Marjinal fayda




“Marjinal” anladığım kadarıyla yeni küfrümüz. Büyüklerimiz artık canlarını sıkan herkese marjinal demeye başladı. Şimdi burada bir duralım. Marjinal, “sınırdaki, en uçtaki” anlamına geliyor. Valla ne siyaset sosyolojisi biliyorum ne de siyaset sosyolojisinin ne anlama geldiğini ama bana öyle geliyor ki; marjinaller, bir toplumun özgürlüğünün garantisidir.


Toplumun tüm normalleri sahip oldukları özgürlüğü kendileri gibi olmayan marjinallere borçludur. Ne zaman ki bir toplum marjinallerini yok etmeye kalkar, toplumun özgürlük alanı daralır, daha önce normal olanlar kendilerini marjinal olarak buluverirler.

Toplumu simgeleyen bir çember düşünelim. Bu çemberin en ucunda marjinaller var, ortası ise normallerden oluşuyor. Şimdi de, birilerinin marjinalleri toplum dışına ittiğini düşünün. Hoop. Ne oldu? Daha önce marjinal olan, marjın dışında kaldı, toplum dışına itildi ama normal olan birileri de marjinal kaldı.

Dergimizden [Uykusuz] bir örnekle pekiştirelim. Dergimizdeki marjinal insan kim? Elbette Memo. Her şeyden önce renkli pantolonlar giyiyor, saçlarını beline kadar uzatıyor, telefonda konuşurken önündeki kâğıda herkes gibi karalama yapmak yerine cinsel organlar çiziyor, freebag takıyor, Çakmaktaşlar çizgi filmindeki Barney gibi gülüyor ve sabahlarken iki kilo hıyar yiyor.

Diyelim ki Memo’ya “Memocuğum kusura bakma, marjinallik de bir yere kadar,” diyerek Memo’yu gönderdik. Ortalık güllük gülistanlık mı oldu? Hayır. Memo artık toplum dışı olduğuna göre, Memo gitmeden önce normal olan Oky birdenbire derginin marjinali oluverdi.

 

E biz Memo’yu sepetledik ama bu sefer Oky bizi rahatsız etmeye başladı. Normalde saçı uzun olan Memo olduğu için göze batmıyordu ama Memo gidince en uzun saçlı o oldu. Sonunda dayanamayıp ne yaptık? Oky’ye “Okyciğim, her tarafı abuk subuk film afişleriyle doldurdun, saçların uzun,  tamam renkli değil ama paçasız pantolon giyiyorsun. Ayrıca yıl oldu 2013 hala Metallica diyorsun, Destruction diyorsun. Tamam, acın büyük ama Slayer’ın gitaristi öldü diye helva da getirme artık,” dedik ve Oky’yi de sepetledik. Rahat ettik mi? Elbette hayır.

Çünkü Oky gidince daha önce normal olan Emrah, motora bindiği, Sapanca’da oturduğu, hepimizden iki kat uzun olduğu ve arkasından yaklaşıp belini dürtünce askerdeki uzun künyesini okuduğu için derginin marjinali oluverdi. Üstelik marjinalleri yok etmeye yönelik bir eğilim oluştuğundan, şimdilik güvende olan arkadaşlarımız da kendilerini dergimizin mikro toplumunun özgürlük sınırlarının dışında buluvermek tehlikesiyle baş başa kaldı.

 

Görüldüğü gibi marjinalleri toplum dışına itmek, bir noktadan sonra sizi marjinal yapıverir. Zira o kiminin dudak büktüğü, “marjinaller” hepimizin özgürlüğünün, rahatının, konforunun yegâne garantisidir. Bir toplum, marjinallerine sahip çıktığı ölçüde özgürleşir, normallerini marjinalleştirdikçe askeri bir baskı toplumu olmaya mahkûmdur. O yüzden iktidar sahibi birilerini marjinal olmakla itham ederken “Ha marjinalmiş,” demeden önce o marjinaller bertaraf edildiğinde sırayla kimlerin marjinal olacağını bir düşünün derim.

*Akıl Fikir Ofisi, 297