Türkiye’nin ilk modern ve çağdaş sanat müzesi olan İstanbul Modern, bu yıl tam 20 yaşında. Tophane’deki eski antrepolarda 2004’te açıldığında, halk gününde ücretsiz ziyaret etmek mümkündü. Bu uygulama GalataPort inşaatı nedeniyle taşındığı Beyoğlu binasında da uzun yıllar devam etti. Ancak gösterişli GalataPort’taki Renzo Piano imzalı yeni binasına taşındığı 2023’te işler değişti.
Perşembeleri, Paribu sponsorluğunda yine halk günüydü ama bir koşulla; müzeyi ücretsiz gezmek istiyorsanız artık 10.00-14.00 arasında gitmeniz lazımdı. Zaman kısıtlaması olunca kapıda uzun sıralar oluştu, içerisi kalabalıklaştı. İstanbullu sanatseverler, yeniden tüm gün ücretsiz uygulamaya geçilmesi için imza kampanyaları başlattı. Açık Masa İnisiyatifi, Katılımcı Sanat Topluluğu Türkiye (PACT) ve Public Art Lab‘in çağrısıyla bir araya gelen 20 sanatçı, 27 Aralık 2023’te müze önünde eylem yaptı. Protestocular, “özgür sanat” sloganı altında ücretsiz halk gününün geri getirilmesini talep etti. Protesto, Change.org’da vatandaşlardan imza toplamak için başlatılan çevrimiçi bir kampanya ile devam ediyor. Kampanyada şu ana kadar 7 bine yakın imza toplandı.
Bu yeni uygulama kimine göre halktan kopuk olmak, kimine göre keyfi bir karar, kimine göre müzenin bulunduğu alanın kamusal alan olduğunu unutmak anlamına geliyor. İstanbul Modern ise kendini “Amacımız ziyaretçilerimize daha konforlu ve güvenli bir müze deneyimi sunabilmek” diye savunuyor. Tam giriş ücretinin 230, indirimli biletin ise 150 TL olduğu müze, her sosyo-ekonomik sınıf için ulaşılabilir olmaktan çıkıyor.
“Kabul edilemez bir uygulama”
Uluslararası Sanat Eleştirmenleri Derneği (AICA Türkiye) Üyesi Pınar Aygün; müzelerin toplama, belgeleme, arşivleme, sergileme işlevleri yanında en temel ve önemli işlevinin eğitim olduğunu hatırlatıyor. İstanbul Modern’in halk günü kısıtlamasıyla ilgili “Halkından uzaklaşan ve ülkesinin yaşam koşullarını göz ardı eden politikaları destekleyen kurumlar sosyal sorumluluklarını yerine getiremez hale gelirler. Bu kabul edilemez bir uygulamadır, umarım en kısa sürede bu yanlış karardan vazgeçilir” diyor. Aygün, İstanbul Modern’in ayrıca öğrenciler için de koşulsuz/ ücretsiz giriş sağlaması gerektiğini belirtiyor.
Karaköy, 29 Ekim 2021 tarihinde Galataport’un açılmasıyla yabancı turistlerin yoğun olarak tercih ettiği bölge haline geldi. Müzenin yeni uygulamasının yabancı turistler ve Galataport ile bağlantılı olup olmadığını Kurumsal İletişim Direktörü Begüm Güven’e sorduk. Güven, yeni müze binasının açılışıyla birlikte yoğun bir ilgiyle karşılaştıklarını ve bu yoğunluktan çok mutlu olduklarını belirterek, “Ziyaretçilerimize daha konforlu ve güvenli bir müze deneyimi sunabilmek adına ücretsiz giriş saatlerimizi yeniden düzenledik” dedi.
Güven, vatandaşların haftanın farklı günlerinde sergilere paralel düzenlenen etkinlik ve perşembe günleri yapılan sinema gösterimlerine de ücretsiz katılabildiklerini belirterek “Kapılarımızı her perşembe 10.00-14.00 arası tüm ziyaretçilere, salı günleri de yine aynı saat aralığında 18 ile 25 yaş arası gençlere ücretsiz açıyoruz. Ziyaretçilerimiz belirlenen gün ve saatlerde tüm sergileri ücretsiz olarak gezmenin yanı sıra her ay özel olarak hazırlanan atölye ve söyleşiler aracılığıyla sanatçılarla da buluşabiliyor” dedi.
Kültürel hayata ücretsiz katılım bir insan hakları meselesi
1969’da New York’ta “Sanat Emekçileri Koalisyonu”, dünya müzelerinin işleyiş biçimine karşı bir dizi protesto başlattı ve 1970’te New York müzelerinde “ücretsiz halk günü” uygulaması yürürlüğe girdi. Bugün, Türkiye’deki müzeler de dahil olmak üzere dünyanın pek çok ülkesinde ücretsiz halk günleri uygulanıyor. Uluslararası Müzeler Konseyi (ICOM) tarafından müzeler şöyle tanımlanıyor:
“Müze, somut ve somut olmayan mirası araştıran, toplayan, koruyan, yorumlayan ve sergileyen, kâr amacı gütmeyen, toplumun hizmetinde olan kalıcı bir kurumdur. Halka açık, erişilebilir ve kapsayıcı olan müzeler çeşitliliği ve sürdürülebilirliği teşvik eder. Etik, profesyonel ve toplumların katılımıyla faaliyet gösterir ve iletişim kurarlar; eğitim, eğlence, düşünme ve bilgi paylaşımı için çeşitli deneyimler sunarlar.”
Ayrıca İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 27. maddesine göre de, herkes toplumun kültürel yaşamına özgürce katılma, sanattan yararlanma ve bilimsel ilerlemenin yararlarını paylaşma hakkına sahip bulunuyor.