Düzenli spor yapıyor muyuz? Ya da yeterince hareket ediyor muyuz? 2012’de Brezilya’daki Pelotas Üniversitesi’nde 122 ülke arasında yapılan en hareketsiz ülkeler araştırmasında Türkiye dördüncü sırada yer alıyor. Araştırmaya göre Türkiye’deki yetişkinlerin yüzde 56’sı yeterince hareket etmiyor. Kadınlar ise daha az hareket ediyor. Ev işleri, çocuk, iş hayatı derken birçok kadın spora zaman ayıramadığını söylüyor. Ancak bu döngüyü aşan başarılı örnekler de var. Öyle ki yoğun iş hayatının temposuna yenik düşmeyip, sporu yaşamlarının düzenli bir parçası yapmak için mücadele eden hatta yarışan “rol model” kadınlar.
Bu Kızlar Nereye Koşuyor?
Tümü çocuk sahibi çalışan kadınların altı yıl önce kurduğu Bu Kızlar Nereye Koşuyor, “Çalışmaktan helak olur, ama sosyal yaşamdan ve spor yapmaktan da bir gram eksik kalmayız” mottosuyla yaşıyor. Grubun kuruluş öyküsünde, 2012’de Bozcaada’ya birlikte yapılan bir seyahat ön plana çıkıyor. Yarı maratona katılmak üzere arabayla seyahat eden beş kadını yolda polis durduruyor. Polis nereye gittiklerini öğrendiğinde “kadınların bu tarz spor aktivitelerine katılımını destekliyoruz” diyor ve bu ilham ile grup kuruluyor. Kendilerini aktivisten ziyade “birlikte keyif aldıkları şeyler yapan bir grup” olarak görüyor ve bunu toplanıp playstation oynayan erkeklere benzetiyorlar.
Hem fiziksel hem ruhsal olarak daha sağlıklı bir hayat için sporun şart olduğunu düşünen grup,katıldıkları aktiviteler ve sanal dünyadaki paylaşımlarıyla spor yapmak isteyen kadınlara ilham vermeyi amaçlıyor. Spor dışında da beraber zaman geçirip, eğlenip sosyal aktivitelere, ulusal veya uluslararası etkinliklere katılıyorlar. Antrenmanlara ise isteyen her kadın katılabiliyor. Bu grubu facebook sayfalarından veya bloglarından takip edebilirsiniz.
Doğumdan 10 ay sonra ilk maraton
Bu Kızlar Nereye Koşuyor’un kurucularından Beste Önal eski bir sporcu olmasına rağmen zor bir hamilelik dönemi geçirerek 30 kilo almış. Ne kadar yüzmeye, koşmaya devam ediyor olsa da alışkın olduğu dört beş saat süren antrenmanlara devam edememiş. Hamilelik döneminde aldığı kilolar ve iş hayatına geri dönmek onu durdurmamış. Hatta tüm bunlara rağmen 10 ay sonra ilk maratonunu, Berlin’de koşmaya karar vermiş. Çocuğuyla zaman geçirebilmek için sabah saat 7 olmadan antrenmanlarını bitirmiş, bazen bebek arabasıyla koşmuş ama asla vazgeçmemiş.
Üşenmek ve iyi hissetmemek arasındaki fark
Kariyer, 4 yaşındaki bir çocuk, ev işleri ve bunların yanında yoğun bir şekilde çalışıp, düzenli antrenman yapan bir eş… Gülay Ahu Turgutlu tüm bunlara rağmen haftada 6 gün aksatmadan spor yapmasını ise öncelik sırası olarak görüyor. Sporu diş fırçalamak, duş almak, yemek yemek gibi yapılan zorunluluklardan biri olarak gördüğünü söylüyor. Spor yapıldıktan sonra geri kalan şeyler biraz eksik biraz fazla tamamlanıyor. Bu düzen içinde çocuğun havuz antrenmanı sırasında havuz kenarında beklediği veya takım yarışlarında eşiyle bayrak yarışı gibi dönüşümlü baktığı oluyor ama bir şekilde her şeye yetişiyor. Bu yüzden de spor yapmaya yetecek zaman olmamasına inanmadığını söylüyor.
Turgutlu, sağlığı, aile hayatı gibi konularda birçok kişiden negatif yorumlar almış. Bu yoğunlukta bir hayatı sürdüremeyeceğini söyleyenlere başarısıyla cevap veriyor. Pistte oturup ağladığı da olmuş ama asla vazgeçmemiş. “Önemli olan üşenmek ve iyi hissetmemek arasındaki farkı bilmek” diyor.
Konfor alanından çıkmak
Profesyonel ruhlu amatör bir koşucu Ceren Çiçek‘in mottosu, “Hayatımız konfor alanımızdan çıktığımız zaman daha da renkleniyor ve istediğimiz zaman her şeyi yapabilecek güçteyiz.” Koşmaya 2016 yılında hiç koşamayacağını düşünürken 10 kilometrelik bir yarışı bitirerek başlamış. Fransızca öğretmeni, yüksek lisansa devam ediyor ve haftada en az dört gün antrenman yapıyor. Antrenmanlar, bu tempoda yaşamak, düzgün beslenmek, uyumak, her şeye yetişmek o kadar yormasa da gün sonunda psikolojinizi sağlam tutmanız ve her zaman kendinizi daha fazlası için motive etmeniz gerektiğini söylüyor.
Çiçek’in motivasyon kaynağı ise hep daha iyisini yapabileceğine dair kendine inancı. Birçok yarışmada madalyalar kazanan Ceren, kadın ve çocukların spora katılımını destekleyen projelerde yer almaya çalışıyor. Onun önerisi bir koşu grubunun antrenmanlarına gitmek veya özel bir koşu koçu ile çalışmak. Herkesin günde en azından 1 saat kendine zaman ayırması gerektiğini vurguluyor.
15 kadın 15 kilometre
Adidas ise 39. Vodafone İstanbul Maratonu öncesi “Kim Demiş Kızlar Koşamaz” projesini gerçekleştirdi. Daha önceden hiç uzun mesafe koşmamış 15 kadın, düzenli beslenme, antrenman ve koşu antrenmanları sayesinde 15 kilometrelik parkura hazırlandılar. Koşu mesafesi olarak 15 kilometrelinin seçilmesi ise bu parkurdaki kadın yarışmacının oldukça az olmasıydı. Tüm ekipmanları Adidas tarafından sağlanan bu 15 kadın ekipmandan çok daha fazlasını kazandı. Babaları, iş arkadaşları ya da sevdikleri insanlardan sık sık “yapamazsın” sözünü duyan 15 kadının hepsi, maratonu tamamladı.
Filiz Akay‘ın koçluğunda hazırlanan 15 kadının beşi ise Berlin Maratonuna hazırlanıyor. Bu dönemde de onlara grup koçları destek verecek.