Türkiye’den 3 ayrı baraj projesinin de ele alındığı İstanbul Su Mahkemesi geçen hafta sonu bitti. Türkiye’den Hasankeyf, Yusufeli ve Munzur Vadisi ile ilgili dosyaların ele alındığı mahkemenin jürisi kararında, Türkiye hükümetinden çevreyle ilgili ulusal ve uluslararası sözleşmeler ve mevzuatlardaki yükümlülüklerini yerine getirmesini istedi. Suya erişimdeki güçlüklerin artmasına katkıda bulunan ülkelerin ve siyasetçilerin yargılandığı mahkemede suçlananlar, kendilerini savunmak için dahi sanık sandalyesindeki yerlerini almadı. Mahkemenin jüri üyelerinden Brezilyalı federal savcı Alexandre Camanho de Assis’i en çok üzen konuların başında da bu geliyor. Daha önce Brezilya ve Meksika’da düzenlenen su mahkemelerinde de jüri üyeliği yapan Assis İstanbul Su Mahkemesi’yle ilgili izlenimlerine ilişkin sorularımızı şöyle yanıtladı:
İstanbul Su Mahkemesine davalılardan kimse gelmedi. Peki daha önce katıldığınız mahkemelerdeki davalılar da bu şekilde mi davrandı?
Davalıların İstanbul Su Mahkemesi’ne katılmamasına üzülüyorum. Brezilya davasının Türkiye’deki mahkemeye nazaran eğitseldi. Brezilya’da sadece jüri değil insanlar da bir şeyler anlamak için bulunuyordu. Meksika’daki davalıların farklı pozisyonları vardı. Meksika’da sadece bir iddia yoktu. Fakat biz daha önceki 13 örnekteki gibi birçok iddia yargıladık. Bu iddialar farklı hükümet örneği ile ilişkili. Federal hükümet, eyalet hükümeti, yerel hükümet. Bunlar farklıydı. Orada bir takım iddialar da vardı. Davalıların yüzde 60’ı bizzat ya da vekil aracılığıyla mahkemeye çıkar. Çünkü sorunu kavramak açısından bu durum her zaman için en iyisidir. Eğer taraflardan biri konuşmak, açıklamak için mahkemeye gelirse herkes sorunun ne olduğunu anlayabilir. Yani kısacası herkes için problem daha açık olur. Ama maalesef burada çağrımıza kulak asan olmadı.
Daha önce yapılan açıklamalarda davalıların davet edildiği duyurulmuştu. Herhangi bir cevap alabildiniz mi? Neden gelmemiş olabilirler?
Mahkemeler bazen birtakım streslere neden olabiliyor. Belki de bu yüzden bize kredi vermediler. Belki de bu mahkemenin insanları haykırtacak bir şey olduğunu düşündüler. Tam olarak ne düşündüklerini çözemiyorum. Benim anladığım, eğer suçlu meydana çıkmasa da her ne olursa bu süreç devam eder. Eğer davalılar burada görünselerdi çok hoş olurdu. Üzülüyorum, çünkü eğer davalılar buraya gelip neler olduğunu açıklasalardı bu çok güzel bir davranış olurdu. Doğal olan da gelemeleriydi. Çünkü hükümetler halk ya da toplum için vardır. Hükümetler toplumları organize ederler. Eğer gelselerdi belki yaşanan her şeyi anlatırlardı. Burada hiç kimsenin anlamadığı ölü bir konu var, bu aynı zamanda kamu yararına genel bir konuşmadır. Eğer biri gelmediği için suçlama yaparsa, bizim her zaman gerçeklere karşı zayıf bir anlayışımız olur.
Hükümetler halklarından ya da kamu çıkarlarından bağımsız mı hareket ediyor?
Bizim hepimizin düşünmesi gereken şey kamu yararı. Bazen devlet kamu yararı kavramını ekonomik çıkarlar yüzünden düşünmeyebilir. Bunların hepsini bir bütün olarak düşünülüp faydalı çıkar ilişkisi kurmak denenmeli. Bu aynı zamanda açık bir kavram olmalı. Kararlardan önce en derin imkânlar gözden geçirilmeli. Suyu tasarruflu kullanmak evrensel bir insanlık görevidir. Hangi çeşit enerjiyi kullanmak istediğimizi tartışmak zorundayız. Alternatifleri tartışmalıyız. Bazen kendi kendime “Bu mümkün mü?” diye soruyorum. Dünyada altı milyardan fazla insanız. Dünya gelecekte 20 milyar kişi olacak ve ben buna inanmak istemiyorum.
Eğer bu şartlar değişmezse insanlığı bekleyen gelecek nasıl görünüyor size?
İnsanlar üzerindeki kötü etkiler çoktan başladı. Eğer tutumumuzu yenilemezsek, eğer mantığımızı yenilemezsek, sonuç beklendik bir şey olur. Bu sadece medeniyetleşme için geçerli. Sadece bir düşünme için burada değildim. Barajların çok az bir kısmı bile topluma enerji sağlıyor. Bu bir toplum tartışması. Bunları görmezden gelirsek, gelecekte insanlar sorunu iyice anlamak zorunda kalacaklar. Enerji ve suyu hepimiz kullanıyoruz. Bu insanlar için çok büyük bir problem. Hükümetler bizim için hangi enerjiye sahip olmamız gerektiğine bizim yerimize karar veriyor. Devletin temel görevi bu konuda halkı bilgilendirmek olmalı. Dünyanın geldiği noktayı tartışmaya devam etmeliyiz. Biz enerjiyi düşünüyoruz. Bu tartışma noktası çok önemli. Açık tartışmalarla bazı şeyleri onaylamadan önce düşünmeli ve sonuçları desteklemek için hazırlanmalıyız.