İçerdiği şiddet nedeniyle spor olup olmadığı tartışması dahi yapılan boks, belki de cinsiyetçi ayrımcılığın en çok ön plana çıktığı spor dalı. Kadınların da boy gösterdiği ve bir çok başarıya imza attığı boks, bir çok kişi için hâlâ “erkek sporu” olarak tanımlanıyor. Ancak bir adam, Porto Rikolu tüy siklet boksör Orlando Cruz, geçtiğimiz Ekim ayında yaptığı bir “itirafla” tüm ezberleri bozdu.
Cruz, 3 Ekim 2012 tarihli USA Today’e yaptığı açıklamanın öncesinde boks sporunu takip eden çoğu kişi tarafından ismi ve başarıları bilinen ancak bunun ötesinde bir şey ifade etmeyen bir figürü temsil ediyordu. Ancak bu “itirafından” bir gün sonra uyandığında, hayatında çoğu şey eskisi gibi olmayacaktı.
“Babam bu itirafta bulunmamda büyük bir rol oynadı. Annem ve kız kardeşimin de bu itirafı anlayışla karşılayacağına inanıyorum” diyen Cruz, aktif spor kariyeri sırasında eşcinsel olduğunu açıklayan tarihteki ilk boksör oldu.
Artık kendisiyle daha barışık bir boksör olarak rakiplerine daha etkili yumruklar atacağını belirten Cruz, “Ben özgür olmayı seçtim, arkamdan kötü tabirler kullanıyorlardı. Kullansınlar, umurumda değil, çünkü beni artık yaralayamazlar. Eşcinsel olduğumu açıkladığım için büyük bir mutluluk duyuyorum” dediği açıklamasını “Ama artık tüm dünyaya karşı daha güçlü olmak zorundayım” diye bitiriyordu. O artık tüm dünyaca tanınan ve aktif spor kariyeri sırasında eşcinsel olduğunu açıklayan tarihteki ilk boksördü.
Başarılarla dolubir kariyer
Bugün umudun ve cesaretin simgesi olarak görülen Orlando Cruz, arkasında başarılarla dolu bir kariyere sahip. Dünya Boks Organizasyonu’nun sıralamasına göre tüy siklet kategorisinde dünyanın en iyi dördüncü boksörü olarak kabul ediliyor. 31 yaşındaki boksör, ringlerle tanıştığında yedi yaşındaydı. Birinci amatörlük döneminde yaptığı 189 maçın 178’ini kazanan boksör, bu süreçte yedi Porto Riko şampiyonluğu elde etti. Dört yıl boyunca Porto Riko Milli Takımı’yla maçlara çıktı ve çeşitli turnuvalarda yedi altın, bir gümüş ve iki bronz madalya kazandı.
Başarılı boksörün amatörlük kariyerinin son noktasıysa 2000 Sidney Olimpiyatları oldu. O yıl henüz 19 yaşında olan Orlando Cruz, Miguel Cotto ve Ivan Calderon’la birlikte Porto Riko Milli Takımı’nı temsil etmek üzere kadroya alındı. Oyunların ardından profesyonel olan boksör, ringe çıktığı 21 maçın sadece ikisini kaybederken, dokuzunu nakavtla kazandı.
Sportif anlamda büyük önem taşıyan Olimpiyat Oyunları, Cruz’un hayatında da cinsel kimliğini bulması açısından önemli bir yere sahip. Eşcinsel olduğunu açıklamasının ardından Der Speigel’e verdiği mülakatta Orlando Cruz bu önemi şöyle anlatıyordu:
“19 yaşında Sidney’deydim. Orada bir adamla tanıştım. Eve geldiğimde bende bir şeylerin değiştiğini hissetmeye başladım. Kendimi kötü hissediyordum, çünkü buna hazır değildim. Uzun bir süre eşcinsel olduğumu kabul etmek istememiştim. Eşcinseller Porto Riko’da ayrımcılığa uğruyor ve hatta öldürülüyorlardı.”
