COVID-19 pandemisi, yetişkin ve çocuklarda önceden var olan takıntı şiddetlerini artırırken, psikolojik olarak yatkın kişilerde ise obsesif kompülsif bozukluk (OKB) semptomlarının görülmesine neden oldu.
“Pandemiden önce bir şeylere dokunduktan sonra ellerini çok sık yıkayan kişilere OKB’li olarak nitelendirebilirdik” diyen Klinik Psikolog Doğancan Gökçe, pandeminin kaygıya yatkın kişilerin dengesini bozduğunu ve kişilerin pandemi sonrasında daha kolay manipüle olduklarını; kirlenme ihtimalini daha fazla takıntı haline getirdiklerini belirtiyor.
“Pandemi, kaygıya yatkın kişilerin dengesini bozdu”
Gökçe, Pandemi sürecinde sık sık elleri yıkamanın ve dezenfekte etmenin işlevsel olması sebebiyle, hastalık olarak nitelendirilebilecek patolojilerin günlük yaşamı bozan durumlar olduğunun altını çiziyor ve sözlerine şöyle devam ediyor: “Eğer COVID-19 önlemlerimiz hayatımızı sekteye uğratmıyorsa problem yok, eğer önlemlerimiz bizi zorlamaya başladıysa biraz esnetmek gerekir. Eğer kişinin kirlenme düşüncesiyle elini yıkaması, sosyal ortamlara girmemesi ya da kaçınması durumu, hayat akışını bozuyor, sekteye uğratıyorsa problem var diyebiliriz. Gerektiğinde ise profesyonel destek almaktan çekinmemeliyiz.”
Psikolog Sinem Aslan, kişilerin kendilerine olan inançlarının düşmesiyle psikolojik bozuklukların ortaya çıktığını vurguluyor. Aslan ayrıca, “öz yeterlilik” olarak adlandırılan “kendine inanma” olgusunu, kişilerin karşılaştıkları durumlar hakkında ne kadar kontrol sahibi hissettikleriyle ilgili olduğunu belirtiyor.
Çocuklar üzerindeki etkisi
Pandemi sürecinde psikolojik tedavi görenler de dahil olmak üzere 6-18 yaş arası çocukları ve ergenleri içeren, 2021’de yayınlanmış bir çalışmada, pandemi sırasında temizlik ve yıkama kompulsiyonlarında (takıntının verdiği sıkıntıyı azaltmak için yapılan çoğu zaman mantıksız olan hareket veya düşünceler) önemli bir artış saptandı. Ayrıca yetişkinler üzerinde yapılan 8 akademik yayının incelenmesine göre kişilerin ilaçlara ve psikolojik tedavi görme durumlarına rağmen, takıntı şiddetlerinde bir artış görüldü. (*)
“Çocuklara bulaşıcı bir hastalıkla yüzleştiğimizi söylememiz onlarda kaygıya yol açmaz, fakat bu hastalık karşısında bizlerin aldığı tavırlar asıl çocukları endişelendirir” diyen Sinem Aslan, çocukların takıntı ve obsesyon geliştirmemeleri için öncelikle çevreden ve haberlerden duyulan durumların ebeveynler tarafından en açık haliyle çocuklarına anlatmaları gerektiğini vurguluyor.
_______________
(*) Zaccari, V., D’Arienzo, M. C., Caiazzo, T., Magno, A., Amico, G., & Mancini, F. (2021). Narrative review of COVID-19 impact on obsessive-compulsive disorder in child, adolescent and adult clinical populations. Frontiers in Psychiatry, 12. doi:10.3389/fpsyt.2021.673161