“Türk sineması, toplumdan daha Avrupalı”

Doğrusu Thomas Elsaesser’le röportaj yapma imkânı belirdiğinde tedirgin olmadım değil. Öyle ya, 66 yaşındaki sinema araştırmacısının bugüne kadar yazdığı kitapları üst üste koysam neredeyse boyuma yetişirdi. Elsaesser, konferans vermek için geldiği İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin konferans salonuna girdiğinde bu endişem azaldı. Koca salonda sadece 10-15 kişinin oturduğunu gördü ve “Ne güzel, biz bizeyiz” diyerek gülümsedi. Bu … Devamını oku

“Kınıyoruz”

Türkiye Yayıncılar Birliği, Frankurt Kitap Fuarı organizasyonuna, Ulusal Yürütme Kurulu’nun tasarruflarına ve bazı yayıncılara getirilen eleştirileri 13 Kasım’da yayınladığı basın duyurusu ile cevapladı. “2008 Uluslararası Frankfurt Kitap Fuarı ve telif ajansları” başlıklı bu duyurunun tamamını yayınlıyoruz. Uluslararası kitap fuarları ülkelerin kültür ve sanatının tanıtıldığı, yazarların ve eserlerinin dünya pazarına çıkarıldığı önemli organizasyonlardır. Bilindiği üzere Türkiye … Devamını oku

Aşk için neleri göze alırsın?

Uzun süredir beklediğimiz, kendisinden önce gerçek hikâyesini gazetelerden öğrendiğimiz bir film nihayet gösterime girdi. Gitmek, aşkı uğruna zorlu bir yolculuğa çıkmayı göze alan bir kadının öyküsünü anlatıyor. Anlatan, bu aşkı ilk uzun metrajlı filmine konu yapan yönetmen Hüseyin Karabey. Kahramanlar ise Ayça Damgası ve Hama Ali Khan. İki aşık (oyuncu mu desem?) aşklarını bir de … Devamını oku

En güzel çirkin kadın

Kısa bir süre önce Yunanistan ve Türkiye’deki konserleri iptal edilen ve pek çok çevrenin şimşeklerini üzerine çeken Amy Winehouse bugün evinde ölü bulundu. Dünyadan çok erken ayrılan bu sıradışı karakteri HaberVs muhabiri Merve Yüksel 2008’de kaleme aldığı portrede çok iyi anlatıyordu. Amy Winehouse anısına 2008’deki haberimizi aynen yayınlıyoruz. Muhteşem sesi, hayatın dibine vurduran aşk acılarını … Devamını oku

Bölünen Almanya

 

Çağdaş Alman fotoğraf sanatından örneklerin sunulduğu “Temsil Eden, Temsil Edilen” sergisi
Milli Reasürans Sanat Galerisi’nde izleyicileriyle buluşmaya devam ediyor. Sergide, Almanya’da son yıllarda gelişen; hiçbir ekole, bölgeye ya da egemen üsluba dahil edilemeyen ayrışık bir sanat çevresinden gelen 10 fotoğraf sanatçısının seçilmiş eserleri yer alıyor. Ülkenin bölünmüş olduğu yıllarda büyüyen kuşağın son temsilcileri olan sanatçılar bu bölünmüşlük duygusunun kendilerinde yarattığı değişimleri objektiflerinden sanatseverlere aktarıyor. Küratörlüğünü Thomas Weski’nin üstlendiği, Goethe Institut İstanbul’un Türkiye’de Alman Kültür Esintileri Programı çerçevesinde gerçekleşen sergi 3 yıldır Dünya’nın çeşitli ülkelerini dolaştıktan sonra son olarak İstanbul’a konuk oldu. 29 Kasım’a kadar devam edecek olan “Temsil Eden, Temsil Edilen” sergisi pazartesileri dışında her gün 11.00 – 18.30 arasında ücretsiz olarak izlenebilir. Mili Reasürans Sanat Galerisi: Teşvikiye Cad. No: 43 – 57 Teşvikiye


Sergide yer alan sanatçılar

Laurenz Berges, Albrecht Fuchs, Karin Gieger, Claus Goedicke, Uschi Huber, Matthias Koch, Wiebke Loeber, Nicola Meitzner, Peter Piller ve Heidi Specker.


Haber:Mert Çimen
Kamera:
Emre Sayacan

Niyetsiz Şah-Mat


Doğaçlama Tiyatro Türkiye’de de hızla gelişiyor. Ülkemizde de önceden televizyonla birlikte büyük kitlelere ulaşma fırsatı bulan doğaçlama tiyatro alanına, Duru Tiyatro da Şah-Mat isimli oyunla katıldı.

