Din dersine çoğulcu yaklaşım




“Seküler toplumlarda ve laik devletlerde din dersi” konulu sempozyum, İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde yapıldı. Geçen hafta sonu İstanbul Goethe Enstitüsü ve İstanbul Bilgi Üniversitesi AB Enstitüsü işbirliğiyle, üniversitenin Dolapdere kampusunda yapılan sempozyumda Almanya ve Türkiye’deki din dersi uygulamaları çeşitli konu başlıkları altında örneklerle değerlendirildi. Sempozyumun ilk günü, “Din eğitiminin Kurumsal, hukuki ile siyasi çerçevesi”, “Din eğitiminin tarihsel gelişimi ve bugünkü toplumsal ortamı” ve “Almanya’da din eğitimi ekseninde güncel tartışmalar” başlıkları altında 3 oturum yapıldı. İlk günkü konuşmacılardan, Hamburg Üniversitesi Din Eğitimi ve Uluslararası İlâhiyat Bölümü’nden Prof. Dr. Wolfram Weisse, Hamburg’da her türlü mezhebi kapsayan bir din dersi uyguladıklarından bahsetti. Dinler arası diyalogu sağlamak için en uygun yerin okullar olduğunu söyleyen Weisse, bu tür bir din dersinin çocuklara hem kendini tanıma fırsatı verdiğini hem de farklı olana saygı duymayı aşıladığını ileri sürdü.

Alevilerden alternatif din eğitimi

Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu Proje Sorumlusu İsmail Kaplan da, Almanya’daki Alevilerin, kendi mezheplerini anlatan ders istediklerinden bahsetti. Asimilasyona karşı bu dersleri çok önemsediklerini vurgulayan Kaplan, bu ders için taslak oluşturduklarını ve program hazırladıklarını söyledi. Planlanan derste Allah, Hz. Muhammed ve Ali üçlemesine vurgu yapılacağını belirten Kaplan, “Kutsal Güç konusunda, ‘insan tanrının yansımasıdır’ anlayışına değinilecek. İnsan-ı kâmil olmak konusu da rızalık, insanın egosunu yenmesinin önemi ve Allah’ın ‘bana kendi aranızdaki haksızlıklarla gelmeyin’ sözü çerçevesinde işlenecek. Ve Canların ölmezliği konusunda da Alevi inancında önemli bir yere sahip olan ‘tanrıdan geldik tanrıya gidiyoruz’ anlayışı ve insanın dokunulmazlığı gibi alt başlıklar olacak” dedi.
Bu konular dışında ailem, yardım etmek, dinler arası diyalog gibi konular da bu ders kapsamında olacak diyen Kaplan, dersin Almanca olacağını fakat lokma, cem gibi terimlerin orijinal kalacağını belirtti. Kaplan, bu dersi verecek kişilerin ise Almanya’da eğitim görmüş Aleviler olması gerektiğini düşündüklerini belirtti.

Çözüm, müfredat değişikliği ya da seçmeli ders

Sempozyumun 2. gününde de, “Türkiye’de seküler ve çoğulcu bir toplumun din eğitimi ekseninde aktüel tartışmalar” ile “Din derslerinin pratiği” başlıklı oturumlar gerçekleşti. Konuşmacılardan Sakarya Üniversitesi, İlâhiyat Fakültesi’nden Prof. Dr. Recep Kaymakcan “AİHM’nin, Türkiye’de zorunlu din dersleri ile ilgili kararının din eğitimine muhtemel etkileri” başlıklı konuşmasında AİHM’nin, Türkiye’deki din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi ders programıyla ilgili açılan bir davada verdiği karara değindi. Kaymakcan, AİHM kararında ilköğretim okullarındaki zorunlu Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi kitaplarında, önceliğin Sünni mezhebine verilip alevi inançlarının müfredat programında yer almamasının, “demokratik bir toplumda olması gerektiği gibi objektif ve çoğulcu olmadığı tespitinde bulunduğunu” söyledi. Kaymakcan, Türkiye’de bu sorunun çözümünün, “Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi dersi müfredatının çoğulcu bir anlayışla değiştirilmesi ya da dersin seçmeli hale getirilmesi” olduğunu söyledi. Müfredatın çoğulcu bir şekilde değiştirilmesinin fayda sağlayacağını belirten Kaymakcan, Norveç’in de uyguladığı bu yöntemin sosyal barışı sağlama potansiyeli de olduğunun altını çizdi.

“Dersler objektif olmalı”

Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Prof. Dr. Niyazi Öktem de, Türkiye’deki sıkıntının tarih, felsefe, psikoloji, sosyoloji sorunundan kaynaklandığını vurguladı. Liselerde karşılaştırmalı din ve tarih dersleri olması gerektiğini savunan Öktem, liselerde şoven bir tarih okutulduğundan ve öteki kavramının körüklendiğinden yakındı. Din derslerinde de diğer dinlerin objektif bir şekilde anlatılması gerektiğini ve farklı yorumların bir düşmanlık nedeni olarak ortaya konmaması gerektiğini ifade etti.