‘İstiklal yıldızı’ Demirören AVM




Real Madrid’in yıldızı Cristiano Ronaldo İstanbul’a geldi ve İstiklal Caddesi’ndeki Demirören AVM’nin balkonundan halkı selamladı. Ronaldo’nun kente gelmesi elbette bir haberdi; basın buna “seyirci” kalamazdı. Ama seyirci kalınmaması, hatırlanması gereken bir şey daha vardı. Ronaldo’nun imza dağıtacağı AVM hakkında, kaçak katları ve yıkım kararı dışında ilk kez büyük bir haber çıkacaktı.

Peki basın “Ronaldo İstanbul’da” haberini vermekle Demirören AVM’nin varlığını onaylamış mı oldu? Özellikle Ronaldo’yla ilgili haberlerin veriliş tarzı bu soruyu sormak için yeterince neden yaratıyor.

Tayyip Erdoğan bile gitmedi

Ronaldo ve Demirören AVM’ye geçmeden, Süzer Plaza’yı anmakta fayda var. Çünkü bu kentin hafızasında en çok yer etmiş imar suçu, kamuoyunun daha çok Gökkafes ismiyle tanıdığı bu plazanın inşasıdır.

Yer demir gök…

Demirören AVM’nin hukuka aykırı yükselişini en yakın takip eden gazete Radikal’di. Gazete 25 Ekim 2010’da “Yer demir gök beton” manşetiyle duyurduğu haberi 17 Nisan’a kadar takip etti ve bir dizi haber yaptı. (Bu haberlerin linklerini aşağıda bulabilirsiniz.)

Şimdi hatırlaması zor -ve inanması imkansız- gelebilir. Tayyip Erdoğan, 1994’te belediye başkanı seçilirse Gökkafes’i yıkacağı sözünü vermişti. (Kendisinden önce Sözen döneminde bina 9. katında durdurulmuştu.) Seçimi kazandı. Ancak yıkım kararıyla Dolmabahçe’ye giden zabıtalar polis tarafından engellendi. Belediye başkanlığı süresince de (1994-1998) Gökkafes’i yıkma sözünü yerine getiremedi. Bina 1998’de hizmete açıldı.

Erdoğan verdiği sözü yine de unutmadı; Başbakanlığı olduğunda da Süzer Plaza’ya gitmedi. (Bu durum Sermaye Piyasası Kurulu’nun 9 Kasım 2004’te plazadaki The Ritz Carlton Oteli’nde düzenlenen konferansa, yerini öğrendikten sonra gelmemesiyle ortaya çıktı.) Erdoğan en azından bu konuda tutarlılığını sürdürüyor ve Süzer Plaza’ya gitmiyor. (12 Haziran’dan sonra “helalleşme” amacıyla gidip gitmeyeceğini bilmiyorum.)

Gelgelelim medya bu konuda Erdoğan kadar tutarlı davranmadı. Top yekün “madem yapıldı, keyfini sürelim” devrine geçildi. Lig TV örneğin, İnönü Stadyumu’nda oynanan maçlarda bir kamerasını buraya yerleştirdi. Plaza içinde, Süzerler başta olmak üzere birçok kişiyle röportajlar yapıldı; etkinlikler konu edildi.

Uzun lafın kısası, İstanbul’a atılmış en büyük kazıklardan birinin meşrulaşmasına –Erdoğan’ın şerhine rağmen- medya, özensizliğiyle bizzat katkıda bulundu. Hakkında, burada yazamayacağım -ama haksız da bulmadığım- benzetmeler yapılan plaza, görüntüsü yetmezmiş gibi yavaş yavaş hayatımıza sızdı.

İstiklal’in yıldızı

Radikal’in dünkü nüshası, hemen her gazete gibi spor bölümünde Ronaldo’ya bir sayfa ayırdı. “Ronaldo’yu hayranları korkuttu!” başlığını kullandı. Ama ne bu haberin içinde ne de gazetenin diğer bölümlerinde daha önce peşine düştüğü “kaçak katlar” hakkında tek bir satır yoktu.

