Kollarımızda uçan Lenny Kravitz

Müge Doğrular

Yer Kuruçeşme Arena. Saat 21:00. Sahnenin en önlerinde rahat görebileceğimiz bir yer bulduk, dünyanın en iyi rock vokalistlerinden biri olarak gösterilen Lenny Kravitz’i heyecanla bekliyoruz.

Kravitz’in parçalarını sevmeme rağmen kendisinden pek hoşlanmadığımı belirtmek isterim. Kendi aramızda insanlara “artiz” derken referans alabileceğimiz, kelimenin tam anlamıyla artist olan Lenny Kravitz’in boyundan büyük egosundan pek hoşlanmıyordum. Hatta 21:00’da başlaması gereken konsere 22:00’de başlamasına da gıcık oldum! Hürriyet’te İstanbul konseri öncesinde yapılan bir röportajda ise kafamdakinden çok farklı bir sanatçı profili çiziyordu, son derece mütevazıydı. Egoist olsun veya olmasın, seyirciyle iletişiminin çok iyi olduğunu bu konserle anladım.

Lenny Kravitz, ilk albümünden Bring It Onisimli biraz sıkıcı bir parçayla başladı performansına. Çok havalı bir giriş yapmak için kasmadı. Siyah pantalonu, içinde beyaz bluz, içinde bir yelek ve üstünde siyah bir ceketle, kısalttığı saçlarıyla binlerce kişinin karşısına çıktı. İlk parça bitince buraya ilk defa geldiğini, çok mutlu olduğunu, konsere trafikten dolayı geç kaldığını söyleyerek samimi bir özür dileyerek kendini affettirdi. Always On the Run, Once You Dig In, son albümden pek sevmediğim başka bir parça daha, ardından en güzel aşk parçalarından It Ain’t Over ‘Til It’s Over’ı muhteşem grubuyla seslendirdi.

Dancin’ Till Dawn’u yaklaşık 10 dakika boyunca çaldı ve sonlara doğru Another Brick In The Wall ve Billie Jean nakaratlarını da söyleyerek seyirciyi mest etti. Sıradaki parça Be’de ise trompet ve saksafon soloları konserin İstanbul Caz Festivali kapsamında olduğunu bize hatırlattı. Her parçasını 10 dakika çalmaya devam eden Kravitz, Stillness of Heart’ta seyirciye uzun uzun sözlere eşlik ettirdi. Son albümünün en iyi parçalarından I’ll Be Waiting’de ise sadece piyanosuyla solo çalmaya başlayan sanatçıya, sonlara doğru grubu tekrar katıldı.

Bu romantik parçadan sonra konser tekrar hareketlenmeye başladı, biz de zaten bunu bekliyorduk. Muhteşem bir girişle American Womanbaşlarken seyirci zevkten dört köşeydi, sonrasında ise parçayı uzatmadan hızla Fly Away başladı. Klibi 1998 yılında yayınlanmaya başladığında ortaokulda Fly Awayile Lenny Kravitz’i ilk kez dinlemiş, kendisini pek sevmemiş, ama parçasına hayran olmuştum. İlk işim gidip CD’sini almak olmuştu, dolayısıyla parçanın benim için önemi büyüktü ve konserin başından beri o anı bekliyordum. O an geldiğinde konserdeki en mutlu insanlardan biri bendim. Herkes gibi avazım çıktığı kadar bağırarak şarkıya eşlik ettim, parçanın bir kısmını da video’ya kaydettim. Fly Awaysonrasında dünya barışı mesajları veren Kravitz, (bu mesajlardan sonra geleceğine emin olduğumuz) Let Love Rule’u çalmaya başladı. Sololarla beraber her parçayı 10 dakika çaldıysa bu parçası 20-25 dakika uzattı, ama iyi de etti!

Hızını alamayan sanatçı en önde hayranlarının önünden geçip onlara elini uzattı, herkes dijital kameraları ve cep telefonlarıyla bu anı ölümsüzleştirme peşindeydi. Sonrasında ise daha da abartarak sanatçı seyircinin arasında girdi, hayranları onu havaya kaldırdı, bir kısmı onu elleyebildi, ona ulaşmaya çalışan hayranları kalabalığı dalgalandırırken sahneye geri döndü. Teşekkür ederek sahneden ayrıldı.

Açıkçası bu haraketi beni çok şaşırttı. Bir dünya starının seyircilerin arasına atlaması, elden ele dolaşması! Hiçbir sanatçı bu kadar samimi olmamıştı (ya da konser öncesi bu kadar “demlenmemişti”). Böyle bir konser bis olmadan bitemezdi ve turnesindeki diğer ayaklarının sonunda yaptığı gibi Are You Gonna Go My Wayile unutulmaz bu konseri gece yarısında bitirdi.

Kylie Minogue’a verdiğim para içime oturduktan sonra Lenny Kravitz konseri için ödedigim paraya helal olsun, iyi ki gelmişiz diyerek Kuruçeşme Arena’dan, pazar günü Björk konserinde tekrar görüşmek üzere ayrıldım.