PKK’nın şehir yapılanmasına yönelik olduğu iddia edilen bir soruşturmayla, 4 gün önce Demokratik Toplum Partisi’ne (DTP) yönelik yurtçapında yapılan operasyonlarda gözaltına alınanların sayısı 200’ü geçti. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatıyla 14 Nisan günü başlatılan ve Türkiye geneline yayılan operasyon kapsamında bugün de (17 Nisan) İstanbul, İzmir, Ankara ve Batman’da baskınlar gerçekleştirildi. DTP’nin il ve ilçe binaları ile çeşitli adreslere eş zamanlı olarak yapılan baskınlarda yaklaşık 100’den fazla kişi gözaltına alınırken, yapılan aramalar sonunda bilgisayarlar ile bazı dokümanlara da el konuldu.
Operasyonlarla ilgili sorularımızı yanıtlayan DTP Diyarbakır Miletvekili Selahattin Demirtaş, baskınların partilerinin siyasi iradesini kırmaya ve yalnızlaştırmaya yönelik bir operasyon olduğunu söyledi. Partilerini hedef alan operasyonları “hazin” diye nitelendiren Demirtaş, “Hükümetin içine düştüğü çaresizlik ve acıyı gösteriyor. Hükümetin seçimde yenildiği bir partiye karşı intikam alma ve güçten düşürmeye yönelik bir operasyondur bu. Hükümet içine düştüğü bu aciz durumdan çıkmak istiyorsa DTP’nin siyaseten önünü açmalıdır” dedi.
Devlet karar verdi hükümet uyguladı
Operasyonların “devlet kararı” olduğunu vurgulayan Demirtaş, “Hükümet de bu devlet kararının icracısıdır. Bunda hükümetin işine gelen kısım ise DTP’nin siyaseten güçsüzleştirilmesidir. Ama bu durum savaşın devamını isteyen güçlerin ekmeğine yağ sürer. Kürtlere ‘siyaset yapma’ deniyorsa ne diyorlar tam olarak bunu da açıklasınlar. Bütün kaygımız, barış adına ılımlı gibi görünün bu sürecin sekteye uğramasıdır. Çünkü umutların doğduğu bir dönemde böylesi bir operasyon çözüm arayışlarını zora sokar ki bu operasyona karar verenler ve uygulayanlarda bunun farkındadır” şeklinde konuştu.
DTP örgütün değil çözümün parçası
Partilerinin PKK’nin siyasi kanadı olduğuna ilişkin yorumlarla ilgili, “Biz kimsenin uzantısı ya da parçası değiliz” diye yanıtlayan Demirtaş, “DTP bağımsız siyaset yapan, meşru ve legal bir partidir. Ama buna bile tahammül yoksa durum vahimdir. Kimse adına söz söyleme yetkimiz yoktur ve sadece DTP adına konuşuruz, PKK ile konuşmak isteyen doğrudan konuşur. Bu şekilde bizi kabul eden eder, etmeyenin kendi ayıbıdır. Ancak devlet Kürt sorununun çözümünde aktif rol oynamak isteyen ve çözüm önerileri sunan DTP ile bu konuyu tartışır ve çözüm aşamasına girerse PKK’nin silah bırakması kolaylaşır. Kürt sorununun siyasi boyutuyla çözümünde DTP muhattaptır. Her türlü tartışma ve diyaloğa da hazırdır. Ama resmi düzeyde Türkiye’de partimizi muhattap kabul eden yok. Halkın verdiği değer ve destek ortada. Sorunun çözümü için halk partimizi adres gösteriyor ama devlet bunu ne kabul etmek ne de görmek istiyor” diye konuştu.
“Fetullah bu operasyonun neresinde?”
