Medyakronik
Milli Takımlar Teknik Direktörü Fatih Terim, dün sürpriz bir basın toplatısı düzenledi. Terim’in söyleyecekleri, programda olmayan bir toplantıyla basının karşısına çıktığı için merak konusuydu. Teknik adam sözlerine “Mutlu, gururlu ve Türk milletinin kutlama mesajlarıyla dolu bir geceyi geride bıraktıklarını” ifade ederek başladı. Ama çok geçmeden sözü, toplantının “ana konusu” olan basına getirdi.
“Liyakatı sizden değil milleten aldık”
Milliyet gazetesinde yer alan habere göre Fatih terim şunları söyledi: “Kendi işimizi en iyi şekilde yapmaya çalışıyoruz. Sizlerin işini de zorlaştırıyoruz. 70. dakikadan sonra yazdıklarınızı çöpe atmak kolay değil. Bu sıkıntı için özür diliyoruz.
Gecenin en karanlık olduğu an, sabaha en yakın olduğu andır. Oyuncularım bunu akıllarından hiç çıkarmıyorlar. Buraya gelirken ‘oynadığı futbolla keyif veren ve alan, kaybetse de kazansa da manşetlere çıkacak bir takım’ dedik. Verdiğimiz sözü tuttuğumuz için de mutluyum.
İsviçre maçını 1-0’dan, son maçı da 2-0’dan çevirdik. Portekiz maçında da kötü oynamadığımızı düşünüyorum. Skor olarak geri düşünce eleştiri oluyor. Hatta saldıranlar da var. Hakaret edenler de var.
Ben soyunma odasından futbolcularımı ’Allah utandırmasın’ diye uğurluyorum. Tüm enerji ve konsantrasyonumuzu en iyi şekilde kullanacağız. Bizimle üzülüp, bizimle seviniyor Türk halkı. Kaybetsek muhtemel darağaçları kurulabilirdi. Oyuncularımla ben orada asılabilirdik. İdam sehpalarını da aşıp geliyoruz.
Bulmuşsunuz rahat ülkeyi yazıyorsunuz, İstanbul’a gelince isim vererek konuşacağız, biz liyakatı sizden değil milleten aldık. Dünya değişiyor, her şey değişiyor ama bazılarınız değişmiyor.
Maçtan bir gün önce prim konusunu açıyorsunuz. Ağzına para lafını alan yokken. Yalan yazılıyor, yalanı da bana soruyorsunuz. Böyle bir ülkeyi buldunuz, rahatsınız. Mahkemeye veriyoruz sekiz ayda bitmiyor. Burada rahatsınız bunu tepmeyin.”
Gerilimden beslenme
Fatih Terim’in Çek Cumhuriyeti karşılaşmasından önce düzenlediği basın toplantısına katılan Milliyet yazarı Hasan Cemal ise şunları kaleme almıştı:
“Fatih Hoca’nın yüz çizgileri de sıkıntılıydı, akşamki basın toplantısında. Söylemi, mimik ve jestleri, sağolsun, etrafına yine dalga dalga negatif enerji yayıyordu.
Ve gazeteci milletinin genç habercileri, Hoca’ya sorularını genellikle çekine çekine yöneltiyorlardı, bir terslik olmasın diye herhalde. Kim bilir, belki de fırça tedirginliği…
Fatih Hoca bu yaştan sonra tabii değişmeyecek. Daha çok ‘meydan okumak’tan beslenen ve bundan hoşlanan halleri ağır basıyor gibi…”
Yatağımdaki düşman
Anlaşılan o ki, gerilimsiz, basına meydan okumasız bir futbol Fatih Hoca’nın beslendiği kaynakları kurutuyor.
Hürriyet gazetesi spor yorumcusu Altan Tanrıkulu “Yatağımdaki düşman”başlıklı bugünkü yazısında bu durumu şu sözlerle anlatıyor:
“Dün de yazdım… ‘Bu takım bize bu coşkuyu yaşattığı için eleştirileri sonraya bırakıyorum’ diye.. Ama Fatih Terim bize fırsat vermiyor ki…
Ne gereği var daha bitmemiş bir turnuvada medyanın bir kısmını “hain” ilan etmeye.. Kim hakaret etti size hocam? İsim vererek açıklar mısınız? Ben, çeyrek final oynayacağımız müthiş statta, Avusturya-Almanya maçını izlerken bu yazıyı yazma ihtiyacı duyuyorum.. Lütfen medyayı “yatağımdaki düşman” ilan etmeye çalışmayın.. Maçlarda skor aleyhimizeyken oyuncularınıza nasıl bağırdığınızı, neler söylediğinizi, sizi kimlerin sakinleştirmeye çalıştığını birebir görebiliyoruz. Bunu oyuncularınız da çok iyi biliyor… Lütfen siz işinize bakın… Biz de bizimkine!”