Dünyadaki üç tabanca ve tüfekten ikisi sivillerin elinde

Ayçin Kırbaş

Hıncal Uluç’un köşesine büyük bir kızgınlıkla taşıdığı silahlı şampiyonluk kutlamaları ve bundan zarar gören hatta ölen insanlar, eğer acil olarak önlemler alınmazsa pek bitecek gibi görünmüyor. Düşük kültürel düzey ve gelenekçi yapının bir sonucu olarak ortaya çıkan, futbol maçları sonrasında ve düğünlerde havaya silah sıkma alışkanlığı Türkiye ve Orta Doğu başta olmak üzere kuzey Afrika ve Asya coğrafyasında varlığını sürdürüyor.

Ancak istatistikler bu gelenekler dışında kalan bölgelerde de bireysel silahlanmanın çok büyük bir sorun olduğunu gösteriyor. Verilere göre dünyadaki ateşli silahların yaklaşık üçte ikisi devletlerin veya güvenlik güçlerinin değil, bireylerin elinde bulunuyor. Bu durumda bireysel silahlanma eğilimi ya da alışkanlığı ortadan kaldırılmadan ateşli silahların her gün yanıbaşımızdaki insanların canının almaya devam edeceği de ortada.

Devletlerin silahlanma yarışı

Türkiye silah yarışında ilk 10 ülke arasında yer alıyor. “Uluslararası Barış Anlaşmaları Enstitüsü”nün hazırladığı raporda, dünyada askeri harcamaların son 10 yılda yüzde 37 arttığı açıklanıyor. Raporda, askeri harcamaların 2006 yılında 1 trilyon 204 milyar dolara ulaştığı ve harcamaları yapanların başında ABD’nin geldiği belirtiliyor. Rapora göre, Türkiye silah yarışında ilk 10 ülke arasında yer alıyor. “Dünyadaki askeri harcamaların, hükümetlerin sosyal alanlara daha fazla kaynak aktarmalarına olanak sağlayacak şekilde azalmasını” küçük bir ihtimal olarak gören raporda, “Askeri alana harcama yapan ülkeler savaşta olduğu sürece, dünyadaki askeri harcamalardaki artış eğiliminin tersine dönmesi beklenmiyor” deniliyor.

Bireylerin silahlanma yarışı

Ancak devletler kadar bireylerin de silahlanma yarışı içinde olması, dünyada silaha harcanan para miktarının düşürülmesini engelliyor. Uluslararası Küçük Silahlar Eylem Ağı (IANSA) verilerine göre siviller dünyadaki silahların yüzde 74’üne sahip. 2002’de yapılan küçük silahlarla ilgili araştırmaya göre, dünyada bulunan toplam 638.9 milyon silahın 378.3’ü (ortalama yüzde 59.2’si) sivillerin elindeydi bugün ise dünyadaki toplam 875 milyon ateşli silahın 650 milyonuna yani yüzde 74.3’üne siviller sahip bulunuyor. Bir başka deyişle siviller devletlerden daha hızlı silahlanıyor…

Türkiye orta sıralarda

Sivillerin elindeki silah adedinin toplam ateşli silahlara oranı sıralamasında Türkiye yüzde 13’le orta sıralarda yer alıyor. “Öncelikle işe bireylerin silahlanmasının önlenmesi ile başlamalıdır” diyen Umut Vakfı koordinatörü Esengül Ayyıldız, silah sahibi olmanın, silah taşımanın ve üstelik “ben”liği tamamlayan, güçlendiren bir unsur olarak, göstere göstere taşımanın bireysel silahlanmayı engelleyen çalışmaları hayli güçleştirdiğini söylüyor. Ayyıldız’a göre, atalardan gelen bu kültür, bugün diziler gibi popüler televizyon programlarıyla da gündelik “kent” yaşamı içindeki kültürel kodlara rahatlıkla yerleşiyor.

Düğünde silah serbest olsun!

Bazı milletvekillerinin “düğünlerde silah koyacak yer bulamazlar” gerekçesiyle açık alanda, düğün, nişan, kına gecesi, sünnet törenlerinde silah taşınmasına izin verilmesine yönelik taleplerine dikkat çeken Ayyıldız, “Açık alanlarda silahları yasaklamayan zihniyet, aslında düğünlerde atılan kurşunların aldığı canları umursamıyor. Çünkü onlar, yanlış da olsa geleneği insan yaşamından daha değerli görüyorlar. Oysa öncelikli olan insanın yaşama hakkıdır. Eğer bir geleneksel unsur insan yaşamını tehdit ediyorsa, onun tehdidi ortadan kaldıracak şekilde dönüştürülmesi gerekir.” diyor.

