‘Kaza nedeni Başkentray’ın sinyalizasyon olmadan açılması’


Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası Genel Başkanı Hasan Bektaş (Fotoğraf: Fundanur Öztürk / BBC)

Bu sabah 06;30’da Ankara-Konya seferine çıkan hızlı trenin, hareketinden altı dakika sonra Yenimahalle ilçesinde, hat kontrolü yapan kılavuz trenle çarpışması sonucu 9 kişi hayatını kaybetti. Ulaştırma Bakanlığı, sabah saatlerindeki ilk açıklamasında kontrol lokomotifinin kazanın gerçekleştiği rayda bulunmaması gerektiğini söyledi.

Ancak kazanın gerçekleştiği tren hattının Başkentray projesi üzerinde bulunduğu ve 12 Nisan’da açılan Başkentray’ın sinyalizasyon sisteminin tamamlanmadığı belirtiliyor. RadyoVesaire Haber’den Selcen Fidan’a konuşan KESK’e bağlı Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası Genel Başkanı Hasan Bektaş, kazanın Başkentray hattının nisan ayından beri sinyalizasyon sistemi olmadan çalıştırılması nedeniyle yaşandığını söyledi. Sinyalizasyon sistemi bulunmaması nedeniyle demiryolu hattı üzerindeki seferler Nisan ayından bu yana telsiz haberleşmesiyle sağlanıyor.

Açılışı 12 Nisan 2018’de gerçekeştirilen Başkentray, Kayaş-Sincan arasını 49 dakikaya indirerek, günlük 520 bin yolcu taşımayı öngören, “Yüksek hızlı tren, konvansiyonel tren ve banliyo işletmeciliği için gerekli trafik kaphasitesini sağlamak üzere hayata geçirilmiş bir proje” olarak tanımlanıyordu.

Hasan Bektaş’la gerçekleştirilen söyleşiyi videoya tıklayarak dinleyebilirsiniz. Haberin ayrıntılarını 14 Aralık Cuma günü 17:30’da RadyoVesaire‘de yayınlanan RadyoVesaire Haber kuşağında dinleyebilirsiniz.

‘Sarı Yelekliler’den siyasi hareket çıkmaz ama bu patlama toplumu dönüştürür’

Kasım ayının ikinci yarısından itibaren Fransa’da başlayan ve dünya gündemini meşgul eden Sarı Yelekliler hareketi konusunda, İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Görevlisi Emre Gönen, RGB ekranında HaberVs’nin konuğuydu.

Emre Gönen her sosyal patlama gibi Sarı Yelekliler hareketinin de kimse tarafından öngörülemediğini ve halihazırda kimsenin de ne yapacağı konusunda fikri olmadığını söylüyor. Başlangıçta bir sivil protesto olarak parlayıp söneceği ve hükümetle uzlaşacağı düşünülürken, aksine artarak devam ettiğine vurgu yapan Gönen, bunun birikmiş bir öfke patlaması olarak da görülebileceğini dile getiriyor.

Emre Gönen’e göre Fransa’daki alt orta sınıfın elde ettiği zenginliği kaybetme ve gelecek kaygısı üzerine şekillenen hareketin bir siyasi harekete dönüşme şansı çok fazla yok. Ancak tıpkı 1968’de olduğu gibi toplumda ciddi bir takım değişim ve dönüşümlere yol açma olasılığı çok yüksek.

Süper Lig sıralamasını değiştiren VAR futbolcuları nasıl etkiliyor?

Video yardımcı hakem (VAR) uygulaması, geride kalan 12 haftada Süper Lig’de sıralamayı doğrudan etkiledi. Uygulama Türkiye’de hakem kararları üzerine tartışmaları dindirmezken, oyunun ana unsuru futbolcuları nasıl etkiliyor?

Mülteci restoranlarına esnaf tepkisi: “Ya onlar gidecek ya biz kepenk indireceğiz.”

İstanbul’da kazancı azalan restoran sahipleri, Suriyeli komşularını “müşterilerini çalmakla” suçluyor. İşletme sahiplerinin tavrı sert: “Her yeri işgal ettiler. Kapattıracağız.”

‘İstanbul Havalimanı ihtiyaç nedeniyle değil, ihtiyaç yaratmak için inşa edildi’

İnşa edildiği bölge, büyüklüğü ve son olarak da ismi nedeniyle uzun süredir tartışma konusun olan İstanbul Havalimanı‘nın açılışı 29 Ekim’de gerçekleşti. Önceden planlandığı gibi Atatürk Havalimanı’nın 29 Ekim’e kadar yeni havalimanına taşınması ve bu tarihten sonra da uçuşların tamamen yeni havalimanından gerçekleştirilmesi mümkün olmadı. Küçük bir bölümü açılan havalimanından uçuşlar başladı ancak Atatürk Havalimanı’ndaki trafiğin bütünüyle buraya kaydırılması epey zaman alacak gibi görünüyor.

Yılda 65 milyon yolcu ağırlayan Atatürk Havalimanı, yolcu kapasitesinin tamamını kullanıyor. Sabiha Gökçen Havalimanı’nın bu yıl taşıdığı yolcu sayısı ise 35 milyon civarında. Ancak Sabiha Gökçen’e yapılan ek yatırımlarla kapasitesi 41 milyona, yapılacak ek pist ile önümüzdeki yıllarda 63 milyona yükseltiliyor. Bir başka deyişle İstanbul, iki havalimanıyla halihazırda 100, çok yakın bir gelecekte ise 130 milyon civarında bir yolcu kapasitesine sahip oluyor. Bunun yanında Atatürk Havalimanı için önceden planlanmış kapasite artırma projelerinden, üçüncü havalimanına karar verildiği 2012’de vazgeçildiğini de hatırlatalım.

