Bireysel silahlanma; vazgeçilemeyen tehlike

Bireysel silahlanma, Türkiye’de kadın cinayetleri ya da maddi manevi anlaşmazlıkların vardığı cinayetlerle gündeme gelse de üzerine çok fazla tartışılmayan hatta kapatılmaya çalışılan bir konu.

Yalnız Türkiye’de değil dünyada da bireysel silahlanma üzerine epey bir tartışma yürüyor. Örneğin Amerika Birleşik Devletleri’nde kamusal alanlarda gerçekleştirilen katliamlar sonrasında toplumun silaha erişimi ciddi olarak tartışma konusu yapılıyor. Ancak bu tartışmaların pek fazla bir şeyi değiştirmediği de ortada.

25 yıldır Türkiye’de bireysel silahsızlanma üzerine  çalışmalar yürüten Umut Vakfı verilerine göre sadece geçtiğimiz yıl her gün ortalama 6 kişi, toplam 2 bin187 kişi bireysel silahlar nedeniyle hayatını kaybetti.  Birçoğu ağır olmak üzere 3 bin 529 kişi ise yaralandı. Son iki yılda, bireysel silahlarla işlenen suçların yüzde 74’ünde ateşli silahlar kullanılırken, bu oran 2017’de neredeyse yüzde 80’lerde.

Bireysel silah askeri ve polisiye amaçlar dışında kullanılan ve bireylerin evlerinde ya da üzerlerinde taşıyabilecekleri küçük ve hafif silahlar anlamına geliyor. Emniyet verilerine göre ateşli silahlarla işlenen suçların yüzde 84’ü ruhsatsız silahlarla işleniyor.

Hazırladığımız HaberVsXtra dosyasında sivillerin neden bireysel silahlara yöneldiği, bunun altında ne tür motivasyonlar yattığı, Dünyada ve Türkiye’de bireysel silahlanmanın ne boyutlara ulaştığı gibi soruların yanıtlarını bulacaksınız. Türkiye’de silah edinme prosedürlerine de yer verdiğimiz videoda, bu konudaki eksiklikleri dile getiren görüşler de yer alıyor. Bunun yanında yıllardın bireysel silahlanmaya karşı çalışmalar yürüten Umut Vakfı’nın silahların yarattığı tehlike konusundaki görüşleriyle bunun tam tersi, devlet denetiminde bireysel silahlanmayı savunan çevrelerin görüşlerini de videomuzda izleyebilirsiniz..

Hazırlayanlar: Avidan Kadrioğlu, Elif Nur Aktaş, Medya Kaya, Feritcan Baydar

 

‘Muhatabım kamyon şoförü değil devlet’

Çevre savunucuları, bir yılda en az 30 can alan hafriyat kamyonlarının yarattığı tehlikeyi ve neden olduğu yıkımı İBB önünde protesto etti. Denetimsizliğe dikkat çeken eylemcilerin arasında, hafriyat kamyonu altında ölen Şule İdil Dere’nin annesi Nesrin Aslan da vardı.

‘Ağ tarafsızlığı’ için sembolik zafer

ABD Senatosu’nda Demokratlar, kısıtlı sayıda Cumhuriyetçi senatörün desteğiyle senatodan “ağ tarafsızlığının korunması” kararını çıkarmayı başardı. Ancak karar, Cumhuriyetçilerin sayıca açık ara üstün olduğu Temsilciler Meclisi’nden dönebilir.

Ön yargıları ortadan kaldıran “Yaşayan Kütüphane”

Avrupa Genç Hukukçular Derneği İstanbul (The European Law Students’ Association-ELSA) tarafından ELSA Day kapsamında düzenlenen Yaşayan Kütüphane etkinliği 30 Kasım’da 2 oturum şeklinde yeniden Santralİstanbul Etkinlik Çadırı’nda gerçekleşti.

Çok dilli ortam okulda çocuğu zorlayan bir unsur

İstanbul Bilgi Üniversitesi, Sosyoloji ve Eğitim Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (Seçbir) konuşmaları kapsamında Dilara Koçbaş, Tarlabaşı örneğinden yola çıkarak çokdillilik bağlamında okuryazarlık pratiklerini paylaştı.

“Çocuğun yanındayız!”

Geçtiğimiz günlerde devlet yurtlarından ayrılmış dört gencin birbiri ardına intiharı devlet koruması altındaki çocukları ve gençleri tekrar gündeme getirdi. Ancak bu sorunun çözümü için uzun soluklu çalışmalar yürütmek gerekiyor. Hayat Sende Derneği 2007’den beri koruma altındaki çocukların güçlü bir şekilde hayata atılması için çalışmalar yürütüyor.