Kırılganlık Avrupa’nın doğusunda




Güventürk Görgülü
)

IMF, büyümedeki yavaşlamanın halâ güçlü görünümünü koruyan işgücü piyasasına bağlı güçlü iç talep sayesinde kısmen dengelenebileceğine işaret etmekle birlikte küresel daralmanın beklenenden hızlı olması ve Avro’nun yukarı doğru baskı altında kalması nedeniyle kredi daralmasının sorun yaratabileceği ihtimalini de gündemde tutuyor.

Raporla ilgili görüşlerini açıklayan IMF Avrupa Dairesi Müdürü Michael Deppler, ABD büyümesi azaldığında Avrupa’nın bunu izlediğini belirterek “Avrupa ABD’deki yavaşlamaya ve global finansal çalkantıya karşı kısmen direnç gösterebilmiş ise de tarihsel gelişim bunların giderek artan biçimde acısını ortaya çıkaracağını
belirlemektedir.” diyor.

Kırılganlığa dikkat

Rapor, Türkiye’nin de içinde bulunduğu gelişmekte olan Avrupa ekonomileriyle ilgili olarak, “Azalan bir hızda da olsa, kalkınmış ekonomilerle yakınlaşmaya yönelik eğilim, özellikle verimlilik kazanımları olarak güçlü temellere dayanmaktadır ve bu nedenle de devam edecektir.” tespitini yaptıktan sonra kırılganlıklara da dikkat çekiyor. “Hızlı büyüme, zorlu bir yerli yerine oturmanın risklerini arttırarak büyük cari açıkları ve yüksek düzeylerdeki dış borçluluğu içerecek şekilde artan dış dengesizlikler eşliğinde sürdürülmüştür.” ifadesini kullanan rapor, gelişmekte olan ekonomilerin kalkınmış ekonomilere yumuşak da olsa bir yakınlaşma yoluna girmesi için makro ekonomik politikalar ve yapısal reformların gözden geçirilmesi gerekliliğine işaret ediyor.

Öte yandan kredi derecelendirme kuruluşu Standard and Poor’s da yayımladığı raporda, global kredi sıkışıklığının artması halinde gelişmekte olan piyasalar arasında Doğu Avrupa ülkelerinin kırılgan konumda olacaklarını açıkladı.

Standard and Poor’s’un raporunda yayımladığı kırılganlık endeksine göre Türkiye, en kırılgan beşinci ülke konumunda. Listenin birinci sırasında ise İzlanda bulunuyor.

S&P yayımladığı, “Global Kredi Krizi’nin Avrupa’daki Gelişmekte Olan Piyasaları Diğerlerinden Daha Olumsuz Etkileme İhtimalinin Nedenleri” başlıklı raporunda, her ülkenin kırılganlığının, dış dengesizlikleri finanse etmek ve ödemeler dengesi krizlerini savuşturmak için dış sermaye girişine olan ihtiyaçlarıyla doğrudan bağlantılı hale gelebileceği belirtiliyor.

Standard and Poor’s kredi analisti Moritz Kraemer, “Doğu Avrupa’nın tehlikeye daha maruz bir konumda olduğuna inanıyoruz; buna karşılık Asya ve Latin Amerika, ticaret fazlaları ve büyük döviz rezervleriyle, global ekonominin daha keskin bir şekilde gerilemesi halinde başlarına gelebilecek muhtemel finans akışı azalmasına karşı kendilerini genellikle daha iyi koruyabilirler” diyor..

Standard and Poor’s’un 40 ülke arasındaki kırılganlık ölçütü Likidite Kırılganlık Endeksi (LVI-Liquidity Vulnerability Index) de, en kırılgan ülkelerin genellikle Avrupalı ülkeler olduğunu gösteriyor. Raporda, ileriye dönük seçeneklere bakılırken ülke kredi notlarının düşürülmesi veya negatif görünüm adımlarının daha çok en kırılgan ülkeler üzerinde yoğunlaştığı da belirtildi.