Hizmete açılan İstanbul Havalimanı ise başlangıçta 90, tamamlandığında 150 milyon yolcu kapasitesine ulaşacak ve bu projeyle birlikte istanbul’un toplam yolcu kapasitesi 280 milyona ulaşacak. Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi (BETAM) tarafından Haziran 2013’te yayınlanan bir araştırma raporunda yer alan projeksiyonlara göre Türkiye’nin iyimser büyüme senaryosuyla İstanbul’daki toplam yolcu sayısı 2030’da 150 milyona ulaşıyor, 2043’te ise 200 milyon kişinin üzerine çıkıyor. Yani 280 milyon yolcu için en az 50 yıl gerekiyor. Ortaya çıkacak bu kapasite fazlalığı ve yeni havalimanının maliyetinin karşılanması zorunluluğu nedeniyle Atatürk Havalimanı kapatılıyor.

Yeni proje, finansmanı özel sektöre ait “Kamu Özel İşbirliği” modeliyle yapılsa da maliyetinin büyük bölümü havalimanını kullanan ve kullanmayan vatandaşlar tarafından ödenecek. Bu maliyetler içinde en önemlisi de elbette İstanbul’un ekosistemine vereceği zararlar. Uzmanlara göre yeni gelişen mega kentlerde örneği çokça görülen bir “Aerotropolis”in İstanbul’un hemen yanıbaşında, yeni havalimanının çevresinde oluşması kaçınılmaz.

İstanbul Hıavalimanı’nın ihale sürecinden başlayarak, inşaat sırasında ortaya çıkan ekolojik fatura ve önümüzdeki dönemde İstanbul’da yaratabileceği sorunları İstanbul Kent Savunması Üyesi ve Araştırmacı Cihan Uzunçarşılı Baysal‘la konuştuk.

Havalimanlarının kentin ihtiyaçlarına göre planlandığını belirten Uzunçarşılı Baysal, ihtiyaca yönelik değil bir “çekim merkezi” olarak inşa edilen İstanbul Havalimanı’nın kent planlama sürecni de ters düz ettiğini dile getiriyor.

Kentsel dönüşümün mutsuz sakinleri

İstanbul’un dört bir yanında apartmanlarını kentsel dönüşüme sokarak müteahhitlerle anlaşan daire sahipleri firmaların çeşitli nedenlerle inşaatları durdurması veya geciktirmesi nedeniyle hem dairelerinden olmuş hem de binlerce liralık kira yükünün altına girmiş durumda. HaberVs, Kadıköy yakasındaki kentsel dönüşüm mağdurlarıyla konuştu…

Elektrik ihtiyacı nasıl karşılanıyor, faturalar neden artıyor?

20’nci yüzyılın başlarından itibaren hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline gelen elektrik bugün değişik yöntemlerle üretiliyor ve ulusal dağıtım sistemi aracılığıyla evlerimize kadar geliyor.

Uzmanların değerlendirmelerine göre Türkiye, dışa bağımlı kaynaklar nedeniyle elektriğini pahalı üretiyor ve artan enerji ihtiyacı nedeniyle önümüzdeki yıllarda ülkemizde elektrik sıkıntısı yaşanma ihtimali yüksek. Bu durumu aşmak için ortay atılan iki görüş var. Birincisi nükleer santraller kurarak enerji üretimini artırmak ve maliyeti düşürmek, ikincisi ise yatırım ve üretim maliyetleri daha düşük olan yenilenebilir kaynaklara yönelmek.

Hükümet ve Enerji Bakanlığı yenilenebilir kaynaklarla artan ihtiyacı karşılamanın mümkün olmadığını söyleyerek nükleer santrallere yönelse de bazı uzmanlar nükleer enerjiyle üretilen elektriğin normalin bir kaç katı maliyetle tüketiciye ulaşacağını ve ayrıca Türkiye’nin ileriki yıllarda nükleer enerjinin yaratacağı kirliliğin maliyetiyle başbaşa kalacağını ileri sürüyor.

Bu tartışma devam ederken her gün yaşadığımız gerçek ise elektrik faturalarımızın sürekli yükselmesi. HaberVsXtra ekibi sizin için elektrik dosyasını açtı ve konuyu tüm yönleriyle araştırdı.

 

Obezite riski gerçek mi yoksa abartılıyor mu?


Yemek insanlık var olduğundan beri yalnızca en temel ihtiyaç değil aynı zamanda en büyük keyiflerden de biri. Ama sanayileşme ve paketli gıdaların hayatımızın her anına girmesiyle birlikte, obezite tüm dünyada bir sağlık problemi haline geldi. Birçok ülke obezite ile mücadele çalışmaları yürütüyor, teşvik çalışmaları yapıyor hatta hastanelerde ayrı bir obezite departmanı bile var artık.

Amerikalılar fast food tüketiminin verdiği zarardan yakınıyor, milli geliri düşük ülkeler ise ucuz gıda tercih edilmesinden. 20-30 yıl öncesine kadar Türkiye’de neredeyse hiç konuşulmayan obezite sorununun bugün bizler için de bir tehlike haline geldiği söyleniyor.

Peki gerçekten tehlikede miyiz, yoksa abartılı bir obezite korkusu mu yayılıyor. Tehlikede isek buraya nasıl sürükleniyoruz, kendimizi korumak için ne yapmalıyız. Sanayi çağında sağlıklı kalmak için nasıl beslenmeli nelere dikkat etmeliyiz. HaberVsXtra ekibi beslenme dosyasını açtı ve sizin için araştırdı.

Hazırlayanlar: Avidan Kadiroğlu, Elif Nur Aktaş, Medya Kaya, Feritcan Baydar