RGB ekranında HaberVesaire’yle Bu Sabah programına konuk olan Temiz Hava Platformu ve Türk Nöroloji Derneği üyesi Doç. Dr. Semih Ayta‘ya göre, Türkiye’de zaten Avrupa’nın çok üzerinde seyreden hava kirliliği değerleri zaman zaman kamuoyundan gizlenebiliyor.
Canlı yayında HaberVs muhabirlerinin sorularını yanıtlayan Semih Ayta, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı “hava kalite izleme istasyonları” vasıtıyla ölçülen ve havaizleme.gov.tr adresinden takip edilebilen ölçümler, yoğun bir kirlilik tespit ettiğinde erişime kapatılıyor. Ayta’ya göre ne halk ne de bilim adamları kirlilik değerlerinin arttığı kimi dönemlerde verileri göremiyor. Ayta ölçüm istasyonu sayıca yeterli olduğunu ancak istasyonların kurulacağı yerlerle ilgili de daha ciddi modellemeler yapılması gerektiğini de ifade ediyor.
Hava kirliliği değerleri, PM 10 ve PM 2,5 olarak ifade edilen partikül maddelerin ölçülmesiyle hesaplanıyor. Civa, kurşun, kadmiyum gibi ağır metaller ile kanserojenik kimyasalları bünyelerinde bulundurabilen bu partiküllerin havadaki varlığı insan sağlığını doğrudan etkiliyor. Özellikle bir saç telinin 30’da biri büyüklüğündeki PM 2,5 akciğer dokularından kolaylıkla geçip birçok dokuda enflamasyona neden olup solup sisteminin yanı sıra, kalp damar sistemini, beyini etkiliyor. Türkiye’de PM 10 düzenli olarak ölçülmesine rağmen PM 2,5 sadece pilot istasyonlarda ölçümleniyor.
Hava temizliğinin “kabul edilebilir kalitede” olması için, içinde bulunan havada bulunan PM 10 ve PM 2,5 seviyesi için belirlenmiş uluslararası limitler mevcut. Semih Ayta’ya göre Türkiye’nin kabul ettiği PM 10 ve PM 2,5 limitleri, Dünya Sağlık Örgütü’nün belirlediği limitlerin yaklaşık altı katı. Dünya Sağlık Örgütü’nün limitleri Türkiye’ye uyarlandığında ise ülkede “kabul edilebilir kalitede” havaya sahip tek kent Çankırı.
2017’de Türkiye’de 30 bin kişi hava kirliliğinin doğrudan ya da dolaylı etkisiyle hayatını kaybetti. Semih Ayta dünyada hava kirliliği nedeniyle 9 milyon kişinin ölmesi abartılı gibi durduğunu ama bunun gerçek bir sayı olduğunu belirtiyor.
Solunum sistemini doğrudan etkileyen hava kirliliği inme, kalp krizi gibi rahatsızlık olasılıklarını da arttırıyor. Anne karnından başlayarak çocuk gelişimini de etkide bulunuyor.
Geçtiğimiz aylarda İngiltere’de yapılan bir araştırmada, sigara kullanmayan gebe kadınların plasentalarında (hamilelik boyunca anne ile bebek arasındaki besin alışverişini sağlayan, doğumdan hemen sonra vücut dışına atılan geçici organ) havadaki zehirli parçacıklara ulaşılmıştı. Semih Ayta’ya göre hava kirliliği erken doğum, düşük gibi sonuçlara yol açabildiği gibi çocuklarda doğumdan sonra da dikkat eksikliği gibi zihinsel sorunlara da neden olabiliyor.
“‘Hava kirliliği verileri şeffaf değil’” üzerine 2 yorum
Yorumlar kapalı.