Agos gazetesi yayın yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesiyle ilgili davanın İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen 9. duruşması bugün (20 Nisan 2009) yapıldı. Cinayetin tetikçisi Ogün Samast, sağlık nedenlerini gerekçe göstererek katılmadığı iki duruşmanın ardından bu kez mahkemedeydi. Duruşmada Samast’ın yanısıra tutuklu sanıklardan Ersin Yolcu ve Ahmet İskender ile tutuksuz sanıklardan dönemin Alperen Ocakları Trabzon il başkanı Mustafa Öztürk’de hazır bulundu. Bir önceki celse yumruklaştıkları için mahkemenin bu duruşmaya getirilmemeleri kararı aldığı Erhan Tuncel ve Yasin Hayal ise duruşmada yoktu. Duruşmada Ogün Samast’ın bıyıklı ve kilolu hali dikkat çekti. Hrant Dink’in kızı Delal Dink, eşi Rakel Dink, kardeşleri Orhan ve Yusuf Dink’in yanısıra duruşmayı Paris Barosu’ndan avukatlar ve milletvekili Ufak Uras da izledi.
Cüppe krizi
Duruşmanın sabah oturumu avukat cüppesi kriziyle başladı. Bazı avukatlar duruşmaya barodaki cüppeler bittiği için cüppesiz katılmak isteyince, Mahkeme Başkanı Erkan Canak, “Cüppesiz almam” dedi. Avukatlar, “Adliyede çok duruşma varmış. Baroda cüppe kalmamış” deyince Mahkeme Başkanı duruşmaya gözlemci olarak katılan Paris Barosu’ndan avukatları kastederek, “Fransa’dan avukat gelmiş cüppeli, sizin cüppeniz yok” diye tepki gösterdi. Müdahil avukatlarından Bahri Bayram Belen “Arkadaşlarımız cüppesiz otursun. Ancak söz alırken biz cüppelerimizi onlara verelim” diye öneri sundu. Mahkeme Başkanı’nın Belen’e yönelik “Olmaz, burası gardırop mu?” sözleri ise salonda gülüşmelere neden oldu.
Tetikçi başkasıydı iddiası
Davanın sabahki oturumunda Dink cinayetiyle ilgili bilgileri olduğunu iddia ettikleri bir dilekçeyle ifade vermek istediklerini belirten adli suçlardan tutuklu 5 kişi tanık olarak dinlendi. Silivri Cezaevi idaresine dilekçe sunan çoğu cinayetten tutuklu Volkan Eryeliğ, Şinasi Şentürk, Veli Halis Çelik, Orçun Cürek ve Adil Orhan mahkemede verdikleri birbirine benzeyen ifadelerde, Ogün Samast’ın cinayette piyon olarak kullanıldığını ve tetiği çekenin başkası olduğunu öne sürdü. Tanıklar ifadelerinin kaynağının, cinayet suçlamasıyla Silivri Cezaevinde bulunan ve bir süre koğuş arkadaşlığı yaptıkları eski İstanbul Emniyet Müdürü Şükrü Balcı’nın oğlu Ertuğrul Balcı olduğunu söyledi. Tanıklar daha önce de cezaevi idaresine konuyal ilgili dilekçe yazdıklarını ancak geri çevrildiğini belirterek, sonrasında ise farklı koğuşlara dağıtıldıklarını da söyledi.
Görmedim, duymadım, bilmiyorum
Müdahil avukatlarından Bahri Bayram Belen’in, tanıkların ifadeleriyle ilgili düşüncelerini sorduğu Ogün Samast ise sorulara, “Hiçbir sorunuza cevap vermek istemiyorum” karşılığını verdi. Bir çok soruyu, “Daha önce anlattım” diyerek geçiştiren Samast, Dink ailesinin avukatlarının, “Eyüp’te arkadaşlarınla buluştun, dolaştın, gezdin. İlk defa gittiğin Agos’un yerini nasıl buldun?” sorusuna ise, “Adres aklımdaydı. İnsanlara sordum. Yanımda birisi vardıysa bunu kanıtlayın. O kadar büyük konuşuyorum. Yanımda birisi yoktu” diye cevap verdi. Avukat Arzu Becerik’e, “Sen dövecekmiş gibi soru soruyorsun, sana cevap vermeyeceğim” diyen Samast ailesiyle ilgili sorulara sert tepki gösterirken, cep telefonuna ait iki sim kartı ne kadar süre kullandığını ve nasıl kaybettiğini de hatırlamadığını söyledi. Samast, avukat Fethiye Çetin’in, “Daha önce ‘Yasin Hayal’in çevresi var, aileme bir şey yapar diye korkuyorum’ demişsin. Hayal’in çevresi kimler?” şeklindeki sorusuna, “Çevresini tam bilmiyorum. Avukatı Fuat Turgut ailemin yanına gitmiş. Ailem bana anlatmıyor, üzülmemem için. Fuat Turgut aileme gittiğini kendisi söyledi” diye yanıtladı.
