Prens tacizci, Varyemez üçkağıtçı, Şirinler komünist

Çocukluk, hayatın en masum dönemidir; dolayısıyla saatlerini izleyerek geçirdikleri filmler de masum olmalıdır. Biz senelerce böyle olduğuna inandık. Pamuk Prenses cadıdan kaçan iyi bir kızdır, Yedi Cüceler zor durumdaki Prenses’e evlerini açan kısa boylu yardımsever tiplerdir. Robin Hood fakir babası, Superman kötülerin düşmanıdır. Külkedisi ise üvey anne elinde kahrolan savunmasız bir kızcağızdır. Her zaman iyi-kötü, kaçan-kovalayan durumu vardır tabii ama hiçbir çizgi filmde kimse ölmediği için, kötü son da yoktur. Jerry Tom’dan, Şirinler Gargamel’den , Duffy Duck Sevimli Domuzcuk’tan, Bugs Bunny Tazmanya Canavarı’ndan ve tarihe adını “Bi kedi gördüm sanki” cümlesiyle kazımış Tweety Silvester’dan devamlı kaçsa da aslında hepsi neticede iyi çocuklardır…

Halbuki öyle değilmiş.

Klasik masal kahramanlarının da çizgi filmlerin de aslında tahmin ettiğimiz kadar masum olmadığı zaman zaman yazılıp çizilir. Kırmızı Başlıklı Kız’dan Superman’e kadar bir çok kahramanın alt okumalarının aslında bilinç altımıza başka şeyler kazımaya çalıştığı konusunda orta halli bir külliyat mevcut. Bu külliyata şimdi de geçtiğimiz haftalarda yayınlanan bir rapor eklendi. Child Abuse Journal’da yayınlanan rapor, izlenen çizgi filmlerde, bazı karakterlerin çocuklara büyüklere davranışlarıyla ilgili olumsuz mesajlar verdiğine dikkat çekiyor. Kanada Carleton Üniversitesi’nden bir grup sosyolog, psikolog ve antropolog tarafından hazırlanan çalışmada 1937-2006 yılları arasında yapılmış 47 çizgi film incelenmiş. Bu incelemeler sonucunda yalan söyleyince burnu uzayan Pinokyo’nun, 7 Cüceler’le mutlu bir hayat yaşayan Pamuk Prenses’in ve kötüden alıp iyiye vermeyi hayat felsefesi edinen Robin Hood’un aslında çocuklara kendilerini savunmaları açısından iyi birer örnek olmadığı ortaya çıkıyor. Yetişkinler tarafından çocuklara istenmeyen hareketlerde bulunulduğunda, çocukların izledikleri karakterler gibi, mizahi bir tepki verdiklerine dikkat çekilen rapora göre, çocuklar bu çizgi film ve karakterleri nedeniyle cinsel istismar tehlikesine karşı daha savunmasız kalıyor. Robin Hood’daki Skippy adlı tavşan karakterin yeni arkadaş olduğu bir yetişkin tarafından, istememesine rağmen defalarca öpülmesi, Sindrella’nın balo sırasında gitmek istemesine rağmen Prens tarafından sürekli elleri tutularak, bırakılmaması, Gufy’nin yabancılar tarafından sürekli öpülmesi ve sıkılması, raporda çocukları kötü etkileyebileceği savunulan örneklerden bazıları.

Komünist mavi yaratıklar: Şirinler

Raporda adı geçen Pinokyo, Pamuk Prenses ve Robin Hood belki de istenmeden çocukları cinsel istismar tehlikesiyle karşı karşıya bırakan mesajlar içeriyor. Ancak çizgi filmlerin bilerek ve isteyerek çocuklara çeşitli mesajlar vermeye çalıştığı yönündeki iddialar çok çeşitli…