Niyetsiz tiyatro olarak da bilinen tiyatronun bu türünde, oyuncular daha önceden yazılmış herhangi bir metine bağlı kalmaksızın, o an geliştirdikleri repliklerle oyunu sürdürüyorlar. Bu durumda elbette, oyuncunun doğaçlamaya yatkınlığı ve pratik zekası büyük önem taşıyor. Şah-Mat oyununun belli bir düzlemi yani konu başlıkları var. Bir takım Şah adını alırken diğer takım ise Mat adını alıyor. Ve bu iki takım daha önceden belirlenmiş konu başlıkları altında yeteneklerini sergiliyor. İki takımdan hangisinin daha başarılı olduğuna da seyirci karar veriyor. Seyirciler aynı zamanda Oyuncuların gösterecekleri anlık kabiliyetlerin dışında oyunun gidişatını belirleyen en önemli unsur. Sahnede sergilenecek olan oyunun kimi zaman konusunu belirleyen izleyiciler kimi zaman da sahnede kullanılacak objelerin ne olacağına, oyuncuların oyuna başlarken hangi pozisyonda duracağına, hatta oyuncuların hangi dilde konuşacaklarına bile karar verebiliyorlar. Elbette oyunun düzlemi çerçevesinde!

Bu etkileşimin koltuklarında iki saat boyunca sabit duran izleyiciler için sahnedeki gösteriyi daha cazip kıldığı bir gerçek. Seyirciler; kendilerinden gelecek farklı fikirlerin ve senaryoların, sahnedekilerin performansını arttıracağının farkında. Elbette seyirciler de bu “komedi”’nin bir parçası oldukları için daha iyi vakit geçiriyorlar.

On bir kişilik genç ve profesyonel bir oyuncu kadrosuna sahip olan Şah-Mat’ın sanat yönetmenliğini Türkiye’de doğaçlama tiyatro konusunda söz sahibi iki önemli ismi Sevda Çevik ve Kadir Çevik üstleniyor. Klasik tiyatroda bir sonraki oyuna hazırlanmak için gerçekleştirilen “Prova” yönteminden farklı olarak bu oyunda oyuncular bir araya gelerek bol bol alıştırma yapıyorlar. Hocalarıyla birlike önceki oyunların kayıtlarını izleyerek, yanlışlarını gören oyuncular böylece kendilerini daha da geliştirme fırsatı buluyorlar.

Şah-Mat 18 Ekimden beri her Perşembe, Cumartesi ve Pazar günü Moda’daki Duru Tiyatroda izleyiciyle buluşuyor.

Efecan Kağanoğuzbeyoğlu
Mehmet Filoğlu

Yoldan geçenler için sanat: Sokak tiyatrosu

Herhangi bir gün arkadaşınızla buluşmaya ya da alışverişe giderken ya da hava almaya çıkmışken onlara rastlayabilirsiniz. Sahneleri kaldırım, dekorları herhangi bir apartmanın kapısı, kostümleri günlük kıyafetleri, figüranları yoldan geçen birisi ya da köşedeki simitçi. Sokak tiyatrolarından bahsediyoruz. “Siz tiyatroya gelemezseniz, biz tiyatroyu size getiririz” diyerek hazırladıkları oyunları ülkenin dört bir yanındaki meydanlarda oynuyorlar. “Bir derdimiz … Devamını oku

Trombonla alaturka: Hasan Gözetlik


Müzik dünyası 18 yaşındaki bir tromboncuyu konuşuyor. 13 yaşındayken Sezen Aksu’ya eşlik ederek dikkat çeken Hasan Gözetlik, özellikle klasik ve caz müzik orkestralarında dinlemeye alıştığımız enstrümanını popüler müziklere uyarladı. Bu sayede İbrahim Tatlıses’ten Candan Erçetin’e bir çok müzisyenle çalışma fırsatı buldu.

Bergamalı, müzisyen bir ailenin çocuğu. Kemanla çok erken yaşlarda tanıştı. Öğrenimi sürdürdüğü Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuarı’nı kazanınca hocaları “Keman ufak bir alet, sen iri yarı bir adamsın, o parmaklarla çalamazsın” diyerek Gözetlik’i trombona yönlendirdi.

İlk röportajını SantralHaber’e veren Hasan Gözetlik, perküsyoncu Engin Gürkey’le İstanbul’da Hayal Kahvesi ve Babylon’da konserler veriyor.

Kamera:Erim Hüner

‘Hasan ne yapacak?’

Hasan Saltık, arşivinin yayını için TRT’nin Kalan Müzik’le yaptığı anlaşmayı “Bir devlet kurumunun kendini korumak için yaptığı en iyi anlaşma” diye yorumlamıştı. HaberVs’nin görüştüğü Saltık’a göre TRT de bu sürpriz anlaşmanın sonuçlarını merak ediyor ve “Hasan ne yapacak” diye bekliyor.

Bosna’da Savaş Sonrası Televizyon

İstanbul Bilgi Üniversitesi Televizyon Haberciliği ve Programcılığı Bölümü Öğretim Görevlisi Haluk Üçel’in “Bosna’da Savaş Sonrası Televizyon” belgeselinin uzun versiyonu ilk kez 3 Kasım 2008’de üniversitenin Kuştepe yerleşkesinde gösterildi.