Bugün Türkiye’de ruhsatlı silah sayısının yaklaşık 2,5 milyon civarında olduğunu, olaylarda ele geçirilen ruhsatsız silah sayılarından yola çıkılarak yapılan tahminlere göre Türkiye’de bu sayının 3 ile 7 katı arasında ruhsatsız silah bulunduğunu dile getiren Ayyıldız, silah kapsamında kabul edilmeyen kurusıkı tabancaların sayısının ise çok daha yüksek olduğunun ve kolaylıkla gerçek silaha çevrilebildiklerinin altını çiziyor.

Sigara yasak, silah serbest

Türkiye’de insan sağlığına zararı nedeniyle sigarayla ilgili her türlü önlem alınmasına rağmen silahlanmanın, silah kullanımının, silah taşımanın özendirilmesinin önünde de herhangi bir engel bulunmuyor. Açıkhava mecralarında ve gazetelerde her türlü ateşli silahın reklamının yapılması serbest olduğu gibi bazı gazeteler işi, logolarının yanına silah reklamı almaya kadar vardırabiliyorlar.

Geçtiğimiz aylarda MKEK’in silah satışında kredi kartına taksit işlemi başlatması gibi uygulamalar yanında milletvekilleri ve bürokratların da zaman zaman ellerinde ve bellerinde silahla kamera karşısına geçmekten çekinmedikleri Türkiye’de düğünler ve maç kutlamalarında daha çok kişiyi kaybedeceğiz gibi görünüyor…

Hıncal Uluç’un 19 Haziran 2008 tarihinde Sabah’ta yayınlanan yazısı

İnşallah eleniriz!..
İNANIN fena halde böyle diyesim geliyor.. Hatta çıkıp duaya çağırasım geliyor, mahalleyi..
Bu kahrolası Allah’ın belaları yüzünden, hem de ulusça en ihtiyaç duyduğumuz günlerde zafere lanet edip, yenilgi dilenesim geliyor..
Hep ayni hikâye.. Hep ayni trajedi..
Bir futbol maçı kazandık mı patlayan tabancalar ve durup dururken ölen masumlar..
Çek maçı biterken, Sevgili spiker kardeşim Melih sevinç çığlıkları atma yerine öğüt veriyordu başımıza gelecekleri bildiği için.. “Sakın silaha sarılmayın, sakın şarjör boşaltmayın.. Masumları öldürmeyin” diye..
Ama sarıldılar.. Cinsel iktidarsızlıklarını, eksik erkekliklerini saklamak için her fırsatta silaha sarılanlar, güya havaya saydırdıkları kurşunlarla gene, zaferi kana boyadılar.
Yığınla yaralı var.. 12 yaşındaki İzel şimdi yoğun bakımda yaşam savaşı veriyor. Çıkar mı belli değil.. Çıksa bir daha sağlıklı olur mu belli değil?..
Söyler misiniz, dünyada hangi maçı kazanmak buna değer?.
İnsan canından kıymetli bir şey var mı?. O canın bedeli var mı?..
Her zaferin ardından bu haberleri kanıksadık. En acısı da bu.. Kanıksamak.. Ateş düştüğü yeri yakıyor, ötesinin umurunda değil.
Bu ülkede medya medya olsa, gerçekten dördüncü güç olsa, bu yasa değişmez mi?.. Caydırıcı hale getirilmez mi?. Kutlamalarda silah gösteren ve sıkanların hayatını kaydırsak, bir daha sayabilir mi, hayvan oğlu hayvan?..
Medya medya olsa, bu Meclis’i yeni yasaya zorlamaz mı, insanlarımızın canı için..
Sıkanlar bu Meclis’te.. Milletvekili, hatta bakan var, sıkan, sıkanı teşvik eden.. O zaman İmam cemaat hikâyesi.. O film adına geçen O. Çocuğunu kim durduracak?..
Hırvat zaferi kaç cana mal olur, düşünebiliyor musunuz?..
Türkiye, yarı finale, finale çıkarsa, hele bir de Maazallah şampiyon olursa kaç masum ölür?..
Kızar mısınız bana “İnşallah eleniriz” dersem?..