Hanefi Avcı’nın makam odasından çıktığı iddia edilen dinleme kayıtları, bugün kabul edilen Devrimci Karargah Örgütü İddianamesi’nin de delilleri arasında. Ancak söz konusu kayıtların durduğu çantayı, bulunduğu güne kadar bir kişi bile fark etmemiş!
Eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı‘nın da sanıkları arasında bulunduğu Devrimci Karargah İddianamesi İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Avcı, Fethullah Gülen cemaatinin emniyet içindeki örgütlenmesine de yer vererek ağır suçlamalar yönelttiği Haliç’te Yaşayan Simonlar isimli kitabından sonra hakkında başlayan karalama kampanyalarının sonunda, yasadışı örgüte yardım yataklık ettiği suçlamasıyla kendisini cezaevinde bulmuştu.
22 sanıklı iddianamenin en popüler şüphelisi durumunda olan Hanefi Avcı’nın tutuklanması üzerine AKP yakınlığıyla bilinen kimi gazeteci ve yazarların itirazlarını dile getirdiği yazılar kaleme almasından kısa süre sonra Avcı’nın odasından telefon dinleme kayıtları bulunduğu haberleri medyaya servis edilmişti.
İlginç olan ise dinleme kayıtlarının arasında Avcı’ya destek veren yazarların da bulunmasıydı. Ancak Avcı’nın Eskişehir’deki makam odasında bulunduğu öne sürülen telefon dinleme kayıtlarıyla ilgili ifadesi alınan polis memurlarından hiç biri bu iddiayı doğrulamadı.
Öte yandan Avcı da cezaevinden yaptığı açıklamada Eskişehir’deki makam odasından çıktığı öne sürülen telefon dinleme kayıtlarının mağdurlarının basına yaptıkları açıklamalarda dinlemelerin 1994-1999 yılları arasında olduğunu söylediklerini belirterek, kendisinin bu tarihleri kapsayan dönemde istihbarat biriminde görevli olmadığını vurgulamıştı. Avcı makam odasında adli zabıta görevi olmayan Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Daire Başkanlığı görevlisi polis memurlarına arama yaptırılmasını anlamadığını belirterek, kendisine komplo kuran cemaate mensup polislerin arşivinde bulunduğunu belirttiği kasetlerin iftira amacıyla, sahte delil yaratmak için boşalttığı makam odasına konulduğunu söyledi.
Gazeteciler, siyasetçiler, polisler, mafya liderleri
Avcı’nın makam odasında Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Daire Başkanlığı görevlileri tarafından 28 Eylül 2010 günü yapılan aramada, dinlenme odasında bulunan gardırop üzerindeki siyah renkli laptop çantası içinde 24 adet teyp kaseti bulunduğu iddianamede belirtildi.
Yapılan incelemede aralarında gazeteciler Fatih Altaylı, Mehmet Ali Birand, Ayşe Arman, Cüneyt Özdemir, Kadir Çelik, Uğur Cebeci, Ünal İnanç, Enis Berberoğlu, Uğur Dündar, Ertuğrul Özkök, Necdet Açan ile eski Başbakan Mesut Yılmaz, eski Bakan Mehmet Ali Yılmaz, eski Sarıyer Belediye Başkanı Yusuf Tülün, eski Milletvekilli Ahmet Özal, Özer Çiller, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Güven Erkaya, Ergenekon sanığı emekli Tuğgeneral Veli Küçük, emekli Orgeneral Çevik Bir, emekli Tümgeneral Erdal Şenel, Haydarpaşa Askeri Hastanesi Başhekimi Tümgeneral Çetin Harmankaya, işadamları Erol Aksoy, Enver Ören, Korkmaz Yiğit, Jefi Kamhi, Emin Cankurtaran, MİT’çi Mehmet Eymür, eski Vali Kemal Yazıcıoğlu, emniyet müdürleri Mutlu Çelik, Reşat Altay, İsmail Taşkafa, YÖK Denetleme Kurulu Başkanı Sedat Arıtürk, Bedrettin Dalan, mafya liderleri Sedat Peker, Alaattin Çakıcı, Ali Yasak, Susurluk hükümlüsü Erol Evcil ve Tuncay Güney ile açık kimlikleri tespit edilemeyen çok sayıda kişinin telefon dinleme kayıtları olduğu tespit edildi.
