Medyakronik
info@medyakronik.com
Hrant Dink’in öldürülmesi konusunda istihbarat bilgisi bulunmasına rağmen tedbir almadıkları iddia edilen İstanbul Emniyet Müdürü Celalattin Cerrah’la birlikte sekiz polisin yargılanmasının önü yargı kararıyla kapandı. Bölge İdare Mahkemesi, sekiz polisin yargılanmasına gerek olmadığına karar verdi. 2005’te Ermeni konferansının yürütmesini durduran karara imza atan üye hâkim Sadaattin Yaman, Cerrah’ın yargılanması yönünde karşı oy kullandı. Dink ailesinin avukatlarıysa iç hukuk yolları tükendiği için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) gidecek.
Cerrah’a yargıdan koruma kalkanı
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesinin ardından, İstanbul emniyetiyle ilgili inceleme başlatılmış, ilk ön inceleme raporunda dönemin İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler hakkında soruşturma izni verilirken, Cerrah hakkında izin verilmemişti. İtiraz üzerine Bölge İdare Mahkemesi kararı bozdu. Bunun üzerine yeniden müfettiş görevlendirilip ikinci ön inceleme yapıldı. Yeniden Güler’in yargılanması istendi. İtiraz üzerine üçüncü bir ön inceleme yapıldı. Bu üçüncü incelemede Güler’le birlikte Emniyet Amiri İbrahim Pala, İstihbarat Şube’de Başkomiser İbrahim Şevki Eldiven, Komiser Volkan Altnbulak ile polis memurları Bahadır Tekin ve Özcan Özkan hakkında soruşturma izni verilmesi istendi. Cerrah’la birlikte İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı Bülent Köksal’ın yargılanmasına gerek olmadığı görüşü bildirildi. İstanbul Valiliği de bunu onayladı ve altı polisin Dink cinayetinde ihmalleri olduğu gerekçesiyle yargılanmasına izin verdi. Hem hakkında ön inceleme yapılanlar ve hem de Dink ailesinin itirazı üzerine dosya yeniden Bölge İdare Mahkemesi’ne taşındı. Dink ailesi Cerrah’ın da soruşturmaya dahil edilmesini istiyordu. Bölge İdare Mahkemesi bu talebi reddettiği gibi diğer polisler hakkında ‘yeterli bilgi ve belgenin dosya muhteviyatı itibariyle mevcut olmadığı anlaşıldığından’ ‘yargılamaya gerek yok’ kararı verdi.
Ayetli karşı oy
Bölge İdare Mahkemesi’nin ‘polislerin yargılanmaması’ yönündeki kararına mahkeme üyesi hâkim Sadettin Yaman ‘Cerrah’ın yargılanması gerekir’ diyerek muhalif kaldı. 2005’te düzenlenmek istenen Ermeni konferansının yürütmesini durdurma kararını veren İstanbul 4. İdare Mahkemesi’nin başkanı olan Yaman, karşı oy yazısında ayetlere atıfta bulunuldu, farklı düşüncelerin toplumda güvenle ifade edilmesi için gerekli önlemlerin alınması gerektiği ifade edildi. Karardan bazı önemli satırlar özetle şöyle:
“İdarelerin muhtemel olaylara karşı önlem almaları gerektiği, Maide Suresi ve Şeyh Edebali’nin sözlerine atıfta bulunularak şöyle anlatıldı: “Bir insanı, haksız yere öldüren, bütün insanlığı öldürmüştür, ‘İnsanı yaşat ki Devlet yaşasın’ gibi moral değerlere sahip olan bir milletin idarecilerinden beklenmesi gereken bir davranıştır.”
“Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olup, bu topraklarda ebediyete kadar birlikte yaşama arzusunu, naaşının dahi bu topraklara gömülmesini vasiyet ederek göstermiş olan, her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı gibi, her türlü fikri özgürce savunabilme hakkına sahip olduğu konusunda herhangi bir tereddüt bulunmayan Dink’in farklı fikre sahip olmasının, anlayışla ve tahammülle karşılanması konusunda herhangi bir bu tereddüt yoktur. Dink’e de şahsi, fiziki ve mekânsal korumanın temin edilmesi, hukuk devleti ilkesinin doğal sonucudur.”
“Korumanın gerçekleştirilmesi konusunda görev ihmal edilmiştir. Bir istihbarı bilgi paylaşımı olmasa bile, konunun uzmanı bir emniyet mensubu olunmasına gerek olmaksızın sade bir vatandaşın bile tahmin edebileceği bir ortama rağmen, konunun ciddiyetinin yeterince değerlendirilmediği görülmektedir.”
Dosya AİHM’ye gidiyor
Dink ailesi avukatlarından Fethiye Çetin, “Dosya içinde somut bilgi ve deliller vardı. Müfettişlerin tespitleri var. Bilirkişilerin raporları var. Bu doğrultuda Valilik İl İdare Kurulu iki kişi dışında diğerleri hakkında yargılanma izni vermişti. Mahkeme kararı gerekçeli olmak zorundadır. İki bilirkişi raporunda da ‘Polis kusurlu’ diyor. Müfettişler ‘İstanbul polisi cinayetten sonra belge düzenlemiştir’ diyor. Mahkeme bunlara neden itibar etmediğini açıklamak zorundadır. Bu kadar bilgi ve delille donanmış dosyada böyle bir karar olmaz. İç hukuk yolları tükendi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuracağız. Diğer yolları da araştıracağız” dedi.
İhmaller zinciri
Bilirkişi ve müfettiş raporlarına göre, Trabzon İstihbaratı 17 Şubat 2006 tarihinde İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğü’ne yazı göndererek, ‘Yasin Hayal’in Ermenilere karşı büyük bir kin beslediğini ve İstanbul’da ses getirecek bir eylem planladığını, hedef olarak da Türkleri karalayıcı faaliyetlerde bulunduğu gerekçesiyle Dink’i seçtiğini, eylem için İstanbul’a gideceğini ve Sarıgazi’de fırında çalışan abisi Osman Hayal’in yanında kalacağını, ayrıca Yasin Hayal’in söz konusu eylemi yapabilecek bir yapıya sahip olduğunu’ bildirdi. Yazıyı alan İstihbarat Şube Müdürlüğü, ‘Osman Hayal hakkında adres çalışması yaptı ve ‘Hayal’in Sarıgazi’de bulunmadığı, Trabzon’da bulunduğu’ yönünde 24 Şubat 2006 tarihli bir rapor hazırladı. Ancak hazırlandığı öne sürülen rapor ne amirlere sunulmuş ne de bilgisayara girilmişti. Durumdan şüphelenen müfettişler İstihbarat Daire Başkanlığı’nın bilgisayar kayıtlarına girdi ve İstanbul istihbaratının Osman Hayal’le ilgili ilk bilgisayar sorgulamasını Dink öldürüldükten sonra yaptığı ortaya çıktı. Yani İstanbul istihbaratı Trabzon’un uyarısından sonra hiçbir çalışma yapmamış, Hayal kardeşlerin telefonlarını bile dinlememişti. Rapor cinayetten sonra hazırlanmıştı.