Cerrah, Akyürek, Öz tanık olarak bile yok
Verilen aranın ardından öğleden sonra görüler oturumda ise sanık Mustafa Öztürk’ün avukatı Havva Sezen Paris Barosu’ndan hukuki gözlem için duruşmayı izlemeye gelen heyetin “yargıyı zedeleyeceği” gerekçesiyle salondan çıkarılmaları gerektiğini iddia etti. Avukat Sezen, Fransız avukatların cüppelerini çıkarmaları durumunda davayı izleyebileceğini söyledi. Bunun üzerine Dink ailesinin avukatları Bahri Bayram Belen, Kemal Aytaç ve Fethiye Çetin ile sanık Öztürk’ün avukatı arasında kısa süreli bir tartışma yaşandı. Daha sonra müdahil avukatları İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek, dönemin Trabzon İl Jandarma Alay komutanı Albay Ali Öz, Trabzon eski Emniyet Müdürü Reşat Altay’ın da aralarında bulunduğu 5 kamu görevlisi ile dönemin diğer yetkililerinin duruşmada dinlenmesi talep etti. Taleplerin ardından mahkeme savcısı dönemin kamu görevlilerinin dinlenmesi talebenin reddedilmesini, sanıklardan Ersin Yolcu ve Ahmet İskender’in tahliye edilmesi yönünde görüş belirtti. Mahkeme heyeti müdahil avukatlarının taleplerini reddederken, savcının tahliye istediği sanıklardan Ersin Yolcu ve Ahmet İskender’in de tutukluluklarını devamına karar verdi. Dava 6 Temmuz 2009 tarihine ertelendi.
Hrant’ın arkadaşları
Davayla ilgli gazetecilere bir açıklama yapan Paris Barosu avukatları, cinayette dolaylı ve doğrudan sorumluluğu bulunanların sorumluluklarının belirlenmesini ve cinayetin aydınlatılmasını istedi. Dava devam ederken “Hrant’ın Arkadaşları” adlı grup da Beşiktaş Barbaros Meydanı’nda biraraya gelerek açıklama yaptı. “Hrant İçin Adalet İçin” ve “Hala Nasıl Sessiz Olabiliyoruz?” yazılı pankartlar açan grup, “Yaşasın halkların kardeşliği”, “Hepimiz Hrantız, hepimiz Ermeniyiz” sloganları attı. Grup adına Derya Alabora ile birlikte bir açıklama yapan Sanatçı Mahir Günşiray, “Hrant Dink cinayetinin gerçekten aydınlatılmasını istemeyen birileri var ve bunların gücü adaletin yolunu tıkamaya bugüne kadar yetti” dedi. Günşiray, hafızalarının güçlü olması nedeniyle kaygılı olduklarını ve yargılananları örgütleyenlerin, onlara “öldür” emri verenlerin yakasını bırakmayacaklarını belirterek, “Şu içerideki katillere ‘Hrant’ı öldür’ diyenler cezalandırılmadan bu ülkede alnı açık yaşayamayız. kimse kendini kandırmasın” diye konuştu. Grup, açıklamanın ardından dağıldı.
Bir arpa boyu yol gidilemedi
19 Ocak 2007 günü Agos Gazetesinin Şişli’deki binası önünde silahlı saldırı sonucu katledilen Hrant Dink cinayeti Ergenekon davasının iddianamesinde de, “ülkeyi istikrasızlığa itmeye dönük sansasyonel olaylar” arasında gösterilmişti. Ergenekon savcılarının hazırladığı iddianamelerde Dink suikastına atıf yapılsa da cinayetten sorumluluğu olabilecek hiçbir kamu ve emniyet görevlisi sanıklar arasında bulunmuyor. Dink ailesi avukatlarının, cinayet planları tespit edildiği halde önlem almayan Trabzon emniyeti ve jandarmasına bağlı görevlilerin de cinayet dosyasından yargılanması yönünde yaptıkları başvurular da reddedilmişti.