“İçimde bir dikenle yaşadım”
On yıldan fazla süredir ailesi ve yakın çevresi dışında kimseyle paylaşılmayan bu sır, “Kazandığım bu kadar zaman boyunca içimde bu dikenle yaşadım ve sonunda onu çıkartmaya karar verdim. Böylece kendimle barışabilecektim. Size o dikenin içimde yer açtığı yarayı göstermek isterdim, görünmez bir yaraydı ama o kadar zaman hep oradaydı” sözleriyle Cruz’un bizzat kendisi tarafından kamuoyuyla paylaşıldı. Cesaret isteyen bu açıklamanın ardından Cruz’un endişelerine rağmen kamuoyundan aldığı tepkilerin çoğu olumluydu. 2010 yılında kendisi gibi eşcinsel olduğunu açıklayan vatandaşı şarkıcı Ricky Martin, ilk destek verenlerden biriydi. Daha önce eşcinsel olduğunu açıklamış eski ragbi oyuncusu Gareth Thomas’tan Amerikan Futbolu eski oyuncusu Wade Davis’e cinsel kimliği fark etmeksizin pek çok ünlü isim Twitter’dan destek mesajları verdi. Olimpiyatlardan takım arkadaşı Miguel Cotto, başarılı boksöre yanında olduğunu söyledi. Facebook aracılığıyla dünyanın dört bir yanından tebrik mesajları geldi.
Elbette olumsuz tepkilerle de karşılaşacaktı. Boks gibi tutucu bir sporda böylesi bir tabuyu yıkmasının bedeli olacaktı. Örneğin diğer sporcu arkadaşları artık kendisiyle aynı duşu kullanmak istemiyorlardı. Bir grup da Orlando’nun bu açıklamayı dikkat çekmek için yaptığını, yalnızca doğru zamanda ortaya çıkarak medyanın desteğini arkasına aldığını öne sürüyordu. Önceleri bu tip yorumlara sinirlenebilecekken şimdi gülüp geçen Cruz ise sadece sportmen kişiliğiyle ve bokstaki yetenekleriyle tanımaya devam edilmek istiyor.
Yeni dünya, ilk maç
Orlando’nun yeni cinsel kimliğiyle çıktığı ilk maç, dünya çapında ilgi gördü. Kazananın boksta dünyanın bir numarası olabilmek için unvan maçına çıkmaya hak kazanacağı müsabaka elbette önemliydi. Yerel bir boks maçı olması beklenen karşılaşma, Orlando Cruz’un açıklamasıyla tarihi bir olaya dönüşmüştü. 20 Ekim’de Amerika Birleşik Devletleri’nin Orlando şehrinde düzenlenen maçta rakip Meksikalı Jorge Pazos’tu. HBO Sports ve BBC, oyuncunun ve maçın belgeselini çekmek için salonda hazırdı. Avrupa’dan ve Amerika’dan pek çok yayın kuruluşu Orlando ile röportaj yapabilmek için sıraya girmişti. En başından beri en büyük destekçisi annesi ringin hemen yanında, oğlunun köşesindeydi. “İtirafta” bulunmasında eşcinselliğini kabullenememesinin etkisinin büyük olduğunu söylediği babası ise tribündeydi. 12 round üzerinden oynanan ve Orlando Cruz’un sayı üstünlüğüyle kazandığı maç, kariyerinin de 19. galibiyetiydi. Maç sonrasında rakip Pazos, dünyanın bir numarası olabilmek için unvan maçına çıkma vizesi alan Orlando Cruz’un çok hareketli, nasıl boks yapacağını bilen ve güçlü bacaklara sahip bir sporcu olduğunu söyleyecekti.
Cruz’un bugün tek eşcinsel boksör olmadığı neredeyse kesin. Buna rağmen cinsel kimliğini açıklamaktan çekinmeyen yeryüzündeki tek boksör de kendisi. Bu yüzden Cruz’un kariyerinin sonunu beklemek yerine aktif sporculuk kariyeri sırasında yaptığı bu açıklama büyük saygı ve desteği hak ediyor. Muhafazakar geleneklerin kariyerler için çok belirleyici olduğu boksta diğer boksörlerin bu dev adıma nasıl yanıt verecekleri şimdilik bilinmiyor. Dünyaca ünlü bir figürü yenmenin getireceği şöhretin yanı sıra, bir eşcinsele maç kaybetmenin kendileri için kabul edilemez olacağını düşünen rakiplerinin Cruz’un karşısına çıkarken ekstra motivasyona sahip olacakları da kesin.