Ormanın derinliklerinde mantardan evlerde yaşayan, üç elma boyundaki mavi yaratıklar olan Şirinler hakkındaki teoriler bu iddialara en güzel örnek. Belçikalı çizer Pierre Cullifold (Peyo) tarafından 1958 yılında çizgi roman olarak ortaya çıkan Şirinler, ilk kez 1981’de televizyon ekranlarında görüldü. Sıkı bir komünist olduğu söylenen Cullifold’un yarattığı Şirinler’in yaşayış tarzı ve daha birçok detay, çizgi filmde komünizm propagandası yaptığına işaret ediyor. Öncelikle Şirinler Şirinköy isimli bir köyde komün hayatı yaşıyor. Köyde sınıfsız ve eşitliğe dayalı bir düzen var. Mülkiyet kavramı yok. Çalıştıkları Şirin çileği tarlaları tek bir kişiye ait değil ve herkes üretimden eşit miktarda pay alıyor. Köyde para kullanılmıyor ve hiç bir dinsel simgeye rastlanmıyor. Şirinler’e her konuda yol gösteren kızıl şapkalı ve beyaz sakallı Şirin Baba ise Karl Marx’a benzetiliyor. Şirinler’in orijinal ismi olan Smurf’ün (Socialist men under red father/flag), “Kızıl bayrak/baba altında yaşayan sosyalist adamlar” da çizgi filmin politik bir düzene gönderme yaptığını gösteren kanıtlar sayılıyor. Bunun yanısıra, Şirinleri yakalayıp eriterek altına çevirmek isteyen kötü karakter Gargamel’in de kapitalizmi ve kapitalizmin beşiği Amerika’yı temsil ettiği, yanından ayrılmayan kedi Azman’ın da (Azmanın orjinal ismi Azrael, yani Azrail) Amerika’nın peşindeki küçük ülkeleri ve insanları sembolize ettiği söyleniyor.

Dünyada bugüne kadar 25 dile çevrilen Şirinler, 1987-1999 yılları arasında Türkiye’de de yayınlandı. Özellikle Amerika’da 1981-1990 yılları arasında yayınlandığı NBC kanalında ünlü “Dallas” dizisinden bile daha çok izlenen, defalarca “Daytime Emmy” televizyon ödülüne layık görülen çizgi film 1990 yılında NBC’nin reyting kaygısı ve yarattığı “Today Morning Show”un izlenebilmesi için yayından kaldırıldı.

İslamcı Şirinler

Şirinler dünyada komünizm propagandası yaparken, ülkemizde bir dönem islami propaganda aracı bile oldu. Samanyolu ve Mesaj TV tarafından dublajlanan Şirinler’in gece yatarken “Allah rahatlık versin” dedikleri, “lay lay lay lay” diye devam eden şarkılarının “la ilahe illallah” şeklinde değiştiği, Gargamel’in Şirinlerin peşinden koşarken “Allah Allah” diye bağırdığı, Gözlüklü Şirin’in Güçlü Şirin’e “Şirin Baba nerede?” sorusuna “Cuma namazına gitti” şeklinde cevap verdiği uzunca bir süre kulaktan kulağa dolaştı. Ancak şu anda Şirinler’in böyle bir versiyonunun gerçekten var olup olmadığına dair bir kanıta ulaşılamadığını söylemekte fayda var.

“Heil Hitler”li çizgi filmler

Tarihin en büyük propaganda projelerinden biri sayılan Nazi propagandasının da çizgi filmlere konu olduğunu söylemeden geçmeyelim. Nazi propagandasına karşı Paramount Picture tarafından yapılan “Temel Reis” ve Walt Disney tarafından yapılan “Ducktators” isimli çizgi filmler Nazilerle dalga geçerek onları gülünç duruma düşürüyor. İlk filmde Temel Reis kocaman bir gemiyle yol alırken Nazi denizaltısı tarafından gemisi sürekli patlatılıyor ve Temel Reis ufacık bir tahta parçası üstünde kalıyor. Bu sırada her patlamadan sonra denizaltı su yüzüne çıkıyor. İçinden çıkan iki şişman, Hitler bıyıklı, Nazi üniformalı subay denizaltından çıkıp birbirlerine “Heil Hitler” diye bağırıp itişe kakışa içeri giriyor. Tahta parçası bile elinden giden Temel Reis suların derinliğine gömüldüğünde beklenen sahne geliyor ve bir kutu ıspanak Temel Reis tarafından mideye indiliyor. Ardından tek eliyle denizaltını kaldıran Temel Reis, gemideki tüm Nazi askerlerini bir bir yumrukluyor. Şapşal suratlı çizilmiş askerlerin bu sırada yine “Heil Hitler” demesi de onları daha da gülünç hale sokuyor.

