Marmaray ve metro projesi için Yenikapı’da yedi yıldır devam eden arkeolojik kazılar kent tarihi için ilk olma niteliği taşıyan bir keşifle kendini hatırlattı: İstanbul Arkeoloji Müzeleri Başkanlığı’nda yürüttülen kazılarda kentteki ilk insanların ayak izlerine ulaşıldı.
Müze arkeologları, Neolitik döneme (İÖ 6 bin 300 ile 5 bin 500) tarihlenen ve deniz seviyesinin 8,2 metre altındaki katmanda, killi tabakanın üzerinde insana ait ayak izlerine ulaştı. İzlerin, suyla taşındığı anlaşılan deniz kumuyla örtülmeden önce kuruduğu ve bu sayede korunageldiği görüldü.
Kazı başkanı, İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürü Zeynep Kızıltan, Anadolu topraklarında insana ait Kula’dan (Manisa) sonra rastlanan ilk ayak izlerine Yenikapı’da ulaşılmasını kültür tarihi açısından ve tüm arkeoloji dünyası için heyecan verici buluyor. Tarihöncesi dönem uzmanı Prof. Dr. Mehmet Özdoğan, bu heyecana yerinde tanık olan isimlerden. Yenikapı’da daha önce ulaşılan, aynı döneme tarihlenen ve tümü de ilk olma niteliği taşıyan buluntuları hatırlatan Özdoğan, “Mezarlarına ya da evlerine ulaşılan insanların ayak izlerine rastlanması, 8 bin yıl önce orada yaşayanlarla daha sıcak bir bağlantı anlamına geliyor. Sıradan bir buluntu değil ve dünyada da çok az örneği var” diyor.
İzler, açığa çıkarıldığında kurumaya başladığı ve kuruyan killi toprağın kolaylıkla kırılabilmesi nedeniyle tümüyle temizlenmedi. Müze arkeologları izlerin tek tek ve yönünün ve sıklığının takip edilebilmesi için toplu olarak kalıbını çıkartıyor. Peki, 8 bin yıl öncesinin ayak izleri bilim dünyasını nereye götürüyor? Mehmet Özdoğan, görebildiği kadarıyla izlerin “sandalet” giymiş insanlara ait olduğu, ancak çıplak ayakla bırakılmış izlere da rastlanması durumunda daha fazla bilgiye ulaşılabileceği görüşünde: “Basış şekli, açısından yola çıkarak dönem insanın vücut ölçüleri ve morfolojisi hakkında somut verilere sahip olabiliriz. O insanlar etli, hacimli hale gelebilir.” İzlere bakarak “sandalet”lerin hasırı andıran organik bir malzemeden yapıldığını düşünen Özdoğan, “Böylece Neolitik dönem insanının hep hayal ettiğimiz giyim kuşamını da öğrenebiliriz” diyor.
Özdoğan’ın dikkat çektiği bir başka buluntu grubu ise izlerin bulunduğu açmanın çevresindeki yerleşime ait mimari öğeler. “Kazı denizden karaya doğru ilerledikçe mimarinin anıtsallaşmaya başladığı hatta belki de tarihöncesindeki yerleşimin çekirdeğine yaklaşıldığı izlenimi veriyor. Anadolu kültürlerini Avrupa kültürlerine bağlayan çok önemli bir yerleşim bu.” O dönemde denizin henüz girmediği bu alan, sel taşkınlarıyla zaman zaman bir bataklığa dönüşüyor. Suların çekilmesi ve zeminin kurumasıyla bataklıklar, kullanılan alana dahil oluyor. Özdoğan “Denizin Yenikapı’ya sokulması İÖ 5100 ile 5000 tarihlerinde olduğuna göre, izler bu tarihten 300 ile 400 yıl öncesine ait olmalı” diyor.