Eşcinselliğie çok da sıcak bakmayan Latin kültüründen bir figür yakın zamanda dünya bir numarası olmak için maça çıkacak. Maçı kazanır mı bilinmez ancak bir eşcinsel boksörü aktif kariyeri sırasında cinsel tercihini açıklama konusunda motive edici olabilmişse, kendi alanında çoktan dünyanın bir numarası olmuş demektir. O da bundan başkasını hedeflemiyor zaten:
“24 yıldan fazladır kariyerimi sürdürüyorum ve kendime karşı dürüst olmak istedim. Boksta profesyonel kariyer hedefleyen çocuklara iyi bir rol model olmaya çalışmak istiyorum. Bir Porto Rikolu olduğum için gurur duyuyorum ve öyle kalacağım. Bir eşcinsel olduğum için de hep gurur duydum ve öyle olmaya devam edeceğim.”
Spor tarihinde eşcinsel olduğunu açıklayan pek çok sporcu mevcut. Tenisin gelmiş geçmiş en büyük sporcularından Martina Navratilova ve Billy King 1981’de aktif kariyerleri sürerken cinsel kimliklerini açıklamışlardı. 90’lı yıllarda NBA’de forma giyen John Amaechi, 2007’de yazdığı otobiyografide cinsel kimliğini açıklayarak bu ligde forma giymiş tek eşcinsel oyuncu unvanını elde etti. Krikette Steven Davies, dalışta Greg Loganis ve Matthew Mitchman, ragbide Gareth Thomas gibi adlarını duyuran pek çok eşcinsel sporcu mevcut. Ancak toplumda kabul görmeleri onlar kadar kolay olmayan başka eşcinsel sporcular da yok değil. Söz konusu futbol veya boks gibi bir sporsa işler daha da zorlaşıyor.
Seksenli yıllarda bonservisine en çok para ödenen siyahi futbolcu Justin Fashanu’nun hayatı, eşcinsel olduğunu açıklamasının ardından bambaşka bir çizgi izlemişti. İngiltere’nin Nottingham Forest kulübünde hocasıyla arasının bu yüzden açıldığı söylenegelir. Rivayet odur ki efsane çalıştırıcı Brian Clough bir eşcinselle çalışmak istemez. O dönem İngiltere tabloid basınının da üzerinden bolca “ekmek” yediği Fashanu, 1998’de 17 yaşında bir çocuğa tecavüzde bulunduğu gerekçesiyle polis tarafından sorguya çekildi. Bu olay, üzerindeki baskıdan yorulan Fashanu için yolun sonu oldu. İntihar ettiğnide yanında ailesini ve arkadaşlarını daha fazla utandırmak istemediğini yazdığı bir not bulundu.
Bokstaysa eşcinsel olduğunu açıklayan tek isim Emile Griffith. 60’lı yıllarda ağır sikletin en iyilerinden biri olarak kabul edilen Virgin Adaları’ndan Griffith, kariyeri boyunca eşcinselliğini açıklamadı. Ancak yine de homofobik saldırıların hedefi oldu. Benny Paret ile 1962’de yapacakları maç öncesinde rakip boksörün kendisini sinirlendirmek için sarf ettiği homofobik sözler, Griffith’i “gereğinden fazla” sinirlendirdi. Griffith’in rakibine altı saniyede attığı 15 yumruk, Paret’i hastanelik etti. 10 gün sonra da Griffith’in hayatı boyunca kendisini asla affetmeyeceği ve sorumluluğunu üzerinde taşıdığını söylediği Paret’in ölüm haberi geldi. Çoğu kişinin eşcinselliği üzerinde hemfikir olduğu boksör, yine de açıklamayı yapmak için kariyerinin bitiminden çok sonrasını, 2005 yılını bekledi. Hayatı, “Ring of Fire: Emile Griffith Story” isimli belgesele konu oldu.