Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarik El Haşimi, ABD askerlerinin çekilmesinden sonra Irak’ın güvenlik açısından komşu ülkelerden destek alabileceğini, bu çerçevede Türkiye’den Irak güvenlik güçlerini eğitmesi için talepte bulunabileceklerini söyledi. Irak’taki asker ve polisi Türkiye’deki güvenlik güçlerinin ciddiyetine ulaştırmak istediklerini söyleyen Haşimi, Türkiye’nin sadece güvenlik güçlerinin eğitimi için değil, ekonomik ve siyasi sorunların çözülmesi için de önemli olduğunu vurguladı:
“Bugün Türkiye komşu ülkelerle iyi ilişkiler içinde ve bunu geliştiriyor. Belki bu ilişkilerle bölgesel bir birlik oluşabilir. Bu ülkelerde yaşayan insanları bir araya getirebilir ve müşterek sorunları çözebiliriz bu sayede. Biz Türkiye ile 44 anlaşma imzaladık. Tüm alanlarda ilişkilerimizi daha geliştirmek için çalışıyoruz.”
ABD’nin 2003 Irak işgalinden sonra ülkede meydana gelen mezhepsel ve etnik bölünmüşlük yerine, birlik içindeki bir Irak vizyonu taşıyan Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık El Haşimi bugün “Toplum ve Demokrasi Derneği” tarafından İstanbul Bilgi Universitesi Dolapdere Kampüsü’nde gerçekleştirilen konferansa katıldı. Konferansta 2003’teki işgal sonrası durumu, Irak’taki askeri gücün ülkeyi terk ettikten sonra beklenen olası senaryoları ve tüm bu süreçte Türkiye Irak ilişkilerini ve Türkiye’den beklentilerini dile getiren Tarık El Haşimi’nin 2010 yılında yapılacak seçimlerde cumhurbaşkanı olması bekleniyor.
Bilgi Üniversitesi’ne ikinci ziyareti olan bu konferansın, cumhurbaşkanı yardımcısı olarak yurtdışında verdiği ilk konferans olduğu için kendisi için çok önemli olduğunu ve gençlerin Irakla ilgili düşüncelerini merak ettiğini söyleyerek söze başlayan Tarık El Haşimi, daha sonra işgal sonrası ülkenin geldiği durumu değerlendirdi.
Saddam yönetiminin yaptığı hataların ve baskılarının Irak’a göz diken ülkelere işgal için fırsat verdiğini dile getiren Haşimi, ABD Askerlerinin çekilmesi sonrasında Irak’ta gerçekleşebilecek üç olasılık olduğu görüşünde. Birinci senaryo bugünkü zayıf güvenlik durumunun devam etmesi. İkinci senaryo durumun daha da kötü olması ve Irak güçlerinin sorumluluğu taşıyamaması. İyimser senaryo ise Irak’ın siyasi ekonomik ve güvenlik açısından gelişmesi. Haşimi, Bu üç senaryoyu değerlendirip 2011 sonuna kadar bir yol haritası çizeceklerini bu yol haritasının içinde de şu noktalara ağırlık vereceklerini söylüyor:
“İlk olarak güvenlik güçleri asker ve polis güçlendirilmeli. Birleşmiş milletlerin Irak’ta yaptığı sözleşme metnini uygulama konusunda ciddi olunmalı ve takip etmeliyiz. Kadın hakları, insan hakları, yolsuzluk, güvenlik, adalet, gençler her alanda vatandaşın hayatını geliştirecek konular… “
Haşimi’nin Türkiye ve bölge ülkeleri başta olmak üzere dünya ülkelerine çağrısı ise bu zor süreçte Irak halkını yalnız, kendi kaderiyle baş başa bırakmamaları…
ABD ile Irak arasında 2 Kasım 2008 tarihinde imzalanan Sofa antlaşmasına göre Amerika askeri güçlerinin 2011 yılı sonuna kadar çekileceğini belirten Haşimi, ABD işgalinin etkilerini konuşmasında şöyle değerlendirdi:
– Siyasi gelişmeler sonuçlarıyla okunur. Tarih gösterecak bu ihtilal Irak için iyi mi kötü mü. Iraklılar eski yönetimden çok çektiler ve bu yönetim Irak’a göz diken ülkelere işgal için fırsat verdi. Eski yönetim gitti ama biz Irak’ı kaybettik. Devleti, yönetim organlarını, bunca sene sonunda oluşan Irak’taki gelişmeleri, kardeşliği kaybettik.
– Etnik ve mezhep bağları vatandaşlık bağlarından daha önemli oldu. Irak çok bedel ödedi. İlk olarak Irak devletinin parçalanması sadece yönetimi değiştirmedi yönetimin gitmesiyle içerdeki birlik de bozuldu. İkinci olarak yeni bir model ortaya çıktı. Milletin sosyal ihtiyacına uygun olmayan. Bunu değiştirmek için çok çaba sarf etmemiz lazım. Komşu ülkelerin desteği, para ve zaman gerekiyor.
– 2003’ten sonraki yeni yönetim etnik kökenler ve mezhepler üzerine kuruldu. Bu yönetimin Irak birliği içinde herkesi muhafaza etmek amacı yoktu. Tarih boyunca Irak’taki çeşitlilik ülkenin menfaatine kullanılmıştır, bugünse aleyhine. Siyasiler de otomatikman kendilerini bu tarafa yönlendirmişlerdir. Şu anda görüntü budur ve bunun bedelini ödüyor Irak ve belki de senelerce devam edecek.
– Bazı komşu ülke istihbaratları arasında Irak’ın içişlerine karışanlar var. Güvenlik sorunu nedeniyle milyonlarca insan göç etti Irak’tan. Daha önce hiç görmediğimiz terör olaylarıyla karşılaşıyoruz. Irak’ın Ortadoğudaki bir güç olarak saf dışı olması da başka bir problem.
– 2005-2006-2007 yılları çok ağır geçti Irakta. Bugün bunlar bitti. Iraklılar kabul etmedikleri bu yönetimden kurtulmuştur artık. Güvenlik açısından şartlar çok değişti. Bu gelişmenin en önemli sebebi, vatandaş uyandı ve kendini güvenlik güçlerinin yanında görerek destek verdi. Irak aşiretlerinin de buna destek vermesinin payı var. 2005’te bazı partiler etnik kimlik üzerine siyaset yaparken bugün vatandaşlık üzerinden yapıyorlar. Vatandaş da bugün etnik söylemleri çok yanlış buluyor. Yine 2005 yılında bazı partiler dini istismar etmek istediler. Din birlik demektir ama bunlar vatandaşı bölmeye çalıştılar. Partiler sadece etnik ve dinle yetinmediler eski hikâyeleri getirip 21’inci yüzyılda kullanmaya çalıştılar. Şu anda Irak milleti dini siyasi olarak istismar etmeye karşıdır. Milli kimlik herşeyin üstündedir. Anayasa bu etnik ve mezhebi çeşitliliğe garantördür.