Diyarbakır anlattı Erdoğan duydu mu?




Ahmet Şık
ahmets@medyakronik.com

Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin sorunlarını anlatmak için Ankara’ya giderek Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile muhalefet partileriyle görüşen Diyarbakır sivil toplum örgütleri, sorunlar ve çözüm önerilerini içeren 20 maddelik rapor sundu. Dün (7 Nisan) Başbakan Erdoğan’la gerçekleşen görüşmede “ana dilde eğitim” talebini dile getirdiği için başbakan tarafından “yalan söylemek ve dürüst olmamakla” suçlanan Diyarbakır Barosu Başkanı Sezgin Tanrıkulu, Kürt sorununun çözümüne karşı bir direnç olduğunu belirterek, “Yapabileceğimiz tek şey olan demokratik taleplerimiz ve önerilerimizi ilettik. Sorunun demokrasi içinde ve şiddeti dışlayan biçimde çözümünde ısrarcı olmak gerekiyor ancak bizim dışımızda da girişimler olması lazım” dedi. Tanrıkulu, Başbakan Erdoğan’ın kendisini yalancılıkla itham etmesi üzerine, “Ben dürüstlüğümü kimseye sınatmam” diyerek toplantıyı terk etmişti.

MHP randevu vermedi

Baro Başkanı Tanrıkulu dışında Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kaya ile Meclis Oda Başkanı Abdulselam Odabaşı, Diyarbakır Ticaret Borsası Başkanı Fahrettin Akyıl, Esnaf Sanatkarları Odaları Birliği Başkanı Alican Ebedinoğlu, Ziraat Odası Başkanı Bahri Erdem, Tabipler Odası Başkanı Adem Avcıkıran, Mazlum-Der Başkanı Selahattin Çoban, Türk-İş Diyarbakır temsilcisi Zülküf Karakoç, Kadın Merkezi Başkanı Nebahat Akkoç, Diyarbakır Sanayici İşadamları Derneği Başkanı Raif Türk, Güneydoğu Sanayici İşadamları Derneği Başkanı İsmail Bedirhanoğlu, Müstakil Sanayici İşadamları Derneği Başkanı Ahmet Öcal ve Doğu Güneydoğu Sanayici ve İşadamları Derneği Federasyonu Başkanı Şeyhmus Akbaş’tan oluşan heyet bugün de (8 Nisan) Ankara’da bazı görüşmelerde bulundu. Cumhurbaşkanı Gül, Başbakan Erdoğan, Demokratik Sol Parti Genel Başkanı Zeki Sezer ve Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Deniz Baykal’la görüşerek 20 maddelik sorunlar ve çözüm önerilerini içeren raporu sunan heyeti Milliyetçi Hareket Partisi ise randevu talebini geri çevirerek kabul etmedi.

Siyasi ve ekonomik çözüm paketi

Heyetin hazırladığı ve Cumhurbaşkanı, Başbakan ile muhalefet partileri liderlerine sunduğu siyasal ve ekonomik reformlar içeren raporda yer alan talepler özetle şöyle sıralandı:
Anadilde eğitim, hizmet ve yayın hakkı hayata geçmeli.
Yeni demokratik, özgürlükçü bir anayasa yapılmalı.
Zorunlu göçe maruz kalanların sorunları çözülmeli.
Yargı reformu gerçekleştirilmeli.
Avrupa Birliği politikaları hayata geçmeli.
Yerel yönetimlerin etkinliği artmalı.
Ayrımcılığa karşı politikalar sürdürülmeli. Medya bu konuda teşvik edilmeli.
Bölgeler arası gelişmişlik farkını giderecek politikalar üretilmeli.
Teşvik Yasası’yla pozitif ayrımcılık yapılmalı ve vergi indirimi getirilmeli.