Operasyonlarla ilgili basının tutumunu da eleştiren Demirtaş, kimi yayın organlarında yasadışı bir örgütlenme biçimiymiş gibi gösterilmeye çalışılan meclislerin, DTP’nin tüzüğünde yer aldığını söyledi. Parti tüzüğünde, “Parti, taban demokrasisi ilkesini titizlikle gözeteceğinden, bütün karar süreçlerinde en geniş katılımı sağlamak için yaygın meclis tarzı örgütlenmeyi esas alacaktır. Parti organları listesinde köy meclisi; il, ilçe, belde ve mahallelerde danışma meclisi gibi organlar yer alıyor” denildiğini anımsatan Demirtaş, “Özellikle Fetullahçı medya gizlilik kararı olmasınma rağmen dosyadan bilgi elde edip çarpıtarak servis ediyor. Taraflı ve manüpülasyona açık şekilde haberler servis ediliyor. Dolayısıyla merak ediyoruz Fetullah bu operasyonun neresinde?” dedi. Medya organlarından DTP’nin meşruiyetinin kabulü üzerinden bir dil kullanılmasını beklediklerini vurgulayan Demirtaş, “Türkye’nin DTP’ye ihtiyacı var. Soruklu gazetecilik de bu ihtiyacı belirtmektir. DTP bu ülkeye zarar veren ve verme niyeti olan bir parti değildir. Kürt sorununun çözümsüzlüğünde biz siyasetçiler de, medya da dahil olmak üzere hepimizin sorumluluğu var. Çözümsüzlükte herkes üstüne düşen sorumluluğu yerine getirirse çözüm bulmak daha kolay olur” diye konuştu.
Diyarbakır merkezli operasyon
Diyarbakır merkezli operasyon, 5 savcının yürüttüğü soruşturma kapsamında 14 Nisan günü başlatıldı. Operasyonlar, PKK’nın şehir kanadına yönelik iddiaları ortaya atılsa da baskın yapılan yerler DTP’nin il ve ilçe binaları ile parti mensuplarının ev ve işyerleri oldu. Diyarbakır, Mardin, Ankara, Elazığ, Tunceli ve Batman’ın da aralarında bulunduğu 15 ilde yapılan eş zamanlı operasyonlarda aralarında DTP genel başkan yardımcıları Bayram Altun, Kamuran Yüksek ile Selma Irmak ve partinin MYK Üyesi Mazlum Tekdal ile
belediye yetkilileri, Diyarbakır Gün TV müdürü ve Öcalan’ın avukatlarının da olduğu 50’den fazla kişi gözaltına alındı. Basılan yerlerde yapılan aramalar sonunda bilgisayarlar ile bazı dokümanlara da el konuldu. Diyarbakır’da gözaltıları protesto etmek için bugün (17 Nisan) kepenk kapatma eylemi yapılırken, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) il ve ilçe teşkilatlarında geniş güvenlik önlemi alındı. Sabah saatlerinden itibaren Bağlar İlçesi’ndeki Koşuyolu, Cezaevi, Emek, Bağlar, İskanevleri, Kuruçeşme semtlerinde, Kayapınar İlçesi’ndeki Huzurevleri, Diclekent, Gaziler ve Yenişehir İlçesi’ndeki Şehitlik semtlerinde esnaf işyerlerini açmadı.
Tüm yurda yayıldı
Diyarbakır’da başlayıp yayılan operasyonlar ertesi gün de devam etti. Hakkari Yüksekova’da 2 ve Mardin’de 21 kişi gözaltına alındı. Mardin’de gözaltına alınanlardan 14’ü ise, “Örgüt propagandası” yaptıkları iddiasıyla ertesi gün çıkarıldıkları savcılık tarafından tutuklandı. 16 Nisan günü ise Bitlis ile ilçeleri Tatvan ve Hizan, Adıyaman, Kocaeli ve Aydın’da toplam 65 kişi gözaltına alındı. Tatvan’da gözaltına alınan 12 kişiden 5’i yine “Örgüt propagandası” yaptıkları gerekçesiyle tutuklandı. Hizan’da gözaltına alınan ve aralarında 18 yaşında küçük çocukların da bulunduğu 14 kişiden 10’u aynı gerekçeyle tutuklandı. Operasyonlarda Adıyaman’dan 18 ve Kocaeli’nde de 14 kişyi gözaltına alındı. Aydın İncirliova’da gözaltına alınan 7 kişiden 5’u tutuklanırken, 2 kişi de tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.
