Gezi direniş korosundan “beraber” şarkılar

Taksim Meydanı'nda 11 Haziran günü ve gecesi yaşanan polis saldırısı ve çatışmaların ardından dün sabah saatlerinden itibaren meydanda sükunet vardı. Akşam saatlerinde ise iş çıkışı Gezi Parkı'na gelen direnişçilerle birlikte ortam hareketlenmeye başladı. Meydanda bulunan polislerden zaman zaman müdahale sinyalleri gelse de bazı direnişçilerin polisle konuşması sonucunda müdahale olmayacağı anlaşıldı.

Diğer yandan Ankara'da Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Nil Eyüpoğlu, Kutluğ Ataman, Ahmet Mümtaz Taylan gibi isimlerle yaptığı görüşme sonrasında Hükümet Sözcüsü Hüseyin Çelik'ten açıklama geldi. Çelik açıklamasında Gezi Parkı'na Topçu Kışlası yapılması konusunun referanduma götürülebileceğini, bu konunun AKP Merkez Yönetim Kurulu'nda tartışılabileceğini söyledi. 

Açıklamaların ardından direnişçiler arasında ve Twitter'da yoğun bir referandum tartışması başladı. Bu sırada Taksim Meydanı'na bir kuyruklu piyano getirildi. Piyanist Davide Martello tarafından çalınan piyanoyla önce Atatürk anıtı önünde, daha sonra da Gezi Parkı merdivenlerinin hemen başında şarkılar söylendi.

HaberVs Görsel Haberler Editörü Ertan Önsel tarafından Atatürk Anıtı önünde kaydedilen videoların ilkinde, “Yiğidim Aslanım“, ikincisinde “Bella Ciao” (Çav Bella) sonuncusunda ise “1 Mayıs Marşı“nı Gezi Direniş Korosu'ndan dinleyeceksiniz. Videolarda direnişçilerin yanısıra anıtın önünde bekleyen çevik kuvvet polisleri de konseri dinlerken görülüyor.

“Yukarıyı koruma misyonunu kim vermiş buraya?”

Yaklaşık bir haftadır devam eden Gezi Parkı eylemleri Gezi Parkı'nda şenliğe dönüşmesine rağmen Türkiye'nin, hatta İstanbul'un değişik yerleri direnişçi-polis çatışmalarına sahne oluyor.

4 Haziran akşamı Antakya, İzmir, Dersim gibi illerden çatışma haberleri gelirken Gezi Parkı'nın çok yakınında Taksim’in aşağı tarafında yer alan İnönü Caddesi'yle Dolmabahçe Gazhane Caddesi'nin kesiştiği bölgede de sert bir çatışma yaşandı.

Ancak diğer çatışmalardan farklı olarak bu kez bu kez olay yaşanmaması için polis amirleri göstericilerle konuşma taleplerini basın mensupları vasıtasıyla göstericilere iletti. Polis ve eylemciler arasında yapılan görüşmeler  sonucunda iki taraf yaklaşık bir saat boyunca olay yaşanmaması için oldukça tedbirli davrandı.

Yapılan görüşmelerdeki diyaloglar, eylemcilerin polise, polisin de eylemcilere bakış açısını yansıtan önemli ipuçları taşıyordu. Direnişçilerin, görüştükleri  polis amirine “Biz burada yukarıyı sizden koruyoruz” sözlerine karşılık polis amirinin “Kim verdi size bu misyonu” sorusu, daha sonrasında eylemcilerin “Biz sizi düşündüğünüz için söylüyoruz” demesine karşılık amirin “Ne demek istiyorsun” diye sorması, aslında devletin ve halkın birbirini anlama konusunda nasıl bir güçlük yaşadığının en iyi göstergesi.

Yaklaşık bir saatlik bekleyiş sonunda eylemciler polisin bulunduğu yere yaklaştılar ve polisler dört sefer eylemcileri barikata doğru geri çekilmeleri yönünde uyardı. Polis yaptığı son uyarıda on dakikalık bir süre verdi ve eğer geri çeklimezlerse müdahale edeceğini anons etti. Bunun üzerine kısa süreli bir gerginlik yaşandı. Ardından göstericilerden biri TOMA’lara doğru yürümeye başladı, birkaç kişi eylemciyi durdurmaya çalıştığı sırada polis müdahalesi geldi ve göstericilerin üzerine su ve biber gazı sıkıldı. (Aşağıdaki video)

Aşağıdaki videoda ise İnönü Caddesi’nden Gümüşsuyu yönüne doğru kaçan göstericilere polisin plastik mermi atması görülüyor. Tabii burada da plastik mermi kullanımının gerekli olup olmadığının konunun uzmanlarınca ayrıca değerlendirilmesi gerekiyor.  