Kürt sorununun çözümüne karşı direnç var”

Başbakan Erdoğan’la yapılan görüşme sırasında anadilde eğitim konusunda yaşanan tartışma nedeniyle toplantıyı terk eden Diyarbakır Barosu Başkanı Tanrıkulu, Kürt sorununun diğer meselelerin gölgesinde kalmaması, ekonomik değil siyasal yönünü de ele alan tüm boyutlarıyla ele alınması için çalıştıklarını söyledi. Bunun sağlanması için, bölgedeki sivil toplum kuruluşlarının dışındaki kurum ve kişilerin de çaba harcaması gerektiğini vurgulayan Tanrıkulu, “Kürt sorununun çözümüne karşı bir direnç var. Biz de yapabileceğimiz tek şey olan demokratik taleplerimiz ve önerilerimizi ilettik. Sorunun demokrasi içinde ve şiddeti dışlayan biçimde çözümünde ısrarcı olmak gerekiyor ancak bizim dışımızda da girişimler olması lazım” dedi.

Siyasi açılımlar da gerekli

Hükümetin Kürt sorununa çözüm için sadece ekonomik değil siyasi açılımlar da yapması gerektiğini düşündüğünü ve bunu dile getirdiği için de Başbakan Erdoğan’la aralarında tartışma yaşandığını belirten Tanrıkulu, “Ben fikirlerimi açıkça ve özgürce söylüyorum, karşılığında böyle bir tavır görmeyi kabul edemem. Toplantı sırasında başbakana, ‘Güneydoğu’ya yönelik paket açıklayacaktınız, ne oldu? Şimdi bunu hep ekonomik ağırlıklı ifade ediyorsunuz. Sorunun ekonomik değil siyasi yönü de var. Bölge sizden paket bekliyor’ dedim. Başbakan ise, “Ben olaya sadece ekonomik bakıyorum. Siyasi ne varsa söyle” diye konuştu. Bunun üzerine ‘Ana dilde eğitim ve ana dilde kamu hizmeti alımı Türkiye’de yok’ demem üzerine de tartışma çıktı. Erdoğan, ‘Ana dilde eğitim hiçbir yerde yok. Almanya’da da yok’ karşılığını verince de kendisine Almanya’daki Türklerle buradaki Kürtlerin karşılaştırılamayacağını söyledim” dedi.

AKP üyesi değil baro başkanıyım”

Başbakanın sözlerine sinirlenerek, “Ana dilde eğitim sadece azınlıklar içindir. Onlara da kurs açılır. Yalan konuşuyorsun, dürüst değilsin” dediğini aktaran Tanrıkulu, “Başbakan görüşlerimizi beğenmeyebilir. Ancak dürüst olmamakla itham etmesi doğru değildir. Ben AKP üyesi değilim avukatım ve baro başkanıyım, kendisinin memuru da değilim. Görüşlerimi özgürce ve bağımsızca söylerim. Dürüstlüğümü kimseye sınatmam. Başbakan’ın üslubunu kabul etmediğim için bana hakaret edemeyeceğini söyleyerek toplantıyı terk ettim” dedi. Tanrıkulu kendisinin toplantıyı terk etmesinin ardından Erdoğan’ı üslubunun sert olduğu yolunda uyaran heyet üyelerine de, “Yalan yanlış cümleler kullanıyor. Bunları bölgede PKK ağzıyla söyleyenler var. Ben Avrupa’yı biliyorum. Dünyada olmayan talepler isteniyor” karşılığını verdiğini söyledi. Erdoğan’la Tanrıkulu arasında benzer bir tartışma ocak ayında Diyarbakır’da yaşanmıştı. Erdoğan, Tanrıkulu’nun, “Anadilde eğitim olsun ve üniversitede Kürdoloji bölümleri açılsın” önerisine, “Sadece Kürtler yok. Yarın Çerkezler, Lazlar da isteyecek. Sorumluluk mevkiinde değilsen atış serbest. Bekâra karı boşamak kolay” yanıtını vermişti.