“1915’te Osmanlı Ermenileri’nin maruz kaldığı Büyük Felâket’e duyarsız kalınmasını, bunun inkâr edilmesini vicdanım kabul etmiyor. Bu adaletsizliği reddediyor, kendi payıma Ermeni kardeşlerimin duygu ve acılarını paylaşıyor, onlardan özür diliyorum.”
Son günlerin giderek alevlenen tartışmasını başlatan, “Özür diliyorum” kampanyasının imza metni bu iki cümleden oluşuyor. Hem kampanyanın imzacıları hem de tepki verenleri her geçen gün giderek artıyor. Öncülüğünü akademisyenler Ahmet İnsel, Baskın Oran ve Cengiz Aktar ile gazeteci-yazar Ali Bayramoğlu’nun yaptığı kampanya, www.ozurdiliyoruz.com adresinde devam ediyor. Bu haber yayına hazırlandığında 11 bini geçmişti. Kampanyanın duyurulmasıyla birlikte Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) lideri Devlet Bahçeli’nin, “Ortada utanacağımız bir suç ve adına özür dileyeceğimiz bir suçlu yoktur” diye gösterdiği tepkiye daha sonra Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) lideri Deniz Baykal, kimi köşe yazarları, emekli büyükelçiler, akademisyenler ve son olarak bugün (17 Aralık 2008) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da katıldı.
Erdoğan: “Suç işlemedik ki özür dileyelim”
“Bu tür davranışlar ortalığı karıştırır. Yazar ve çizerleri anlamakta zorlanıyorum. Bu kampanyayı kabul etmiyorum, desteklemiyorum. Herhalde onlar böyle bir soykırımı işlemiş olacaklar ki, özür diliyorlar. Türkiye Cumhuriyeti’nin böyle bir sorunu yok” sözleriyle tepkisini açıklayan Başbakan Erdoğan, “Ortada suç varsa suç işleyen özür dileyebilir. Suç işlemedik ki özür dileyim. İşlersem dilerim” diye konuştu. Kampanyanın duyurulduğu ilk günlerde de aralarında eski dışişleri müsteşarlarından Şükrü Elekdağ, Korkmaz Haktanır ve Onur Öymen gibi isimlerin de bulunduğu yaklaşık 50 emekli diplomat da, bir bildiri ile “Özür diliyorum” girişimini, “haksız, yanlış ve ulusal çıkarlarımız açısından sakıncalı” olarak nitelendirmişti.
Aktar: “Bu bir vicdan meselesi”
Santralhaber’e “özür diliyorum” kampanyası ile ilgili açıklama yapan Akademisyen Cengiz Aktar, “Bu kadar zaman boyunca, bu konudan bahsedememiş, açıkça konuşamamış olmaktan dolayı özür dileniyor.” dedi. İnternet üzerinden, uzun soluklu bir kampanya ile herkesin söyleyebileceği, basit ve vicdani bir mesaj vermek istediklerini anlatan Aktar, pek çok insanın aksine, bu yoğun ilgiyi beklediklerini ifade etti. Devlet görüşüne ve bu görüşün 90 senedir tekrar edilmesine rağmen, 1915 olaylarının üstünün kapatılamadığını söyleyen Ayhan Aktar, emekli diplomatların açıklamaları için de “Bize vatan haini diyorlar. Tartışma o kadar iptidai ve mesnetsiz ki, bize ancak bunu söyleyebiliyorlar. Şehit edebiyatı yapıyorlar. Söylediklerinde yeni bir şey yok.” dedi.
Ermenilerin başına gelenlerin Türkiye’de çok az bilindiğini ifade eden Aktar, “Bu konuda derin bir bilgisizlik var, 1915 olaylarına devletin yaklaşımı, güçlü propaganda sayesinde topluma işlemiş, yaygınlık kazanmış. Bugün pek çok insan Türkiye’de Ermenilerin başına bir şey gelmediğini zanneder.” dedi. Aktar ayrıca, kampanya çağrıcılarının Başbakan Erdoğan ne söylerse söylesin cevap vermeme yönünde bir karar aldıklarını da belitti.
İnsel: “Devletin söylemini desteklemek zorunda değiliz”
Kampanyanın öncülerinden akademisyen Ahmet İnsel ise, konuyla ilgili daha önce yaptığı değerlendirmede, özür dilemek bir yana on yıllarca böyle bir sorunun varlığından bile bahsedilmediğini belirterek, “Bir insani rahatsızlığı dile getirmek istedik. Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlığının, devlet politikasını ve söylemini desteklemek ve uygulamak yükümlülüğü yoktur. Bu kampanya bireysel, insani vicdan noktasından hareket eder.” demiştii.
Mert: “Özür kısmı olmadan imza atarım”
16 Aralık 2008 tarihli “Özür değil, paylaşma” başlıklı yazısıyla, tartışmaya yeni bir boyut getiren Radikal yazarı Nuray Mert; “Türklerin, neredeyse, dünya tarihinin en kusurlu milleti olduğu şeklinde tezahür eden abartılı özeleştiri hezeyanını anlamakta zorlanıyorum” diyerek bu tutumun son dönemde yaygınlaştığını belirtti. Batı’da da örnekleri olan “Özür kültürü” ve özür dileme kampanyalarının başlı başına sorunlu olduğunu ifade eden Mert, metnin altına özür kısmı olmadan imza atacağını ifade etti.