Arama görüntülerinde var!
İddianamade, Avcı’nın Eskişehir’deki makam odasında yapılan arama sırasında kayda alınan görüntülerin çözümünden de bahsedildi.
Görüntülere göre dinleme kayıtlarının bulunduğu 24 teyp kasetinin yer aldığı siyah renkli laptop çantasının makam odasının dinlenme bölümünde yer alan gardırop üzerinde olduğu belirtilerek, “Kasetlerle birlikte çanta içerisinde, ‘Sn. Hanefi Avcı Beyin dikkatine’ diye başlayan ‘Hüseyin Özalp Asayiş Dairesi Başkanı’ diye biten şüpheli Hanefi Avcı’ya hitaben yazılmış bir sayfadan ibaret bilgisayar çıktısı olduğu değerlendirilen belgenin bulunduğu, bu belgenin altında kırmızı naylon dosya içerisinde görüldüğü kadarıyla ‘Umum Emniyet Müdürlüklerine’ ve ‘Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığına’ hitaben yazılmış resmi evrakların bulunduğu, evraklar üzerinde ‘Müdürüm O.Evi ile ilgili…. boş vaktinizde göz atarsınız diye gönderdim saygılar’ içerikli el yazısıyla yazılmış küçük sarı not kâğıtlarının yapıştırıldığının görüldüğü, kasetlerin alındığı, yukarıda bahsi geçen belgelerin tekrar aynı siyah çanta içerisine konulduğu, çantanın da gardırop üzerine konulduğu anlaşılmıştır” denildi.
Avcı: “Cemaat komplosu”
Ancak konuyla ilgili medyada çıkan haberler üzerine 11 Ekim 2010 günü İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na bir dilekçe yazan Avcı, 31 Ağustos 2010’da makamını boşalttığını ve tüm eşyalarını da liste halinde aldığını belirterek suçlamaları reddetmişti.
Bunun üzerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan konunun araştırılarak kendilerine bilgi veirilmesini talep etti. Yapılan soruşturmada Eskişehir Emniyet Müdür Vekili Abdülkadir Kutlu, Özel Kalem Büro Amiri Nazmi Ayhan ile makam şoförü, koruma, büro memuru ve sekreter olarak görev yapan polisler Cengiz Ayhan Oktay, Veli Buğdaycı, Muharrem Karagür, Kemal Altınsoy, Ramazan Alpay, Şener Karadan, İlker Yıldırım, Merzuka Büyükbayram ile makam odasının temizliğini yapan Cüneyt Göktepe’nin tanık sıfatıyla ifadeleri alındı. İddianamede, sözkonusu kasetlerin Avcı’ya ait olmadığını belirten ifadeler şöyle yer aldı:
Emniyet Müdür Vekili Abdülkadir Kutlu: “Hanefi Avcı 31 Ağustos 2010’de Emniyet Müdürlüğü görevinden ayrıldı. İvedi olarak ilişik kesmek durumunda kaldığı ve müfettişlerin de soruşturma yapmaları nedeniyle Eskişehir’den ayrılmadı. Yaklaşık 1 hafta süreyle veda ziyaretleri amacıyla zaman zaman makamına geldiğ. İlişik kestikten bir hafta sonra Eskişehir’den ayrıldı. Uzun süre kullanmadığı makam odasını 28 Eylül 2010’da yapılan aramadan sonra kullanmaya başladı.”
Makam şoförü Cengiz Ayhan Okyay: “Hanefi Avcı’nın geliş ve gidişlerinde elinde söz konusu laptop çantasını görmedim. Evinden makamına getirmiş olduğu laptop bilgisayara ait çantasına da benzemıyor.”
Makam şoförü Muharrem Karagür: “Bana gösterilen laptop çantasını hiç görmedim. Aynı zamanda Hanefi Avcı’nın elinde gördüğüm laptop çantasıyla da aynı değil.”
Makam şoförü Kemal Altınsoy: “Hanefi Avcı’nın zaman zaman elinde gördüğüm laptop çantası ile bana gösterilen aynı değildir.”