Videodaki görüşmenin tam metni

Eylemci: Bu halk, siz buradasınız diye burada, Onun  dışında niye dursun burada. Taksim’e çıkıyor herkes. Taksim’de gezi parkında duruyor.

Eylemci: Biz lider değiliz abi , biz nereye gitsek onlar oraya gelecek diye bir şey yok yani. Herkesin kendi kafası yani anlıyor musun?

Amir: Çıksın Taksim Gezi parkına

Eylemci:  Polis eve gidecek biz de eve gidecez

Eylemci: Sen burdasın diye duruyolar zaten. Bunun anlamak istemiyorsun galiba. Sen burdasın diye bak bu kadar insan konuştuğumuz için kaç kişi geldi buraya

Amir: Ya! Bir şey yok zaten, akşama kadar aynı şey.

Eylemci: Biz sabaha kadar duracak mıyız böyle?

Amir: Konuşuyorsunuz, gidiyorsunuz konuşuyorsunuz gidiyorsunuz.

Eylemci: Ee tamam  sen 2 gün önce burda değildin, burda kaç kişi vardı? Ben kaç günden beri burdayım. Dün geldim, bu kadar insan buraya indi.

Amir: Tamam biz de diyoruz ki Taksim’e…

Eylemci: Bunların amacı sen buraya geleceksin diye yukarıyı korumak. Bu. Bu kadar insan yukarıyı koruyor.

Amir: Ya Allah Allah yukarıyı koruma misyonunu kim vermiş buraya?

Eylemci: Herkes birbirine verdi abicim burda. Birinin birine vermesi gerekmiyor ki burada

Amir: Olur mu canım ya! Herkes niye buraya geliyor?…

Eylemci: Sizden mi izin alması gerekiyor amirim?

Eylemci: Bi dakka bi dakka dur! Abicim bir şey söyliycem, burda kimsenin başı yok herkes birbiriyle dayanışma içinde

Eylemci: (Size) bu görevi kim verdi?

Amir: Neyi?

Eylemci: Gezi parkı için görevi kim verdi? Gezi parkını koruma görevini?

Amir: Biz devlet memuruyuz.

Eylemci: Ee tamam abi, biz de halkız, özgürüz

Eylemci: Ee tamam ben de halkım, özgürüm.

Amir: Kim verdi o görevi?

Eylemci: Tamam kimse vermedi.

Eylemci: Biz kimseden emir almıyoruz abi. Halk kendi iradesiyle hareket ediyor.

Eylemci: Kimse kimse kimseye emir vermiyor burda

Amir: Evet arkadaşım bak  bizim üzerinde duracağımız husus, biz kendimiz karar veriyoruz ve söylüyoruz.

Eylemci: Biz de kendimiz karar veriyoruz.

Eylemci: Tamam abicim…

Amir: Ee tamam konuşmaya gerek yok kardeşim… Konuşmaya gerek yok.

Eylemci: Bizim için hava hoş, biz burda da bekleriz orda da bekleriz. Bu kadar insan bekler.

Amir: Tamam. Tamam kardeşim.

Eylemci: Biz sizin iyiliğiniz için söylüyoruz durmayın burda.

Amir: Nasıl bizim iyiliğimiz için söylüyorsun?

Eylemci: Durmayın burda.

Amir: (Sinirleriyor) Nasıl iyiliğimiz için? Ne demek istiyorsun? Anlamadım.

Eylemci: Sataşma ya da kavga için demiyorum sana. Sen burda duruyorsun bu kadar insan da burda duruyor.

Eylemci: Demek istiyor ki aramızda provokatörler var.

Amir: Sen benim iyiliğim için derken ne demek istiyorsun kardeşim?

Eylemci: Bak usta! Sen burada durmasan bu kadar insan da burada durmayacak zaten.

Eylemci: Burda durmanızın maksadı ne onu merak ettik yani.

Amir: Kardeşim gidin, gidin..Tamam konuşacak bir şeyler kalmadı. Konuşacak bir şey yok.