Walt Disney yapımı “Ördek Hitler”

Walt Disney’in 1942 yapımı “Ductators” filmi de isminden de anlaşılabileceği gibi diktatörlükle dalga geçen bir film. Filmin tüm karakterleri ördek olduğu için filmin isminde ingilizce ördek demek olan “duck”tan esinlenildi. Film, ördekler çiftlikte huzurla yaşarken yeni bir ördeğin yumurtadan çıkmasıyla başlıyor. Yumurtası diğer yumurtalardan farklı olarak siyah olan ördek, çıktığında “Heil Hitler” diye bağırıyor. Ördek; saçları, bıyığı ve kolundaki Nazi armasıyla Adolf Hitler’e bire bir benziyor. Tüm film boyunca aralarında Duffy Duck’ın da bulunduğu ördeklere “Ördek Hitler” ve ona inananlar tarafından rahatsızlık veriliyor. Tabii her defasında başarısızlığa uğrayan Naziler yine gülünç duruma düşürülüyor.

Vak Vak Amca nasıl okunmalı?

Amerikan film sektörü bir dönem Nazi karşıtı olarak bu filmleri yapsa da genel olarak kapitalist düzeni öven filmlerle anılıyor. Bu konuyla ilgili 1971 yılında Ariel Dorfman ve Armand Mattelart tarafından yazılan, Atilla Aksoy tarafından Türkçe’ye çevrilen “Emperyalist Kültür Sanayii ve Walt Disney”, (How to Read Donald Duck: Imperialist Ideology in the Disney Comic) isimli kitap Amerikan yapımı çizgi filmlerde kapitalizm propagandasının izlerini gözler önüne seriyor.

Filmlerin, kentte yaşayan, zeki, becerikli çocuklarla üçüncü dünyanın saf, mantıksız, düzensiz çocuklarını karşı karşıya getirdiğini söyleyen yazarlar, her zaman kazananın kentli çocuklar olduğunu söylüyor:
“Disney’in bir çizgi öyküsünde “Gu” adlı bir kahraman vardır. Himalayalar’da yaşamaktadır. Evinde Cengiz Han’ın elmas kakmalı altın tacı vardır. Varyemez Amca, bir saat verir Gu’ya ve altın tacı alır elinden. Adam mutluluktan uçar: Gerçekten de Varyemez Amca, ne sihirdir, ne keramet, tik-tak eden ucuz uygarlık ürününü taçla takas etmeyi başarır. Gu (Masum çocuk-canavarımsı hayvan-az gelişmiş üçüncü dünyalı) kendisinden istenilen şeyin işine hiç yaramadığını ve karşılığında kendisine oyuncak olarak kullanabileceği harika ve esrarlı bir teknoloji parçasının verileceğini anlayınca bütün engeller ortadan kalkar.”

Görüldüğü gibi gelişmiş dünya düzeninin elinin değdiği hiçbir şey masum kalamıyor. Öte yandan üretilen çoğu şey de bu düzen sayesinde varolabiliyor. Bu kısır döngü böyle sürüp giderken insanoğlu aslında Şirinler’deki dünyada kalmak, o masum hayatı yaşamak istiyor. İşte bu nedenle birçoğumuz hala ormandaki mantarların altında şirin köyünü arıyoruz, elimize aldığımız çileklerin Şirinler tarafından toplandığına inanmak istiyoruz.

Ama umudunuzu kaybetmeyin, eğer uslu birer çocuk olursanız, bir gün siz de ormanda Şirinler’i görebilirsiniz.