Makam şoförü Veli Buğdaycı: “Bana gösterilen laptop çantasını ilk kez gördüm.”
Koruma polisi Ramazan Alpay: “Bana gösterilen laptop çantasını ilk kez gördüm. Hanefi Avcı zaman zaman ikametinden laptopunu bir çanta içerisinde getirirdi ancak o çanta bana gösterdiğiniz gibi deri değil kumaşımsı bir cinsteydi.”
Koruma polisi Şener Karadan: “Savcılık aramasına kadar makam odası hiç kullanılmadı. Hanefi Avı’nın elinde zaman zaman laptop çantası gördüm ama o çanta ile bana gösterilen çanta aynı değil. Avcı’nın kullandığı deri değil kumaşımsı bir cinsteydi.”
Polis memuru İlker Yıldırım: “Hanefi Avcı’nın tayini çıkması nedeniyle makam odasında bulunan eşyaları Nazmi Ayhan’la birlikte topladık. Avcı kendisine ait eşyaları masanın üzerine koydu ve biz de kolilerle yerleştirip liste tanzim ettik. Dinlenme odasında bulunan gardırobun yüksekliği yaklaşık 2,5 metre, genişliği de yaklaşık 1,5 metredir. Gardırobun üzerinde herhangi bir eşya bulunması halinde girişte görülürdü. Makam odasına sık sık girip çıkardım ve bana gösterilen laptop çantasını ilk kez görüyorum. Hanefi Avcı ayrıldıktan sonra makam odasını kimse kullanmadı. Mesai bitiminden sonra kapıları kilitleyerek ayrıldık.”
Özel Kalem Büro Amir Vekili Nazmi Ayhan: “Polis memuru İlker Yıldırım’la birlikte makam odasındaki eşyaları toplayarak kolilere yerleştirdik ve listesini yaptık. Hanefi Avcı’nın Eskişehir’den ayrıldıktan sonra aramaya kadar olan süre içinde makam odasını kullanan olmadı. Ben 28 Eylül 2010’da yapılan arama başladıktan 10 dakika sonra göreve geldim. Arama sırasında el konulan CD ve kasetler bana paraflattırıldı. Dinlenme odasında bulunan gardırobun üzerinde siyah bir çanta görmedim. Eşyaları topladığımız sırada gördüğümüz her eşyanın Hanefi Avcı’ya ait olup olmadığını kendisine sorduk. Böyle bir çanta olması halinde onu da sormamız gerekirdi. Savcılık araması tamamlandıktan sonra bana paraflattırılan kasetleri görevlilere sorduğumda bana dinlenme odasında bulunan gardırobun üzerinde bulunan siyah renkli çantadan çıktığını söylediler. Ama gardırobun üzerinde çanta olması halinde de görürdük.”
Temizlik görevlisi Cüneyt Göktepe: “Hanefi Avcı görevden ayrıldıktan sonra birkaç kez veda ziyareti amacıyla makam odasına geldi. Eskişehir’den ayrıldıktan sonra makam odasını kullanan olmadı ama ben her gün makam odasının temizliğini yaptım ama dikkatimi çeken herhangi bir durum yoktu. Hanefi Avcı görev yaptığı sırada ve görevden ayrıldıktan sonra dinlenme odasında bulunan gardırop üzerinde herhangi bir eşya görmedim. Olsaydı girişte gözüme çarpardı.”
Sekreter Merzuka Büyükbayram: “Arama sırasında ben yoktum. Genelde sekreter odasında olduğu için makam odasındaki eşyalar hakkında bilgi sahibi değilim.”
Polis “sehven” hata yapmıştı!
Kısa süre önce Ergenekon sanıklarından Teğmen Mehmet Ali Çelebi’nin cep telefonunun rehberine de gözaltında tutulduğu sırada İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde görevli polislerce Hizbut Tahrir örgütü üyesi olduğu idida edilen Mahmut Oğuz Kazancı’nın telefonunun rehberinin kopyalandığı da ortaya çıkmıştı. Konu üzerine İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada sözkonusu işlemin “sehven” (yanlışlıkla) yapıldığı öne sürülmüştü. Ergenekon soruşturmalarının bir çok şüphelisi de zaman zaman polislerin sahte delil ürettiklerini öne sürmüştü.