Eylemci: Ee yani burada duruyorsun tamam sen de güvenliği sağlamaya çalışıyorsun, biz de kendi aramızda

Eylemci: Bir yerde çözüme ulaşılmayacak…

Amir: Tamam…

Başka bir Polis: Trafiği kapatıyorsunuz arkadaşlar, o yüzden burdayız.

Eylemci: Arkadaşlar! Geri! Tamam geri! TOMA’nın oraya kadar gelmeyin şurda durun yeter. Yeter tamam.


Direniş kareleri

İstanbul Taksim Gezi Parkı'na 31 Mayıs cuma sabaha karşı polisin yaptığı müdahale sonrasında yaşanan ve Türkiye çapına yayılan halk ayaklanması üç gün boyunca HaberVs muhabirleri ve editörleri tarafından İstanbul'da değişik noktalarda izlendi. >Aşağıdaki fotoğraf ve videolarda İstanbul'da yaşananlardan küçük de olsa bir kesit bulacaksınız.

İki polis 1 dakika içinde 10 adet gaz bombası atabiliyor!
1 Haziran 2013 Beşiktaş (Video: Ertan Önsel)

Fotoğraf: Hüseyin Aldemir
Fotoğraf: Hüseyin Aldemir
Polis üç gün boyunca biber gazını sınırsız olarak kullandı. İçişleri bakanlığının “konuyu inceliyoruz” açıklamasından ise henüz bir sonuç yok (Fotoğraf: Hüseyin Aldemir)

Fotoğraf: Hüseyin Aldemir
Fotoğraf: Hüseyin Aldemir
Elmadağ Divan Otel'in önü (Fotoğraf: Hüseyin Aldemir)

Çarşı içinde çatışma 2 Haziran 2013 (Video: Ertan Önsel)

Fotoğraf: Gökhan Tan
Fotoğraf: Gökhan Tan
Dolmabahçe, 3 Haziran 2013 saat:02:00 polisin yoğun saldırı anı
(Fotoğraf Gökhan Tan)

Fotoğraf: Gökhan Tan
Fotoğraf: Gökhan Tan
Beşiktaş Meydanı'nda 3 Haziran 2013 sabaha karşı çatışma sonrası
(Fotoğraf Gökhan Tan)

Beşiktaş Barbaros Bulvarı, 2 Haziran 2013 (Video: Ertan Önsel)

Fotoğraf: Hüseyin Aldemir
Fotoğraf: Hüseyin Aldemir
İstiklal Caddesi 31 Mayıs 2013 (Fotoğraf: Hüseyin Aldemir)

31 Mayıs 2013 Beyoğlu Mis Sokak (Video: Güventürk Görgülü)

Fotoğraf: Gökhan Tan
Fotoğraf: Gökhan Tan
Taksim Meydanı, 31 Mayıs 2013 iki fotoğraf arasında yalnızca 10 dakika var.
(Fotoğraf: Gökhan Tan)

Çin halısı > Anadolu halısı

Geleneksel Türkiye halılarının en büyük pazarı İstanbul Kapalıçarşı’daki esnafa göre Anadolu halılarının tükenmeye yüz tutmasının arkasında Uzakdoğu’dan ithal edilen ucuz ürünler var.

Esnafa göre ithal halı pazarının başını Çin’de üretilenler çekiyor. İddiaya göre Çin’de Anadolu motifleriyle üretilen kopya halıları orijinal  diye satanlar da mevcut.

Kök boya ve kaliteli yün ve iplikle dokunan Anadolu halıları, kalitesiz malzeme ve ucuz iş gücü kullanan Çin piyasasıyla rekabet edemediği için yok olma tehlikesi yaşıyor.

1 Mayıs tekrar gaza teslim

Yayalaştırma çalışmaları nedeniyle şantiyeye dönüşen Taksim Meydanı üç yıl sonra tekrar işçilere kapandı. İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu ve İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın, tıpkı dört yıl önce şimdiki İçişleri Bakanı Muammer Güler ve İstanbul Emniyet Müdürü Celaleddin Cerrah gibi basının karşısına çıkarak İstanbul polisinin “marjinal gruplar” karşısındaki başarılarını anlattı.

