Tiyatronun genç, yeni yeşeren bir dalı bu. “Okuma tiyatrosu” diye isimlendiriliyor. İsmi de ne olduğunu anlatıyor aslında. Oyuncu, oyunun metnini ezberlemiyor. Sahneye çıkıp basbayağı okuyor. Bunu yaparken çoğu zaman haraket bile etmiyor. Seyirci yazarın tavrını, oyuncunun (“okuyucu”nun mu demeli) küçük hareketlerinden, mimiklerinden, ses tonundaki değişimden ya da en kabası, oturup kalkmasından anlıyor. Böylece yazar sahnede, oyunlaştırılmamış ham metniyle temsil ediliyor. Normalde bir oyun için aylarca çalışırken, sahneye bu şekilde koyulan bir eser için dört beş pova yeterli olabiliyor. Üstelik ne kostüm ne de dekor kullanılıyor.
2001’de oyuncu, yönetmen ve oyun yazarı Yeşim Özsoy Gülan tarafından kurulan “Ve Diğer Şeyler Topluluğu” yeni metinlere, sahne teknolojilerine ve çağdaş tiyatroya odaklanan yenilikçi bir tiyatro topluluğu olma amacıyla yola çıktı. Yurtdışında gerçekleşen birçok festivelde yer alan ve sergilediği oyunlarla ödüller kazanan topluluk 2006 yılında “Yeni Metin Yeni Tiyatro” projesiyle risk almaktan korkmayan özgürlükçü anlayışını ortaya koydu. Ve Türkiye’de çağdaş oyun yazımı konusunda önemli bir adım atmayı başardı.
Yeşim Özsoy Gülan’ın İstanbul Üniversitesi Dramaturji yüksek lisans öğrencisi Dilek Altuntaş ve Bakırköy Belediye Tiyatroları’nın dramatugu Ceren Ercan ile başladıkları bu proje ilk yıl daha çok oyun yazarları ile söyleşilere odaklandı. “Dramaturgları, yazarları ve yönetmenleri çağdaş tiyatro alanında neler yapılabilir diye tartışmak amacıyla söyleşilere çağırdık” diyen Gülan, ikinci sene Türk yazarları seçmek ve oyunların okumasını gerçekleştirmek amacını güttüklerini belirtiyor. Özlem Saraç, Burak Akyüz ve Hüseyin Alp Tahmaz’ın oyunlarının okuma tiyatrosu şeklinde Galata Perform’da yapıldığını söyleyen proje direktörü Mark Levitas, yavaş yavaş gelişmeye başlayan bu projeyi büyütmeyi hedeflediklerini söylüyor. Bu nedenle de bu yıl ocak ayında başlayacak, 2010 İstanbul Avrupa Kültür Başkenti projesi desteğiyle yurtdışından çağdaş tiyatro alanında çalışan yazarları ve oyunları İstanbul’a getirip okuma tiyatroları ile insanlara tanıtmak istediklerini belirtiyor.
Bu yılki etkinliğin en önemli özelliğinin yurtdışından gelen yazarlarla buluşma olanağı ve daha fazla kitleye ulaşma imkanı olduğunu söyleyen Mark Levitas, “Geçen senelerde bu okuma tiyatrolarını burada (GalataPerform’da) yapıyorduk. Şimdiyse her ay anlaştığımız mekanlarda-bu ay Pera Müzesi’nde olduğu gibi-daha fazla seyirciye ulaşmayı amaçlıyoruz” diyor. Ayrıca ocaktan itibaren ekibin seçtiği Türk yazarlarla yabancı yazarların birlikte çalışacağı atölyeler gerçekleştirilecek. Ve haziran sonunda yazılan oyunların okuma tiyatrosu yapılacak.
“Ticari değil, kültürel”
İspanya, Romanya, Yunanistan, Portekiz, İran ve Finlandiya’dan çağdaş metinleri ve oyun yazarlarını seyirciyle buluşturacak olan proje ekibi “Merkez Kaç” ilkesini benimsediklerini söylüyor. “Çağdaş metin denilince daha çok İngiliz kaynaklı metinlere yöneliniyor” diyen Yeşim Özsoy Gülan bu önyargıyı kırmak adına Avrupa’nın kültür yönetimi kuvvetli ülkelerinden çok merkez dışında kalan ülkelerden yazarlar seçmeye özen gösterdiklerini vurguluyor.
Bu proje dışında başka işler de yapan ekip, amaçlarının insanların yeni yazar ve metinlerle karşılaşmalarını sağlayıp sorgulamaya itmek olduğunu söylüyor ve ekliyorlar: “Bu ticari bir iş değil, kültür hizmeti.”
İstanbul Cervantes Enstitüsü’nün finansal katkı sağladığı proje genellikle karşılıklı özveri ile yürüyor. Oyunlarını tanıtmak isteyen yazarlar her zaman para talep etmiyor ya da bağlantı kurulan ülkelerin kültür merkezleri de tanıtımlara yardımcı oluyor.
