Ölümünün ikinci yılında çeşitli etkinliklerle anılan Hrant Dink, İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde bugün Anti-Kapitalist Öğrenciler Kulübü tarafından düzenlenen “Hepimiz Hâlâ Hrant’ız” başlıklı söyleşinin de konusuydu. Söyleşinin tek konuşmacısı, yazar ve öğretim üyesi Prof. Dr. Murat Belge, genel olarak Türkiye’de milliyetçiliği tırmanışa geçiren ve Hrant Dink’in öldürülmesine neden olan etkenler üzerine konuştu. Murat Belge’nin, Dink’in TCK’nın 301. maddesinden yargılanmasına neden olan 2004 tarihli yazısı hakkında ”“Bana derste böyle bir yazı verse onu çaktırırdım” espirisi katılımcıları güldürdü.
Murat Belge konuşmasına “Türkiye’nin uzun yıllardır mesafe kaydedemediği, çözümsüz gibi gözüken Kürt sorunu, Ermeni kıyımı, Kıbrıs gibi sorunları açmadan önce Hrant Dink’i anlamak lazım” sözleriyle başladı.
“Bir iki kişi der, bir iki mahalleyi ağırlardı”
1990’lı yıllarda Helsinki Yurttaşlar Derneği Başkanlığını yürüten Belge, bir dernek toplantısında tanıdığını söylediği Dink’i şöyle anlattı: “Hrant’ın sosyalist bir geçmişi vardı, yaşamının sonuna kadar da öyle kaldı. Bir Ermeni olarak Türkiye’de yaşamanın zorlukları var elbette, o da bu zorlukları yaşadı. Lakin o bunu çözmekten, en azından peşini bırakmamaktan yanaydı. Mazlum konumda gözükürdü ama hiç öyle davranmazdı.” Dink’in en önemli özelliklerinden birinin de misafirperverliği olduğunu söyleyen Belge, “Hrant’a yemeğe gitmek ayrı bir olaydı. Bir iki kişi gelecek demesi bir iki mahalleyi ağırlayacak olması anlamına gelirdi.”
Türkiye’de bir azınlık olarak yaşama zorluğunun gittikçe arttığının altını çizen Belge, “Hrant bu ülkeye çok bağlı bir vatandaştı. Burası benim olduğu kadar onunda ana yurduydu. Bilgi Üniversitesi’ndeki konuşmasında ‘Evet, bu vatanın toprağında gözümüz var alıp götürmek için değil en dibine gömülmek için’ demiş ve herkesi duygulandırmıştı” dedi.
Türkiye’deki Kürt ya da Ermeni meselesinin çözülmesindeki demokratik zemin neredeyse Dink’in de herkesle beraber orada ve Avrupa Birliği’ne destek verenler arasında olduğunu söyleyen Belge, bu duruma örnek olarak kendisini verdi: “Türkiye’nin Ermeni sorununu düşündüğümde aklımdan geçenlerin, Hrant’ın da aklında olan şeyler olduğunu biliyorum.”
“Kurşunu sıkan Vandal, kurşunu veren ise serinkanlı”
2004’te yayımlanan ve Dink’in TCK’nın 301. maddesi esas alınarak Türklüğü aşağıladığı iddiasıyla yargılanmasına ve 6 ay hapis cezası almasına neden olan “o meşhur” makalesine de değinen Murat Belge “Yazıyı üç kez okudum. Çapraşık cümleler kurmuş. Ama yine de ne dediğini anlamak gerek” dedi. Karşılaştırmalı edebiyat dersi veren Belge “Bana derste böyle bir yazı verse onu çaktırırdım” sözleriyle tüm salonu güldürdü.
Milliyetçi bir toplumda yaşadığımızı dile getiren Murat Belge, kurşunu sıkanla ona kurşunu veren adamın aynı kafa yapısında olduğunu düşünmüyor: “Kurşunu sıkan Vandal ve Ermeni düşmanı, yukarıdaki ise serinkanlı biri, onu kullanıyor. Kurşunu sıkan sadece Trabzon’da değil. Her yerde bu tür insanlar yetiştiriliyor. Oysa Hrant’ı tanıyıp sevmeyen biri yoktu. Televizyonda bile izlemiş olsa, ona kolayca kurşun sıkamazdı.”
“Dink suikastı iblisçe bir komplo”
Murat Belge, Dink suikastının iblisçe bir komplo olduğuna ve şeytani bir mantığı olduğuna inanıyor. Ona göre Dink’i hedef haline getirenler, Ermeni meselesinin de tartışılmasını istemeyenler. “Ya bir tane şeytan var, onun istediği doğrultuda bu suikastler yapılıyor ya da birileri, kendi keyfine göre ‘Bugün şunu öldüreyim’ diyor. Türkiye Cumhuriyeti bu sorunu çözmek istiyorsa, suikastin gerçek faillerini bulamaması söz konusu olamaz. ‘Kim bu Türkiye’ye hakaretler eden adam’” sorusunu sordurtuyorsun, yok edilmesi gereken bir adam olarak gösteriyorsun ve neticede öldürtüyorsun.”
Ermeni sorununun çözümüne Hrant gibi adamlarla gidilmesi gerektiği söyleyen Belge, “Ama Hrant’ı öldürürsen, sorunun çözümünü de öldürürsün. Bu da çözüm istemiyorsun anlamına gelir.”
“Tabancanı birine değil, çözüme gitme yoluna sık”
Konuşmasının sonunda kendi ülkemizi, sorunlarımızla dünya çapında bir izolasyona soktuğumuzu söyleyen Belge, “Bu sorunlarla başedebilecek, belirli bir iktidar ve yönetim biçimi gerekiyor. ‘Türk’ün Türk’ten başka dostu yok’ ya da ‘dış düşmanların yanında bir de iç düşmanlar var’ klişeleriyle de başa çıkacak ehliyetli, ehliyetini kanıtlamış bir yönetim gerekiyor” dedi ve sözü şöyle bağladı: “O zaman tabancanı birine değil, çözüme gitme yoluna sıkarsın.”