Sabah saatlerinde Şişli'de DİSK'in çağrısı üzerine toplanan sendikalar ve çeşitli siyasi partiler, Beşiktaş'ta da CHP ve çeşitli siyasi parti ve gruplar 1 Mayıs kutlamaları için Taksim'a doğru yürümek üzere toplandı.  Şişli'de yürüyüşü engelleyeceğini açıklayan emniyet güçleri, önce DİSK Başkanlar Kurulu ile kısa bir görüşme gerçekleştirdi. Görüşmede, emniyet müdürleri işçi sendikalarının 50 kişiyle Taksim'e çelenk bırakabileceklerini söyledi. Ancak sendikalar bu öneriyi kabul etmeyince polis toplanan gruba çok sert biçimde müdahale etti.  Şişli ve Beşiktaş'ta polisin sert müdahalesi üzerine çatışmalar saatlerce sürdü. Şişli'deki DİSK Genel Merkezi'ne polisin gazlı saldırısı sonucu yaralananlar oldu. Beşiktaş'ta da Barbaros Bulvarı'nda yapılan 1 Mayıs kutlamalarında “Dağılıyoruz” anonsunun hemen sonrasında yine polisin saldırısı sonucu yaralananlar oldu.

Yaklaşık 80 kişinin gözaltına alındığı ve toplam 25 kişinin de yaralandığı gösterilerin sonunda İçişleri Bakanı Muammer Güler, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu ve İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın olayları “Marjinal Gruplara” bağlayarak emniyet güçlerinin görevlerini en iyi şekilde yerine getirdiğini açıkladı.

HaberVs görsel haberler editörü Ertan Önsel tarafından çekilen videoda, polisin Şişli'deki DİSK kortejine müdahalesi sonucunda Önsel'in biber gazından etkilenerek fenalaşması ve baygınlık geçirmesi de görülüyor.

Kadıköy kutlamaları

Kutlamaların bir diğer adresi ise Kadıköy’dü. Türkiye Komünist Partisi (TKP) tarafından düzenlenen Kadıköy İskele Meydanı’ndaki mitinge Pir Sultan Abdal Kültür Derneği, Mühendisler ve Mimarlar Cephesi, Spor Emek-Sen, Metal İşçileri, İnşaat ve Yapı İşçileri Derneği ile birlikte birçok lise ve üniversite örgütü katıldı. Öğrencilerin yoğun olduğu miting Avrupa yakasının aksine olaysız geçti.

Altıyol’dan Kadıköy Rıhtımı’na doğru oluşturulan kortejde üniversite örgütlenmeleri tek tek alana girdi. Göstericiler Edip Akbayram ve Selda Bağcan’ın şarkılarıyla coştu. Hükümet aleyhinde atılan sloganlar bir an olsun dinmedi.

Mitingte Aleviler, işçiler, kadınlar, liseliler ve üniversiteliler beş ayrı kürsü kurdu. Alevi Kürsüsü’nde konuşma yapan Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’nden bir üye, AKP’nin barış sürecine destek vermediklerini belirterek Alevilerin Pir Sultan Abdal gibi padişaha karşı direndiklerini, bugün ise AKP’nin sofrasına oturmayarak iktidar partisine karşı direneceklerini ifade etti.

İşçi Kürsüsü’nde ise taşeron işçiliğe karşı çıkan göstericiler sendikal hak arama mücadelesinin önemine değindi. İşçi cinayetlerinden, çalışma koşullarına kadar birçok sorun dile getirildi.

Haldun Taner Tiyatrosu’nun önüne kurulan sahnede birçok isim söz aldı. TKP Merkez Komitesi Üyesi Kemal Okuyan tek çarenin sosyalizmde olduğunu söyledi. Birçok sol örgüt ve sendika Taksim meydanına çıkmak isterken kendilerinin neden Taksim’e gitmediklerini de “meydan mücadelesi değil, sınıf mücadelesi” yaptıklarını belirterek cevapladı. Türk-İş Genel Başkanı’nın olacağı bir ortamda işçi sınıfının sesinin duyulamayacağını söyleyen Okuyan, sermaye sınıfı ve patronlarla uzlaşanların eşitliğin ve özgürlüğün sesi olamayacağını da ekledi.

Video: Ertan Önsel

Umberto Eco “çok fazla yıkılan” Tarlabaşı’nda

Video: Ertan Önsel

İtalyan göstergebilimci ve yazar Umberto Eco (81) İstanbul ziyaretinin son gününde Tarlabaşı’ndaydı. Eco, İstanbul’a ATLAS dergisinin davetiyle ilk kez geldiği 1998’de Gökhan Tan tarafından burada fotoğraflanmıştı.