“Yazar politikadan kaçıyor”
Mark Levitas projenin önemini “Seyirci yeni yazarlarla tanışacak. Bu çok önemli çünkü bu yazarların bu tarz oyunları çevrilmiş değil. Yeni sahneleme biçimlerini ve yazarların yeni çalışma anlayışlarını görecekler. Bu da Türkiye’de pek yapılan bir şey değil” sözleriyle anlatıyor. Amaç oyunu sahnelemek değil metni seyirciye tanıtmak.
Fransa’da tiyatro eğitimi alan ve aynı zamanda İstanbul Üniversitesi konservatuarında doğaçlama dersi veren Levitas Türkiye’de çağdaş tiyatro metinlerinin önerdiği yeni yazım üslupları üzerine tiyatro çevirmenlerinin çok yetişmediğini gözlemdiğini belirtiyor. Çevirmenlerin bu alana ilgi duymamasının en önemli nedenlerini bu oyunların çevrildiği zaman sahneleneceği çok fazla tiyatro olmamasına ve bu nedenle çevirilerden fazla para kazanılamamasına bağlıyor. Yeşim Özsoy Gülan da bu alanda oyun yazarlarının yeterince desteklenmediğini, bu yüzden de yazarların güncel politik konulardan kaçındıklarını gözlemlediklerini ekliyor.
Seçtikleri oyun yazarlarının metinlerinin “bugüne ait bir şeyler anlatması, bugünün derdiyle ilgilenmesi” gerektiğini anlatan Levitas, yazarın yeni oyunculuk üslubu, yeni sahneleme biçimleri ve yeni dramaturjik biçimlere de açık olması gerektiğini belirtiyor. Bu alanda oyun sergileyen Talimhane, Dot, Garajİstanbul ve GalataPerform gibi çok az tiyatro sahnesi olduğunun altını çizen Levitas, “dünyada seksenlerin başında oluşan kıpırtı, ülkemizde yeni yeni oluşuyor” diye ekliyor.
Pes doğrusu!
Dünyaca ünlü oyun yazarı, yönetmen, sahne tasarımcısı, video sanatçısı ve Madrid’deki La Carniceria Tiyatrosu’nun kurucusu İspanyol Rodrigo Garcia da şiddet ve cinsellik içeren oyunlarında oyuncuların fiziksel sınırlarını zorlamasıyla biliniyor. Sahne öncesi oyunculara uzun sure yemek yedirip sahnede çıplak bıraktığı ya da hayvan haklarına dikkat çekmek için oyunculara sahnede ıstakozları öldürttüğü performanslar sergileyen Garcia’nın oyunları bazı ülkelerde yasaklılar arasında. Plastik sanatlar üzerine çalışmış yazar, klasik tiyatronun alışılagelmiş öykü anlatan metinlerini bir kenara bırakıp hayata karşı haykırışını, post-modern dünyanın insana getirdiği yıkımı ve tüketim toplumu üzerine eleştirilerini sahnede kan, şiddet ve çıplaklık kullanarak dile getiriyor.
Güneşin Oğlu filminde rol alan ve Semaver Kumpanya topluluğu oyuncusu Tansu Biçer de Rodrigo Garcia’nın metinleriyle Mark Levitas sayesinde tanıştığını söylüyor. Garcia hakkında “yazarın sisteme, dünyaya karşı beli bir tepkisi var. Dolaylı anlatım kullanmadan her şeyi açık açık konuşalım dercesine direkt bir anlatımı tercih ediyor” diyor. Monologlardan oluşan metnin Garcia’nın rejilerinde parçalanarak birkaç kişi tarafından oynandığını söyleyen Tansu Biçer, yeni bir metin ve yeni bir bakış açısıyla tanışıp kendini geliştirmek istediği için bu projede yer aldığını belirtiyor.
Kendi aralarında yönetmene karar veren Yeni Metin Yeni Tiyatro üyeleri, oyuncu seçimlerini yönetmenlere bırakıyor. Her yönetmen metnin getirdiği oyunculuk anlayışını benimseyeceğini düşündüğü oyuncuları seçiyor.
Okan Ürün’ün yönetmenliğini ve Fatih Koyuncuoğlu’nun oyunculuğunu üstlendiği Agamemnon-Süpermarketten Döndüm ve Oğlumu Bir Temiz Dövdüm ve Mark Levitas’ın yönettiği Tansu Biçer’in tiyatro okumasını yaptığı Küllerimi Mickey’nin Üstüne Savurun oyunları 6 Aralık saat 15.00’te Pera Müzesi’nde ücretsiz olarak seyircilerle buluşacak. Okuma tiyatrosundan sonra Garcia ile söyleşi ve Garcia’nın sahnelediği bazı oyunların tanıtılacağı bir video-sunum da gerçekleştirilecek.