABD’deki TV kanallarında bu konunun konuşulduğunu gösteriyor. Yönetmenliğini William T. Hurtz ile Frank Capra’nın paylaştığı 12 Şubat 1958’de yayınlanan belgeselde, Dr. Frank C. Baxter’ın anlatımıyla küresel ısınma konusundaki neden sonuç ilişkisi, izleyiciye aktarılıyor.
Baxter, “Mevcut bilgimizle, zamanla neler olabileceği hakkında bir fikir üretemiyoruz. Şu an bile insanoğlu, uygarlığının atık ürünleriyle istemeden de olsa dünyanın iklimini değiştiriyor olabilir. Havanın, güneşin sıcaklığını emmesine neden olan fabrika ve otomobillerimizin atıkları dolayısıyla her yıl bir milyar ton karbondioksit yüzünden atmosferimizin sıcaklığı artıyor” sözleriyle küresel ısınmanın olumsuz sonuçlar doğuracağını 50 yıl önce anlatıyor.

Dr Baxter’a eşlik eden Amerikalı aktör Richard Carlson’ın anlatılanlara karşı sorduğu “Atmosferin ısınması kötü mü?” sorusu filmin en can alıcı bölümü. Çünkü o zamanlar bu etki kötü bir durum olarak algılanılmıyor. Bu soru üzerine Dr. Baxter çareyi yapılan ölçümleri söylemekte buluyor; Yeryüzü sıcaklığındaki bir kaç derecelik artışın buzulları eriteceğini ve Mississipi Vadisi’nin bir iç denize dönüşeceğini söylüyor.

Dr. Baxter hiç kuşkusuz televizyonda dile getirdiği bu bilgileri, o ana kadar yapılan bilimsel araştırma sonuçlarından ve konuyla ilgili makalelerden aktarıyor. Bir başka deyişle bundan 50 yıl önce ilk kez Dr. Baxter tarafından televizyonlarda dile getirilen küresel ısınma tehlikesiyle ilgili bilimsel çalışmalar aslında çok daha eskiye dayanıyor. Ancak asıl ilginç olan, popüler kültürde 50 yıldır konuşulan küresel ısınma konusuyla ilgili 50 yıl sonra hâlâ ciddi bir adım atılmamış olması…

Dr. Baxter televizyonun bilimsel ikonu

Dr. Frank C. Baxter, Amerikalıların hayran olduğu bir televizyon yıldızı ve eğitmen. Aynı zamanda Southern California Üniversitesi’nde ingilizce profesörü. Dr. Baxter, içlerinde Unchained Goddess’ın da bulunduğu sekiz eğitici filmden oluşan “Bell Laboratory Science Series” adlı televizyon serisinin Dr. Research adlı karakter sayesinde Amerika’nın yıldızı haline geliyor. Dr. Baxter, bu sekiz filmde de baş karakter, anlatıcı ve eğitmen. Ne kadar ilginçtir ki bilim adamı olmamasına rağmen bir bilimsel ikon haline geliyor.

“Bell Science Series” için çekilen belgesel filmler, 1950’lerin sonlarına doğru televizyon için üretildi ve 1960-1980 yılları arası okullarda vazgeçilmez bir öğe haline geldi. Filmlerde bilimsel bilgiler, aktörler ve animasyon birleştirilerek; canlı, eğlenceli ve yalın bir anlatım esas alınmış. Çekilen diğer başlıca filmler ise; “Our Mr. Sun” (1956) , “Hemo the Magnificent” (1957), “Gate to the Mind” (1958) ve “The Alphabet Conspiracy” (1959).

PKK soslu DTP operasyonu

PKK’nın şehir yapılanmasına yönelik olduğu iddia edilen bir soruşturmayla, 4 gün önce Demokratik Toplum Partisi’ne (DTP) yönelik yurtçapında yapılan operasyonlarda gözaltına alınanların sayısı 200’ü geçti. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatıyla 14 Nisan günü başlatılan ve Türkiye geneline yayılan operasyon kapsamında bugün de (17 Nisan) İstanbul, İzmir, Ankara ve Batman’da baskınlar gerçekleştirildi. DTP’nin il ve ilçe binaları … Devamını oku

Fırat’ın ötesi: ÖHD, ÖKK, JİTEM, Ergenekon…

Ergenekon soruşturması kapsamında Şırnak’ın Cizre ilçesinde sürdürülen kazı çalışmalarında bulunan kemiklerle ilgili iki tanığın verdiği ifadeler üzerine Kayseri İl Jandarma Alay Komutanı Albay Cemal Temizöz dün (23 Mart 2009) gözaltına alındı. Faili meçhul ve kayıp iddialarıyla ilgili Cizre’nin Kuştepe köyünde yapılan kazılarda 20 kemik parçası bulunmuş gözaltına alınan 6 kişiden eski Cizre Belediye Başkanı ve … Devamını oku

İki Hrant, son kez

Video: Garabet Orunöz

Hrant Dink’in son görüntülerinden biri 14 Haziran 2006’da, Garabet Orunöz tarafından kaydedildi. İlk kez HaberVesaire‘de yayınlanan bu amatör kaydın birden fazla anlamı var.