Eco ve Tan, Tarlabaşı Sakızağacı Caddesi’nde, 15 yıl önceki çekimi gerçekleştirdikleri noktada buluştular. Ancak kentsel dönüşüm projesi gerekçesiyle boşaltılan ve yıkımına başlanan yapılar arasında çekimi tekrarlamak kolay olmadı.

Çekim sonrasında Tan’ın “Buradaki tarihi evlerin yıkılması sizce şaşırtıcı mı? Dünyanın her yerinde benzer yıkımlar yapılıyor çünkü” sorusunu şöyle cevapladı:

“Ama siz çok fazla yıkıyorsunuz… Yeni binalar inşa etmek için suç oluşturan çok fazla girişim söz konusu… Normalde bunu kontrol eden bir mekanizma vardır.”


Beyoğlu Belediyesi’ne ait Tarlabaşı Yenileme Projesi, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) düzenlediği, kentsel dönüşümü konu alan “Yaşayan Estetik Şehirler” yarışmasında geçtiğimiz hafta ödüllendirilmişti. 226 projenin katıldığı yarışmada Beyoğlu Belediyesi, Türkiye’deki büyükşehir ilçeleri arasında birincilik ve İstanbul genelinde ikincilik almıştı. Ödül töreninde konuşan Başbakan Erdoğan, “Bu projelerle göğsümüzü kabartan, AK Parti belediyeciliğini dosta düşmana gösteren” belediye başkanlarına teşekkür etmişti.

'Meydan' savaşının son mağduru Ortaköy

HaberVs, 23 Mart Cumartesi sabaha karşı yıkılan Beşiktaş Ortaköy El Sanatları Pazarı esnafıyla görüştü.

1986'dan beri Ortaköy meydanında faaliyet gösteren ve el sanatlarının satışa sunulduğu pazarın ahşap sundurmaları, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) zabıtası tarafından sabah saat 4 sularında yıkılmıştı. HaberVs'nin konu hakkındaki sorusunu cevaplamayan İBB daha önce yaptığı basın açıklamasında, Büyükşehir Belediye Kanunu’nun 7. maddesi uyarınca meydanların kendi denetiminde olduğunu, Beşiktaş Belediyesi'nin bu alanda söz sahibi olmadığını ve söz konusu sundurmaların “kaçak” olduğunu dile getirmişti. Yaklaşık üç yıl önce yapılan, pazarda 'çatı' işlevi gören sundurmaların neden şimdi yıkıldığı sorusu ise cevapsız kaldı.

Sundurmaların kaçak olduğu iddiasına cevap vermektan kaçınan Beşiktaş Belediyesi ise, halkın mağdur edilmemesi gerektiğini ve Ortaköy esnafına her türlü lojistik desteği vermeye devam edeceklerini belirtiyor.

Pazarlarını örten sundurma, önceden haber vermeden yıkılan Ortaköy esnafı ise endişeli. HaberVs'nin görüşünü aldığı esnaf ve Ortaköylüler, yıkımı siyasi çekişmeye bağlıyor. Genel kanı,  AKP’li Büyükşehir Belediyesi ile CHP’li Beşiktaş Belediyesi arasındaki rekabetin kendilerini mağdur ettiği yönünde.

Ortaköy, Büyükşehir Belediyesi ile CHP'li ilçe belediyelerinin, özellikle semt meydanlarının düzenlenmesi konusunda  yaşadığı çekişmenin son mağduru oldu.

Belgrad için hareket zamanı

Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma Vakfı (ÇEKÜL), İstanbul’un yaşam kaynaklarından Belgrad Ormanı’nın “Muhafaza Ormanı” statüsünde kalması için kampanya başlattı. Hareket kapsamında öncelikle Belgrad Ormanı-Sorunlar ve Çözüm Yolları adlı bir  kitap yayınlayan ÇEKÜL, İstanbulluları ormanın maruz kaldığı ekolojik bozulmadan haberdar etmek ve desteğe çağırmak amacıyla belgradicinhareket.com blogunu oluşturdu.

Su üretimi, ulusal savunma, erozyonu önleme, koruma ve bilimsel işlevlerinden dolayı 1950’de muhafaza ormanı statüsü kazanan Belgrad Ormanı, halkın gayri resmi mesire alanı olarak kullandığı bazı bölgeleri tabiat parkına dönüştüren, yasadan etkilendi. 2011’deki bu düzenleme sonucunda ormanda yer alan Mehmet Akif Ersoy, Kömürcübent, Kirazlıbent, F. Rıfkı Atay, Bentler, Neşetsuyu, Irmak, Fatih Çeşmesi ve Ayvat Bendi mesire yerleri tabiat parkı ilan edildi.