HaberVs'yi Facebook ve Twitter'dan izleyebilirsiniz

Demirörenlerin yeni ortağı olduğu Milliyet, haberi ön sayfasından gördü; “Balkon konuşması Beyoğlu’nu salladı” başlığını kullandı. 36. sayfasının hemen tamamını “İstiklal yıldızı” başlığıyla bu habere ayırdı. Büyük bir özen göstererek ünlü futbolcunun geldiği “Demirören Grubu’na ait” özel uçağın modelini dahi veren Milliyet, diğer gazetelerin aksine imza almak için gelenlerin hayal kırıklığını yansıtmaya gerek duymadı.

Sabah gazetesi de Ronaldo’yu ön sayfadan ve spor sayfalarından gördü. Demirören AVM’nin o da görmedi. Zaman gazetesinde de farklı değildi. Cumhuriyet, Anadolu Ajansı mahreciyle verdiği habere ise bu konuda bir ek yapmamıştı.

Öyle ya, bu sadece bir spor haberiydi!

“Futbol asla sadece futbol değildir”

Bu yazıyı yazmadan önce, Demirören AVM’yle ilgili Twitter’da söyleniyordum. VatansızKral rumuzlu birinden şu yanıt geldi: “Ya bırakın bu işleri, gayet güzel bi AVM ve İstiklal’e de yakışıyor. Köhne, içine girilmez metruk binalar olsa çok mu iyi?

Buradan cevap vereyim. Eskiden Demirören AVM’nin yerinde yükselen o “metruk” bina (Sin-Em Han), yüzde 80’inin korunması gereken kültür varlığı olarak tescillendiğini İstiklal Caddesi’deki yapıların en eski ve en işlek olanlarından biriydi. Eğer metruk ise bunu, binayı 1980’de alan ve 1996’dan beri boş bırakan Demirören Grubu’na borçluydu. İnşaatı 2006’da başladı ama 2005’te yapılan yenileme projesine sadık kalınmadı. Bu arada bina yanında yöresindeki parselleri de yutarak şişmanladı; izin verilen yüksekliğin neredeyse iki katına ulaştı. Mimar Han Tümertekin projeden ayrıldı. Tarihi Ağa Lokantası da dahil olmak üzere İstiklal’in gerçek ruhunu yansıtan işletmeler, kapanmak durumunda kaldı. Ve senin “İstiklal’e yakışıyor” dediğin o “metruk olmayan” bina, Ronaldo’nun geldiği cumartesi günü insanların “İstiklal’e girememe” nedeni oldu.

***

Bir medya takip şirketi bugüne kadar sadece kaçaklığıyla gündeme gelen Demirören AVM’nin Ronaldo bombasıyla birlikte basında kaç habere konu olduğunu saymış mıdır? Saymıştır tabii: Demirören ve ortaklarının çalıştığı medya takip firması haberlerle ilgili raporunu müşterisini iletmiştir. O sayı her ne ise, Demirören AVM ile yaşamaya bir o kadar yaklaştık demektir.

İmar suçlarını artık gazetelerde göremiyoruz. Bu suçlarla yaşamaya alıştık; alıştırıldık. İstanbul’u yaşanmaz hale getiren, daha da kötüsü sıradanlaştıran bu suçları öğrenmek yerine onları birer “yıldız” olarak anıyoruz. O yıldızların -balkondan- saçtığı ışık gözümüzü alıyor. Basının bunda bizzat katkısı var. “İstiklal yıldızı” başlığı bence bu katkının unutulmaz sayfalarından biri olacak.

Simon Kuper’in Football Against the Enemy kitabı Türkçe’ye Futbol asla sadece futbol değildir ismiyle çevrilmişti.

Ondan esinlenerek “Haber asla sadece haber değildir” mi demeli?