İstanbul Çağlayan’da boş bir markete molotof kokteyli atıldığı 20 Şubat 2010’da, durakta otobüs beklerken gözaltına alınan ve iki yıldır tutuklu yargılanan Galatasaray Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü 3. sınıf öğrencisi Cihan Kırmızıgül’ün yedinci duruşmasında da tahliye kararı çıkmadı. Delil yetersizliğine rağmen iki yıldır devam eden ve kamuoyunda “puşi davası” olarak bilinen davanın sekizinci duruşması Çağlayan 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 23 Mart’ta görülecek.
Olay günü boyunda puşi olan Kırmızıgül, Çağlayan’daki saldırıyı gerçekleştirdiği söylenen eylemcilerden birinin puşi taktığı bilgisi üzerine “olaya katılmış olabilme ihtimaline istinaden” gözaltına alınmıştı. Olaya karıştığı ve puşi taktığı söylenen kişinin Kırmızıgül olmadığı, davanın dördüncü duruşmasında gizli tanık tarafından doğrulanmıştı.
Duruşma öncesinde Cihan Kırmızıgül’e destek verenler Özel Yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekilliği’nin bulunduğu Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’ne yürüdü. Grup adına “Belki Cihan’ı tanımıyoruz. Birçok tutuklu öğrenciyi, gazeteciyi, yazarı tanımıyoruz. Ama hukuksuzlukla tanışıklığımız maziye dayanıyor. Gizli tanık ifadelerine göre özgürlüğü elinden alınan, tutuklanan Cihan hakkındaki en önemli delil, taktığı puşiydi. Olay yerinde bulunan molotof kokteyleri üzerinde yapılan aramada Cihan’a ait parmak izi, DNA izine rastlanmadı. Olay yerinde kendisinden eser bulunamayan arkadaşımız neden hâlâ tutuklu?” açıklaması yaptı.
Kırmızıgül’ün ailesi, arkadaşları, üniversiteliler görüşlerini HaberVs muhabirleriyle paylaştı.
Serhat Kırmızıgül
(Cihan Kırmızıgül’ün kardeşi)
Cihan’ın yargılanmasının nedeni puşidir. Ben de puşi taktım. Cihan, arkadaşından çıkarken otobüs durağına gitmiş. Şubat ayı olduğu için, soğuk bir hava ve boynunun üşümemesi için puşisini takmış. O sırada korsan bir gösteri olmuş. Cihan’ı puşili olduğu için olaya katılmış olabilme ihtimaline istinaden gözaltına alındı ve tutuklandı. Bir gizli tanık vardı. İlk üç duruşmaya gelmedi. Dördüncü duruşmada geldi ve Cihan’ın görüntüsü yansıtıldı. Gizli tanık, gördüğü kişinin Cihan olmadığını belirtti. Yani delil olarak kabul edilen tek tanıklık da aradan çıktı. Fakat Cihan yine serbest bırakılmadı. “Kuvvetli suç şüphesinin devam etmesi nedeniyle” iki senedir tutukluluk hali devam ediyor. Şu an hiçbir delil yok ve sadece bir polisin ifadesi var. Polisin bir-iki cümlesine dayandırılarak iki senedir tutuklu. Sık sık savcı değişikliği de oldu. Bir savcı beraatini istedi, bir savcı tahliyesini istedi, son savcı ise cezasını istedi. Başta çok ümitliydik. Cihan’ın tutuklanmasının kaza olduğunu düşünmüştük. Fakat yedi mahkeme geçti ve bu ümidimiz azalıyor. 23 Mart’ta gerçekleşecek olan mahkeme içinde çok ümitli değiliz ama yargı tesadüfleri sever demek istiyorum”
“Bir insanın hayatından iki yılı çalmak bu kadar kolay olmamalı”
Aslı Karataş (Koç Üniversitesi öğrencisi)
Bu davayı yargının politikleşmesi olarak değerlendiriyoruz. 80’lerin işkencesi, şimdi duygusal işkenceye dönüştürüldü. Gençlerin hayatının, fiziksel şiddetle değil duygusal şiddetle karartıldığını düşünüyoruz. Bir üniversite öğrencisinin iki sene tutuklu olması, hayatından çalmak ve onun geleceğinin karartılması demektir. Evrensel hukuk düzeni çerçevesinde bakılırsa bu kadar keyfi tutuklamaların yapılması, hukukun sıfıra indirgendiğini gösteriyor. Cihan’ın başına gelenin, herkesin başına gelebilir.