Tamamı Muhafaza Ormanı kapsamındayken bile gerektiği gibi korunamayan Belgrad Ormanı, son düzenlemeler nedeniyle daha savunmasız hale geldi. Bir yılda ortalama 350 bin araç ormana girerken, bir milyon kişi ise piknik, koşu gibi sebeplerle ziyaret ediyor. Yoğun kullanım yüzünden hidrolojik dengesi bozulmaya başlayan ormandaki dinlenme yerlerinde bulunan ağaçların yüzde 60’ı hasta.

Gündemdeki ”Tabiat ve Biyoçeşitliliği Koruma Kanunu” tasarısı kabul edilirse, Belgrad dâhil çoğu orman yapılaşma riskiyle yüz yüze gelecek. İstanbul Orman Fakültesi’yle birlikte ÇEKÜL, bu duruma karşı çıkmak amacıyla Doğa İçin Ses Ver imza kampanyasını da destekliyor.

'Hükümetler ve holdingler basın özgürlüğünü sınırlıyor'

Beşiktaş Belediyesi’nin  düzenlediği “Ustalara Saygı” gecesinin  konuğu  gazeteci, yazar ve araştırmacı Hıfzı Topuz’du. Nazım Hikmet Vakfı’nın katkılarıyla gazeteci Faruk Şüyün’ün hazırladığı organizasyon, 25 Şubat’ta Akatlar Kültür Merkezi’nde gerçekleşti. Etkinlik, gazeteci Nazım Alpman’ın hazırladığı Hıfzı Topuz belgeselinden bir bölüm gösterilerek başladı. Gösterimden sonra Topuz’un dostları anılarını paylaşmak üzere sahneye davet edildi. TEMA Vakfı’nın kurucusu Hayrettin Karaca, İletişim Araştırmaları Derneği (İLAD) Başkanı Prof.Dr. Aysel Aziz, eski YÖK Başkanı ve Anayasa Profesörü Erdoğan Teziç gibi birçok isim Topuz'la ilgili konuşma yaptı.

Gecenin öncesinde HaberVs’nin sorularını yanıtlayan Hıfzı Topuz; hükümetlerin holdingler aracılığıyla medya üzerinde baskı kurabileceğini belirterek Fransa’da Sarkozy’nin bunu denediğini, ancak gazetecilerden büyük tepki aldığını hatırlattı.

Meslek içi sorunların da yine mesleki örgütler tarafından çözülmesi gerektiğini belirten Topuz, ahlak ve etik ilkelerinin meslek içi ilkeler olduğunu, bunlara hükümetlerin müdahale etmemesi gerektiğini söyledi.
Hükümetin baskısı altında basın özgürlüğünden söz edilemeyeceğini de vurgulayan Hıfzı Topuz, günümüzde sosyal medyanın bu baskıya karşı büyük bir özgürlük alanı getirdiğini, onu kısıtlamaya çalışsalar bile özellikle gençlerin buna izin vermeyeceğini ifade etti.

‘Laleli devri’ni Çin bitiriyor

Sovyetler Birliği’nin çökmesinden sonra bavul ticaretiyle canlanan deri sektörü ve Laleli piyasası zor günler yaşıyor. 1990’ların başından itibaren Rusya, Ukrayna, Romanya, Bulgaristan başta olmak üzere eski doğu bloku ülkelerinin pek çoğuna gerçekleştirilen deri ve tekstil ihracatının merkezi konumundaki Laleli, son 5-6 yıldır Çinli üreticilerin baskısı altında.

Yirmi yıla yakın zamandır, Türkiye’de üretilen kaliteli derilerle yaptıkları üretimi gerek resmi ihracat, gerekse bavul ticareti yoluyla pek çok komşu ülkeye satan dericiler, Çinli üreticilerin kalitesiz ve ucuz ürünleri karşısında pazarlarını kaybettiklerini dile getiriyor.

Bir zamanlar canlı bir ticaret ve üretim merkezi olan Laleli ve Zeytinburnu, bugünlerde neredeyse boş oturuyor. İşçilerden hamallara kadar bu sektörden geçimini sağlayan pek çok kişi uzun süredir evine doğru düzgün ekmek götüremediğinden şikayet ediyor.

HaberVs, Laleli ve Zeytinburnu’nda Çin rekabeti karşısında deri sektörünün nabzını tuttu.