Türkiye ‘insansız gemi’ üretebilir mi?

Norveç‘te üretilen dünyanın ilk otonom yani “insansız” gemisi Yara Birkeland‘ın 2020’de suya indirilmesi planlanıyor. Yük taşımacılığında kullanılacak geminin ilk seferlerini insan kontrolünde gerçekleştirmesi ve iki yıl içinde tümüyle otonom hale gelmesi öngörülüyor. Japonya ve İngiltere’de de otonom deniz taşımacılığı konusunda yatırımlar yapıldığı, ABD’nin de askeri alanda otonom deniz taşıtları kullandığı biliniyor.

78 tersanesi bulunan ve Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) 2016 raporuna göre yaklaşık 60 milyar dolarlık bir hacme sahip küresel gemi inşa sektörünün 2 milyar dolarlık kısmını karşılayan Türkiye bu sektörün önemli oyuncularında biri.

Peki, gemi inşasında dünyadaki pazar payını artırmayı hedefleyen Türkiye otonom gemi üretiminde de aktif bir rol oynayabilir mi?

HaberVs‘nin görüşüne başvurduğu uzmanlara göre Türkiye’nin otonom gemi üretebilmesi, ülkede bu üretimi destekleyecek yan teknolojilerin, özellikle endüstriyel seviyede kullanılabilecek uydu haberleşme ve navigasyon teknolojilerinin gelişimine bağlı ve bu konuda yeterli bir üretim yok.

Osman Azmi Özsoysal

Yazılım

“Geleceğin taşıtları otonom olacak” diyen İTÜ Gemi İnşaatı ve Gemi Makinaları Mühendisliği bölümünden Prof. Dr. Osman Azmi Özsoysal, insansız deniz taşıtlarının kullanıma geçmesini, uzayda İntersat uydusu ve yeryüzünde VTS (vehicle traffic security: araç seyir güvenliği) sistemiyle kurulacak ağın varlığına ve  bu ağın elektrik kesintisi, fırtına yağmur, deprem gibi doğal koşullardan etkilenmeyecek şekilde geliştirilmesine bağlıyor. Kontrol algoritmalarının da hızlı karar verir olması gerekiyor.

Ancak Özsoysal’a göre Türkiye’de yeterli yazılım alt yapısının bulunmaması, bu teknolojilere uyum sağlamasına önemli bir engel. Bilim insanı, gerek üniversitelerin ve gerek özel sektörün yazılım sektörünün gelişmesi için gereken AR-GE (araştırma-geliştirme) yatırımında bulunmadığını savunuyor.

İstanbul Bilgi Üniversitesi’nden Dr. Abdurrahman Eray Baran‘ın teknoloji konusundaki görüşleri de meslektaşına paralel. Baran, ileri teknoloji ürünleri geliştirebilecek potansiyelde bilimsel ve teknolojik araştırma fonlarının çok kısıtlı olduğunu dile getiriyor. Mekatronik Mühendisliği Bölümü öğretim üyesine göre ikinci olumsuzluk da yüksek lisans ve doktorasını bu alanlarda tamamlamış nitelikli insan gücü yetiştirememek.

Şebnem Helvacıoglu

“Öncelik verilmiyor” 

İstanbul Teknik Üniversitesi Gemi İnşaatı ve Deniz Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şebnem Helvacıoğlu başka bir noktaya dikkat çekiyor.

Türkiye’deki üniversitelerin öğrencileri insansız denizaltı, insansız helikopter gibi projelere yönlendirdiğini, insansız uçak imal eden Türk şirketleri olduğunu söyleyen Helvacıoğlu’na göre “insansız gemi” üretimi bunlardan daha  kompleks bir çalışma değil. Ancak Türkiye’nin önceliğinde ve gündeminde böyle bir çalışma yok.

Abdurrahman Eray Baran

Abdurrahman Eray Baran‘a göre otonom deniz taşıtı üretmek, maliyet avantajı sağlanması durumunda Türkiye’nin gemi inşaası sektöründeki yerini sağlamlaştıran  bir yüksek teknoloji ürünü olur. Oysa Şebnem Helvacıoğlu‘na göre otonom taşıtlar, Türkiye’nin dünya arenasındaki yerini sağlamlaştırmak için doğru bir alternatif olmayabilir. İnsansız gemi yapmak için gereken teknolojinin yıllar önce geliştirildiğini savunan bilim insanı, uygulama alanı olan bir çalışmayı tekrar etmek yerine örneğin bir gemi makinesi üretmek, ülkeye bu yönde daha büyük katkı sunabilir.

Sektörden bir isim, Selmar Denizcilik Operasyon Yöneticisi Kaptan Ali Aktan da, otonom deniz taşıtı üretiminin Türkiye’ye uluslararası alanda bir avantaj sağlamayacağını düşünüyor. Kaptan Aktan Türkiye’nin hali hazırda başarılı olduğu kaba gemi işçiliğinin geliştirilmesi yönünde çaba harcanması gerektiğine inanıyor.

Bilim insanlarının aksine Ali Aktan, deniz hayatının doğası gereği, teknoloji ile birlikte insan zekası ve insan gücüne muhtaç olduğunu ve deniz taşımacılığının tamamen otonom hale gelmesinin olanaksız olduğunu savunuyor.