Gökhan Duman (Galatasaray Üniversitesi öğrencisi)
Bu olay olduktan sonra üniversitede Cihan’ı ciddi anlamda bir sahiplenme oldu. Hocalarımız bir kampanya başlattılar. Hiç öğrencisi olmadığı hocalar bile, sürekli bildiri yayınlayarak, gündemde kalmasını sağlamak için bir çaba harcıyor. Bu bizim çok hoşumuza gidiyor. Bugunkü gibi yürüyüşleri ara ara düzenliyoruz. Bir insanın hayatından iki yılı çalmak bu kadar kolay olmamalı. Geri döndüğünde yine eğitimine devam etmesi gerekecek, belki edemeyecek, onu da bilemiyoruz. Dolayısıyla tepki göstermek herkesin sorumluluğu.
“Kör bir inat uğruna tutuklu”
Mehmet Karlı (Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi)
Davanın dosyalarını birçok akademisyen arkadaşımız inceledi. Aynı şekilde incelemiş birisi olarak konuşuyorum. Gizli tanık ifadesini ilk duruşmada çekmiştir. Cihan aleyhindeki tek delil, üzerinde bulunan poşudur. Bunun içindir ki bu dava “poşulu çocuk davası” olarak anılıyor. Cihan, iki senedir hakkında hiçbir delil olmamasına rağmen, kör bir inat uğruna, tutuklu tutuluyor. Cihan sadece bir sembol, tek değil. Çünkü onun örneğindeki adaletsizliği anlatmak çok kolay. Adaletsizlik insanın yüzünden patllıyor. Ama Cihan gibi içeride tutulan, 500’den fazla öğrenci var. Birçok akademisyen arkadaşımız, gazeteci, yazar var. Bu Türkiye’deki sistematik olarak uygulanan baskı politikasının sonucudur. Sistematik olarak, muhalif görüşteki herkesin terrorist diye adlandırılıp, meşru siyasi zeminin dışına çıkartılması politikasının sonucudur. Öğrencimiz, bu politikaya alet edildi. Bu politikanın sonucu olarak Cihan eziliyor. Biz öğrencilerimize özgürlük istiyoruz. Biz akademisyen arkadaşlarımıza özgürlük istiyoruz. Biz ifadeye özgürlük istiyoruz.
Emine Küçükbumin (Tutuklu Annesi)
Tekirdağ F tipi Cezaevi’nden, açık görüşten geliyorum. Çocuğumu gördüm, geldim. Ben, her çocuk için buradayım. Cihan için geldim. Bugün Cihan, yarın benim çocuğum. Çocuğum Devrimci Karargâh’tan içeride. Fırsat buldukça yanlarında olacağım.
“Öğrencileri terörist olarak yargılamak, ileri demokrasi normuna yakışmaz”
Melda Onur (CHP İstanbul Milletvekili)
Tutuklu Öğrenciler Platformu’nu destekliyorum. Cihan’ı cezaevinde ziyaret ettim. Aileyi tanıyorum. Cihan’ın davası ve yargılanması komedi, hele ki tutuklu yargılanması tirajikomik bir durum. Arkadaşımızın suç sayılacak hiçbir eylemi yok. Ancak çok sayıda yasal eyleme katılmış. Hepsi bir arada görülünce dikkati çekmiş, bir de poşu görülünce, almışlar. Bu bir sebep olmamalı. Bunun dışında, bir çocuğu iki yıl derslerinden ayırarak tutukluluk halinin sürdürülmesi insan haklarına aykırı bir durumdur. Bu çocuk endüstri mühendisi, sınavlarını uzaktan da veremez. Bunlar nasıl telafi edilir, bilmiyorum. Fakat adaletin bu komediye bir son vermesini diliyoruz. Cihan’ı ve benzeri vakaları da yargılayacaklarsa da tutuksuz yargılasınlar. Ayrıca öğrencileri terörist olarak yargılamak, bu kadar geniş bir ağ oluşturmak hiçbir ileri demokrasinin normuna yakışmaz. 600 civarı tutuklu öğrenci var. Tutuklu Öğrenciler Platformu ile birlikte bir broşür hazırlamayı ve bunu farklı dillerde de yapıp, yurtdışında bu olayları duyurmak istiyoruz.
“Öğrencilere yönelik toplama süreci”
Arzu Tağhan (Boğaziçi Üniversitesi)
Bizim de okulda tutuklu olan arkadaşımız Şeyma Özcan var. Biz de Şeyma için bir dönemdir okulda kampanya yapıyoruz. Bu son süreçlerde hepimizin tanık olduğu gibi, öğrencilere yönelik ciddi bir toplama süreci yaşıyoruz. Özellikle üniversitelerde sol görüşlü, daha muhalif insanlar içeriye alınıyor. Tam bir temizleme süreci aslında. Bu süreç içerisinde, apolitik hatta neoliberalci nesil yetiştiriyorlar. Bu noktada da buna karşı duracak muhalif güçleri içeri topluyorlar. Cihan puşi taktığı için içeri alındı, Şeyma ise bir telefon görüşmesi yaptığı için.