Barselona’daki Deniz Bilimleri Enstitüsü (ICM) bilim adamlarının yürüttüğü araştırmanın sonuçları, Akdeniz’in son yıllarda yaşadığı denizanası sorununun artarak süreceğini gösteriyor. Araştırmacıların kentin turistik bölgesi Costa Brava açıklarında yaptığı çalışmaya göre, kışın üreyen, “mauve stinger’’ olarak isimlendirilen Pelagia noctiluca türü, karanlıkta parlayan tek hücreli denizanaları İspanya sahillerinde yeni bir istilaya hazırlanıyor.
Araştırma, denizanalarının sadece yaz aylarında değil, yıl boyunca üreyerek çoğaldıklarını ortaya koydu. Bilim adamları, Kasım 2007 ile Ocak 2008 arasında Katalan sahili boyunca değişik ebatlarda dört ile 10 denizanasından oluşan 30 sürü buldu.
Küresel dengesizlik
ICM araştırma profesörü Josep-Maria Gili’ye göre, bu sürüler geçen sonbaharda üredi. Yaz aylarında gerçekleşecek gel-git olayları, milyonlarca denizanasını derin sulardan iç kısımlara taşıyarak yeni bir istilaya neden olacak. Sahillerde gözlemlenen denizanası yoğunluğunun ilgilendikleri ana nokta olduğunu belirten Profesör Gili, bu türün artışındaki en önemli nedeni, aşırı balık avlanması sonucu denizlerde meydana gelen küresel dengesizlik olarak görüyor.
Denizanalarını yiyerek beslenen kılıç balığı ve kırmızı ton balığı gibi büyük türlerin sayısı yanlış avlanma nedeniyle büyük oranda azalma gösterdi. Aynı zamanda sardalye ve ringa balığı gibi deniz canlılarıyla beslenen daha küçük balıkların sayılarında da önemli ölçüde azalma meydana geldi.
Yara bandı
Küresel ısınma, denizanalarının üremeleri için ideal koşulları da beraberinde getirdi. Bu durum 10 yılda bir meydana geliyordu, ancak son dönemlerde sıklaştı ve geniş alanlara yayılarak daha sık ortaya çıkmaya başladı. Gili, “Son dönemde meydana gelen büyük artış, bir şeylerin yanlış gittiğini yönünde denizden gelen bir mesaj. İnsanların, özellikle yetişkin balıkların denizde önemli bir rol üstlendiğinin acilen farkına varması gerekiyor. Aşırı balık avlanma ve avlanabilecek balık türleri konusundaki kanunları bir an önce yeniden düzenlemek zorundayız’’ dedi: “Denizanası popülasyonundaki artış; Japonya, Namibya, Alaska, Venezüella, Peru, Avustralya gibi birçok ülkede tespit edildi. Bu, uluslararası bir sorun.’’
Geçtiğimiz yaz İspanya’da, halk denizanaları hakkında uyarıldı ve bir sürü ile karşılaşmaları durumunda yetkilileri haberdar etmeleri istendi. Fakat söz konusu “alarm durumu” yaz aylarının sona ermesiyle birlikte bitirildi. Profesör Gili bunu bir “yara bandı’’ yaklaşımı olarak niteliyor ve “Yıl boyunca bilinci en üst seviyede tutabilmek için, ciddi bilimsel çalışmaların bu tür uygulamalara eşlik etmesi ve kampanyanın süreklilik kazanması” gerektiğini söylüyor. Bilim adamları İspanya’nın kıyı şeridini kollamak ve gördükleri her yerde denizanalarını toplamak amacıyla, hükümetin özel botlar almasını ve bu botların her daim hazır tutulmasını istiyor.
Greenpeace araştırma laboratuarında görev yapan Dr. Reyes Tirado ise, denizanası istilasının tek nedeninin aşırı avlanma olmadığını düşünüyor: “Karada gerçekleştirdiğimiz faaliyetlerin de bu durum üzerindeki etkisi göz ardı edilemez. Kanalizasyon suları, tarımsal gübrelerin akarsulara karışması ve akıntıların kıyı sularında aşırı yüklenmesi de denizanası artışında önemli bir pay sahibi. Sıcak sular ve iklim değişiklikleri sonucu değişen deniz akıntıları, denizanası problemini gelecekte daha büyük ve kötü hale getirecek.’’
Ve Türkiye
Tüm Akdeniz’de, özellikle de 2007 yazında yaşanan denizanası istilasından Türkiye kıyıları da etkilenmişti. Konu üzerine çalışan Hidrobiyolog Levent Artüz, Ekim 2007’de Medyakronik’e yaptığı açıklamada, Marmara Denizi’ndeki denizanası patlamasının, İspanya’dakine benzer nedenleri olduğunu belirtmişti. Buna göre, denizde ve karada giderek artan insan faaliyetlerinin doğa üzerine olumsuz etkisi, canlı varlıkların oluşumundan beri işleyen son derece düzenli dengeyi bozuyor. Endüstriyel ve evsel atıkların denize bırakılması, denizanası örneğinde olduğu gibi, kimi türlerin haddinden fazla artmasına neden oluyor.
Guardian’dan çeviren: Simge Sunguroğlu