104 kişi daha gözaltına alındı
4. gününde de hız kesmeyen operasyonlarda bugün de İstanbul, İzmir, Antalya, Ankara, Kocaeli, Mersin, Adana, Bitlis Güroymak, Batman ve Hakkari’de toplam 104 kişi gözaltına alındı. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinden alınan arama kararı çerçevesinde harekete geçen İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, Beyoğlu’ndaki DTP İl Başkanlığı binasına operasyon düzenledi. Sabahın erken saatlerinde gerçekleştirilen operasyonda, parti merkezinin kapıları çilingir yardımıyla açılarak içeride 7 saat süreyle geniş çaplı arama yapıldı. Aramalar sırasında, parti binasının çevresinde emniyet güçleri tarafından geniş güvenlik önlemi alındı. Aramalarda, 5 bilgisayar ile çok sayıda evrak ve dokümana el konuldu. Ayrıca Ümraniye ve Avcılar’da çeşitli adreslere yapılan baskınlarda 5 kişi daha gözaltına alındı. İzmir’in değişik semtlerinde Terörle Mücadele Şubesi polislerinin yaptığı operasyonlarda tespit edilesilen 27 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar arasında DTP üyeleri ile bazı öğrenciler bulunuyor. Ayrıca bugün (17 Nisan) Antalya’da 20, Ankara’da 10, Kocaeli’nde 2, Mersin ve Adana’da 1, Bitlis’in Güroymak ilçesinde 20, Batman’da 15, Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde de 2 kişi gözaltına alındı.
Dosyayı avukat değil medya biliyor
Diyarbakır’da gözaltına alınanların avukatlarından İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şube Başkanı Muharrem Erbey müvekkillerinin neyle suçlandığını, suçlamaların hangi kanıtlara dayandığını kimsenin bilmediğini söyledi. Bianet’e yaptığı açıklamada Erbey, bu durumun sanık haklarına aykırı olduğunu belirterek, “Yarın savcılığa çıkarıldıklarında insanlara ‘Şu suçla suçlanıyorsun, ne diyeceksin’ diye soracaklar. Dosyayı görmeden, bir bilgi sahibi olmadan nasıl savunma yapacağız? Hukukta iddiayla savunmanın güçlerinin eşitliği ilkesi vardır; bu ihlal ediliyor. Savcılık soruşturma dosyasıyla ilgili gizlilik kararı aldırmıştı. Ancak kendileri hiçbir şey bilmezken, suçlamalarla, kanıtlarla ilgili bilgilerin medyada, özellikle de Zaman gazetesinde nasıl yer alabildiğini soruyorum” diye konuştu.
Seçim sonuçlarına tahammülsüzlük
Demokratik Toplum Partisi (DTP) Eşbaşkanı Ahmet Türk de operasyonları, “Başbakan’ın seçim sonrasında yaptığı konuşmaların tetiklediğini” söylemişti. Partisinin Meclis’teki grup toplantısında konuşan Türk, “Bu operasyon seçim sonuçlarına hükümetin tahammülsüzlüğünün göstergesidir. Seçimlerin hemen akabinde Urfa’da demokratik bir etkinlikte iki gencimizin öldürülmesi, hükümet sözcüsünün ‘Ermeni sınırına dayandılar’ açıklaması hükümetin yaklaşımını çok açık bir şekilde ortaya koymuştur. Bununla da yetinmeyerek partimizin üzerine baskı ve saldırı uygulanmıştır. Partimizi adeta demokratik siyasetin dışına itmeye çalışan bir mantığın ifadesi olarak önümüzde duruyor. Türkiye’nin dördüncü büyük partisine yönelik operasyon hukuk dışıdır. Bu tutumdan dolayı hükümeti kınıyoruz ve uyarıyoruz” demişti.