Milliyetgazetesi yazarı ve Uluslararası Basın Enstitüsü Başkan Yardımcısı Kadri Gürsel, Türkiye’de basın özgürlüğünü konuşmanın artık anlamsız hale geldiğini söyledi. Hükümetin, Sivil Toplum Örgütleri’ne karşı tavrını da zalimce bulduğunu belirten Gürsel, Avrupa Parlementosu’na göre, Türkiye’deki bazı radikal gruplar, gazeteci Ahmet Şık ve Nedim Şener’i bir terörist örgütün başı olarak görüyor. Gürsel’e göre “Uzlaşmacı görünen ve Avrupa Birliği yolunda ilerlemeye çalışan Türkiye, gazetecilerini tutuklama yolunda dünya şampiyonu.”
Bilgi Üniversitesi’nde düzenlenen Medya Günleri çerçevesinde Santral yerleşkesinde gerçekleştirilen Güneydoğu Avrupa Medya Örgütü (SEEMO) tarafından düzenlenen Güney, Doğu ve Orta Avrupa’da Basın Özgürlüğü başlıklı toplantıda konuşan Gürsel, hükümetin söylemlerinin eylemleri ile çeliştiğini ifade ederek; gazetecilerin tutuklanmasının, internet sansürünün ve en önemlisi otosansürün gazeteciliği öldürdüğünü belirtti. Gürsel, Türkiye’nin basına “itaat” psikolojisini aşılamasına ve basının bir çeşit propaganda mekanizması olması için zorlanmasına rağmen “güllük gülistanlık bir tablo” sergilenmeye çalışıldığı görüşünde.
Basının özgürlüğünün, insanın özgürlüğü olduğunu savunan Gürsel, Uluslararası İnsan Hakları Beyannamesi’nin en önemli maddelerinin “seçimini özgür yap ve kendini güvende hisset” olduğuna dikkat çekti. Gürsel, “Bu durumun aksi gerçekleşirse, insanoğlu tehlikededir” diyerek ana akım medyada yirmi beş yıllık meslek hayatında basına ilk kez bu denli kötü davranıldığını söyledi.
Toplantının moderatörü, Hürriyetgazetesi dış politika yazarı Ferai Tınç, Avrupa Birliği’nde herşey için bir kural olduğunu ancak basın için hiçbir kuralın olmadığını hatırlatarak Avrupa Birliği için “demokrasinin Mekke’si” benzetmesini yaptı.
Center for Independent Journalism (Bağımsız Gazetecilik Merkezi) üyesiMacar gazeteci Maté Stiglincz ise, ülkesindeki basın özgürlüğünüyle ilgili düzenlemeleri anlattı. Macaristan’ın uluslararası standartları edinmesi gerektiği savunan Stiglincz, medyanın öz düzenleme yapmasını gerektiği görüşünde. Bianeteditörü Erol Önderoğlu, Türkiye’de Yahudi ve Ermeni gazetecilere baskının daha çok olduğunu ifade ederek Hrant Dink suikastini örnek gösterdi. Daha önce de Bianet’e sansür uygulandığını hatırlatan Önderoğlu, siber saldırıların son hedefinin Bianet, Birgüngazetesi ve sosyalist medya olduğunu söyledi.