Kaydın yapıldığı yer İstanbul Gedikpaşa’daki Ermeni Protestan Kilisesi Vakfı. Görüntüde yer alan insanlar ise, bu vakfa ait olan Tuzla Ermeni Çocuk Kampı’ndan (Kamp Armen) yetişenler ve aileleri. Hrant Dink bu kampın ilk çocuklarındandı. İnşaatın başladığı 1963’ten “azınlık vakıflarının mülk edinemeyeceği” gerekçesiyle arazinin ellerinden alındığı 1983’e kadar Tuzla’daydı. Bu 20 yılda, büyük çoğunluğu öksüz ya da yetim bin 500 çocuk Kamp Armen’in ekmeğini yedi. Video görüntülerini bizimle paylaşan Garabet Orunöz de o bin 500 çocuktan biri.

Kamp Armen’in “çocukları” 14 Haziran 2006’da Gedikpaşa’da, okullarının kurucusu ve müdürü Hrant Küçükgüzelyan’ı görebilmek için toplandı. Küçükgüzelyan (çocuklarının taktığı isimle Baron), 12 Eylül’den sonra “Ermeni militan yetiştirme” gerekçesiyle yargılanmış ve hapis cezası almıştı. Küçükgüzelyan 8,5 ay sonra serbest kaldığında Türkiye’den ayrılmak durumunda kaldı ve Marsilya’ya yerleşti. Kampı, son üç yılında Hrant Dink idare etti.

İşte Haziran 2006’daki bu buluşma da, Hrant Küçükgüzelyan’ın 25 yıl sonra Türkiye’ye ilk gelişinde nedeniyle gerçekleşti. Küçükgüzelyan gelmeden önce Dink’i aramış ve yetimhanedeki çocukları görmek istediğini söylemişti. Dink’in evinde yapılması düşünülen buluşma, katılımın artması üzerine Gedikpaşa’daki kiliseye alındı. Küçükgüzelyan İstanbul’da 17 gün geçirdi ve bu sürede Dink’in evinde kaldı.

Küçükgüzelyan, Dink’in öldürülmesinden sonra kendisine ulaşan Star gazetesinden İnci Döntaş’a şunları söylemişti: “Hrant bana ‘Her zaman gel’ dedi. Hrant yaşasaydı yine gelirdim, şimdi kime geleceğim?”

Bir daha gelmedi, gelemedi. Dink’in ölümünden dokuz ay sonra 6 Ekim 2007’de, 87 yaşında Marsilya’da hayata gözlerini yumdu ve orada defnedildi.

Görüntüler

Garabet Orunöz’ün kaydettiği ilk video Hrant Dink’in konuşmasıyla başlıyor. Dink, Kamp Armen’e Anadolu’dan getirilen ve tuvalet eğitimi olmayan çocukları eğitebilmek için Küçükgüzelyan’ın icat ettiği “kalem oyunu”nundan bahsediyor.

(Garabet Orunöz’e göre Küçükgüzelyan bu oyunu, Silopi’den kampa getirilen çocukların bir türlü tuvaletin deliğini tutturamamaları ve etrafı kirletmeleri üzerine uydurmuş. Ama sadece onlara değil kamptaki tüm çocuklara günler boyunca oynatmış. Ve gerçek amacın tuvalette deliği tutturmak olduğunu söylememiş. Günler sonra çocuklar oyunda başarı sağlamaya başlayınca “Aynı şeyi tuvalette de yapın” demiş.)

Dink’ten sonra ayağa kalkan Küçükgüzelyan, kampın kendine özgü “dişçi” oyununu anlatıyor. (Hasta rolü oynayan bir çocuk, dişçiyi oynayan bir diğerine muayene oluyor. Ancak hasta, dişçinin elinde kömür olduğunu bilmiyor. Dişçi, hastayı muayene ederken bir taraftan da onun yüzünü boyuyor. Hasta ayağa kalkıp aynaya bakınca durumu anlıyor.)

Küçükgüzelyan oturduktan sonra tekrar konuşan Dink, “O oyunun iki türlüsü vardı” diyerek hastayı oynayan çocuğun da ağzına su doldurarak muayene sonunda dişçinin suratına fışkırttığını anlatıyor.

Büyüme aşağı, işsizlik yukarı

Kısa adı TÜİK olan Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2008’in üçüncü çeyreğine ilişkin büyüme ve Eylül ayı işsizlik verileri, krizin etkilerinin dalga dalga gelmeye başladığını ve ciddi bir yoksullaşma ve işsizlik konjonktürüne girildiğini ortaya koydu. TÜİK’e göre, 2008 üçüncü çeyrek büyümesi yüzde 0,5 olarak gerçekleşti. TÜİK, ikinci çeyrek için önceden yüzde 1,9 olarak açıklanan veriyi bu kez … Devamını oku